Merhum Turgut Özakman’ın yıllarca en çok okunan ve satılan eserlerinden biri olan *Şu Çılgın Türkler*, tarihimizdeki büyük mücadele ruhunu anlatır. Günümüzde bu ruh, turizm sektöründe de kendini gösteriyor. Türk yatırımcılar, sadece popüler destinasyonlarda değil, adını dahi duymadığımız bölgelerde bile büyük otel projelerine imza atıyor.
Mesela, pek çok insanın haritada bile bulamayacağı Curaçao, Saint Kitts, Nevis veya Siem Reap gibi yerlerde Türk yatırımcılar otel açıyor, işletmecilik yapıyor. İzmir Tire doğumlu, henüz 29 yaşındaki Seyfullah Köroğlu, Kamboçya’da üç yıl içinde iki otel kurmayı başardı ve üçüncü otel için hazırlıklara başladı. *HaberTire Gazetesi*’ne konuşan Köroğlu, “Öncelikli amacımız, doğduğumuz şehir Tire ve genel olarak ülkemizin ismini uluslararası arenada duyurmak” diyerek hedeflerini açıklıyor.
Benzer bir başarı hikayesi de Malatya Yeşilyurt’tan çıkmış. Dört erkek kardeşten biri olan Ahmet Aslan, henüz 21 yaşında kendi işini kurarak yatırımcı oldu. Kuveytli ortaklarıyla birlikte *Troy Gayrimenkul* şirketini kurdu ve Karayipler’de bulunan küçük ada ülkesi Saint Kitts ve Nevis’te iki büyük otel inşa ediyor. Bu otellerin işletmesini dünyaca ünlü *Hotel Indigo IHG Group* üstlenecek.
Bunlarla sınırlı kalmayan Türk turizm yatırımları, otelcilik alanında olmayan kişi ve firmaların da ilgisini çekiyor. Amerika’dan Maldivler’e kadar geniş bir coğrafyada Türkler, otel yatırımları gerçekleştiriyor. Türkiye merkezli firmaların kendi markalarını uluslararası otellere franchise olarak vermesi de büyük bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Örneğin, dünyanın en büyük otel zincirlerinden biri olan *Accor*, Türkiye’nin önemli otel markalarından *Rixos* ile ortaklık kurarak, *her şey dahil* sistemini bu markayla birlikte hayata geçirdi. *The Marmara*, ABD’nin New York şehrinde bir otel satın alarak kendi markasıyla işletmeye başladı. *Kaya Grubu*, Londra’da otel alırken, İran’da da bir otel sahibi oldu. Almanya’nın başkenti Berlin’de dört otelle faaliyet gösteren *Aygün Grubu*, *Dedeman*, *Elite World* ve *Coral* gibi markalar da uluslararası otellere franchise vererek büyüyor.
Bu gelişmelerin yanı sıra, yabancı yatırımcıların Türkiye’de doğrudan otelcilik yatırımı yapmaktan çok, kendi markalarını franchise yöntemiyle kullandırmayı tercih ettiği görülüyor. Oysa Türk yatırımcılar, sadece Amerika ve Avrupa gibi gelişmiş bölgelerde değil, Vietnam, Fildişi Sahili gibi az bilinen ülkelerde dahi otel kuruyor, işletmecilik yapıyor ve markalarını tanıtıyor.
Merkez Bankası’nın verileri de bu eğilimi destekliyor. Türkiye’de yabancı yatırımcıların turizm alanına yaptığı doğrudan yatırımlar azalırken, Türk girişimcilerin yurt dışına olan ilgisi artıyor. Bankanın yayımladığı *Yabancı Sermayenin Doğrudan Yatırım* raporuna göre, yılın ilk dört ayında Türkiye’ye gelen turizm yatırımı 30 milyon dolar seviyesinde kalırken, Türk yatırımcıların yurt dışına yaptığı yatırım 32 milyon dolara ulaştı. Son yıllarda bu ters orantının sürdüğü gözlemleniyor.
Bütün ekonomik zorluklara rağmen, bu tür gelişmeler Türkiye adına umut verici. Türk yatırımcıların cesareti ve girişimciliği, ülkemizin adını dünya turizminde daha fazla duyurmaya devam edecek gibi görünüyor.