Altın güvenli liman mı, fırtınada sal mı?

ELİF ALTINDAĞ ŞENSES elifa@nb.com.tr

Altın, binlerce yıldır insanlık tarihi boyunca birikim aracı, statü sembolü ve en önemlisi güvenli liman olarak kabul görmüş, eşsiz bir maden. Finansal piyasalarda belirsizlik, savaş, salgın veya ekonomik kriz dönemlerinde yatırımcıların sığınağı haline gelen altın, son dönemde yaşanan küresel olaylarla birlikte yeniden mercek altına alındı. Peki, günümüz dünya altın piyasası ne durumda, yatırımcılar için hala eski cazibesini koruyor mu? 

Son yıllarda altın fiyatlarında gözle görülür bir artış yaşandı ve rekor seviyeler test edildi. Bu yükselişin arkasında birçok makroekonomik ve jeopolitik faktör bulunuyor:

  • Enflasyon Endişeleri: Özellikle COVID-19 pandemisi sonrası küresel tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve genişlemeci para politikaları, dünya genelinde enflasyonist baskıları artırdı. Altın, tarihsel olarak enflasyona karşı bir koruma aracı olarak görüldüğünden, yatırımcılar eriyen alım güçlerine karşı altına yöneldi.

  • Jeopolitik Gerilimler: Rusya-Ukrayna Savaşı, Orta Doğu'daki istikrarsızlıklar ve küresel ticaret savaşları gibi jeopolitik riskler, piyasalardaki belirsizliği artırarak altının güvenli liman niteliğini pekiştirdi. Bu tür dönemlerde riskli varlıklardan kaçan sermaye altına akma eğilimi gösterdi.

  • Merkez Bankası Alımları: Birçok ülkenin merkez bankası, döviz rezervlerini çeşitlendirme ve risklerini azaltma amacıyla altın alımlarını artırdı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının bu yöndeki talebi, altın fiyatlarını destekleyen önemli bir unsur oldu.

  • Faiz Oranları ve Dolar İlişkisi: Genellikle ABD dolarının değer kazanması veya faiz oranlarının yükselmesi, getiri sağlamayan altın için negatif bir etki yaratırken, son dönemde bu ilişkinin geleneksel gücü bir miktar zayıfladı. Enflasyonun yüksek seyretmesi ve risk algısının güçlü kalması, faiz artışlarına rağmen altının cazibesini korumasını sağladı.

Bugün dünya altın piyasası, yukarı yönlü bir eğilim içinde olmakla birlikte, sürekli değişen küresel dinamiklere duyarlı.

  • Enflasyon Baskısı Devam Ediyor: Her ne kadar bazı ülkelerde enflasyon tepe noktalarını görmüş olsa da, küresel olarak enflasyonun hala hedeflenen seviyelerin üzerinde seyretmesi, altına olan talebi canlı tutuyor.

  • Jeopolitik Belirsizlikler Sürüyor: Dünya genelindeki siyasi ve askeri gerilimler devam ettiği sürece, altının "güvenli liman" rolü önemini koruyacak. Özellikle büyük güçler arasındaki rekabet ve bölgesel çatışmalar, altının cazibesini artırıyor.

  • Fed ve Diğer Merkez Bankalarının Politikaları: ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi büyük merkez bankalarının para politikaları, altının kısa vadeli hareketlerinde belirleyici rol oynuyor. Faiz indirimlerinin beklendiği dönemler, altının yükselişine zemin hazırlarken, sıkılaşma sinyalleri baskı yaratabiliyor.

Altın, her ne kadar volatil dönemlerde sığınılacak bir liman olsa da, mutlak bir koruyucu değildir. Fiyatları, arz-talep dengesi, küresel ekonomik büyüme beklentileri, spekülatif hareketler ve hatta teknolojik gelişmeler (örneğin, altının endüstriyel kullanımları) gibi birçok faktörden etkilenir.

Uzun vadede altının değeri, küresel rezerv para birimlerinin değer kaybına ve ekonomik istikrarsızlığa karşı bir sigorta aracı olarak görülmeye devam edecek. Ancak kısa vadede, diğer tüm finansal enstrümanlar gibi dalgalanmalara açıktır. Yatırımcıların, altına yönelirken kendi risk toleranslarını, yatırım hedeflerini ve piyasanın genel dinamiklerini göz önünde bulundurması büyük önem taşıyor.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu dünya altın piyasası, sadece bir yatırım aracı olmanın ötesinde, küresel ekonominin ve jeopolitiğin nabzını tutan önemli bir gösterge olmaya devam ediyor. Altın, fırtınalı denizlerde hala güvenli bir sal olmayı sürdürse de, bu salın da zaman zaman çalkantılı sulara girdiğini unutmamak gerekir.

Tüm yazılarını göster