Asgari ücret karşılaştırması: Mısır mı? Kore mi?

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

Nikkei Asia’da hafta içinde çıkan habere göre, Kore’de asgari ücret yüzde 2,5 oranında artarak 2024 yılında saat başına 7,8 dolar (9869 won) olacakmış. Aylık çalışma saat sayısını 209 olarak kabul ediyorlar. Bu durumda aylık asgari ücret 1630 dolar oluyor. Haberde bu ücretten ne kadar vergi kesildiğine dair bilgi yok. Başka kaynaklarda en düşük vergi oranı yüzde 16,4 olarak belirtiliyor. Bu durumda, 1630 dolar brüt ücret ise, net asgari ücret 1363 dolar ediyor. Kore’de Kasım’da tüketici enflasyonun yüzde 2,7 olarak gerçekleştiğini de not edeyim.

Bizim dolar kurunun 2023’ü 29,4 lira olarak kapatacağını varsayayım. Demek ki 2024 başında Kore’deki net asgari ücret 40 bin liranın biraz üzerinde olacak. Merkez Bankası’nın 2024 sonu enflasyon tahmini yüzde 36. ABD’de ise enflasyon yüzde 2,5 civarında olacak. Dolar kuru bu ikisinin farkının biraz altında, mesela yüzde 30 oranında yükselsin; 38,2 lira oluyor bu durumda. Dolayısıyla, Kore asgari ücreti 2024 sonunda yaklaşık 52,1 bin liraya karşı gelecek. Yılbaşındaki kur ile yılsonundakinin ortalamasını alınca çok kaba bir hesaplama ile Kore’de 2024 ortalama asgari ücretin 46 100 lira olacağını bulmak mümkün.

Bir önemli nokta şu: Bu ücret, cari döviz kurları dikkate alındığında, Japonya’daki asgari ücretten yüksekmiş. Haberden, Koreli iş insanlarının asgari ücretin yüksekliğinin rekabet güçlerini olumsuz yönde etkilediğine dair şikâyette bulunup bulunmadıklarının bilgisi yok. Belki şikâyet ediyorlardır. Ancak, bir önceki başkanın beş yıllık döneminde asgari ücretin yüzde 43 oranında yükseldiğine ve bu nedenle hizmet sektöründeki bazı firmaların işçi çıkarıp robotlaşmaya gittiklerine dair bir bilgi yer alıyor.

Bu bizi iki açıdan ilgilendiriyor. Birincisi, 40 yıl önce kişi başına geliri bizden düşük olan Kore’nin, 1990 gibi bizi yakalayıp geçtiğini hatırlarsak (grafikte gösteriliyor), bizim neden açlık sınırındaki asgari ücrete dahi katlanamayan bir üretim yapımız olduğunun, Kore’nin ise bizim asgari ücretin (2024’te 18 bin lira olacak varsaydım) 2,6 katıyla dünya ile gayet rahat rekabet edebildiğinin ipuçlarını buluruz. Temel sorun verimlilikte -kişi başına gelir, yani katma değer olarak alabilirsiniz- demek ki.

İkincisi, salt verimlilik arttı diye istihdamın ve ücretlerin artacağını da düşünmemek gerekiyor. Ücretleri ve istihdamı yükselten verimlilik artışlarının nasıl hayata geçirilebileceği üzerine kafa yormak lazım. Ama şurası açık: Çok önemli bir verimlilik sorunumuz var. Bu nedenle ekonomi kanallarına çıkılıp, Türkiye’deki asgari ücretin yüksekliğini kanıtlamak için Kore ile değil de Mısır ile karşılaştırma yapılabiliyor. Açık ki faizi artır/düşür ya da kuru artır/düşür gibi kolay bir çözümü yok bunun. O kadar kolay olduğunu sanınca, saçmalayarak enflasyonu patlatıp verimlilik konusunda bir arpa boyu yol almadığımızı da unutmamak gerekiyor. ‘Unutmamak gerekiyor’ ama sürekli daha yüksek kur -30 yetmez 40, 40 yetmez 50…’ talep edebilenler olduğuna da dikkat etmek lazım. Ne yapacaksınız ki edebiliyorlar.

Tüm okuyucularıma güzel bir yıl dilerim.  

Tüm yazılarını göster