Danıştay, Kıymet Kriterli Gözetim Uygulaması Genelgesi’ni iptal etti

Fatih UZUN Gümrük ve Dış Ticaret Dünyası

İthalatta gözetim konusu belki de gümrük ve dış ticaret alanında son dönemlerin belki de en sıcak konularından biri olmuştur. İşte geçtiğimiz günlerde gümrük hukuku açısından da önemli sonuçlarını olacağın düşündüğüm bir gelişme yaşandı. Danıştay 7’nci Dairesi, 26.11.2024 tarihli ve E:2024/2206; K:2024/4870 sayılı kararı ile "Kıymet Kriterli Gözetim Uygulaması" konulu 22.01.2019 tarihli, 2019/1 sayılı Genelge’nin iptaline karar verdi. Kararın içeriğine ve gerekçelerine şöyle bir bakmanın ve satır aralarında nelerin vurgulandığına dikkat çekmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Bilindiği üzere dava konusu Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün ''Kıymet Kriterli Gözetim Hakkında'' konulu 2019/1 sayılı Genelgesinde, gözetime tabi bir malın ithalatında gümrük mevzuatının gerektirdiği belgelerin yanı sıra aranılan ''gözetim belgesinin'' yükümlülerce gümrük idarelerine ibraz edilmesinin zorunlu olduğu belirtildikten sonra, 2004/7304 sayılı İthalatta Gözetim Uygulanması Hakkında Karar ve ilgili gözetim Tebliğleri kapsamında gümrük idarelerince yapılacak işlemler sıralanıyor gözetime tabi eşyanın ithalinde ''gözetim belgesi'' ibraz edemeyen yükümlülere gözetim tebliğinde belirtilen kıymete ulaşılmasını sağlayacak şekilde veyahut eşyanın tesliminden önce ya da sonra gerçekleştirilen kontroller sonucunda yurt dışı gider olarak beyan edilerek gözetim kıymeti üzerinden ithalat vergilerini ödeyebilmesi ve ithalatın bu şekilde gerçekleştirilmesi imkanı veriliyordu.

Aynı Genelge’de bu süreç tamamlandıktan sonra ise gözetim kıymetine isabet eden vergilerin 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca geri verilmesi başvurusunda bulunulması, bu başvurunun idarece reddine ilişkin işleme karşı dava açılması ve davanın idare aleyhine sonuçlanması sebebiyle yargı kararı uyarınca geri verme işleminin yapılması durumunda, yükümlüye ''gözetim belgesi'' sunulmaksızın işlem yapılmasına izin verilmesini sağlayan gözetim kıymetine ilişkin ek beyanın ortadan kalktığı ve bu nedenle Gümrük Yönetmeliği'nin 181. maddesi ve 2016/9 sayılı Genelge’ye göre yapılan işlemlere ilişkin idari yaptırımların uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen düzenlemelere göre yapılan işlemlere devam edilerek 4458 sayılı Kanun'un 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde öngörülen para cezasının uygulanacağı, yargı kararına istinaden geri verilen vergi ve fer'i alacakların 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanan gecikme zammı oranında faiz ile birlikte Genelge'de belirtilen sürede ödenmesi koşuluyla para cezası kararının iptal edileceği dolaylı olarak düzenleniyordu.

Danıştay, bu Genelge’nin yargı kararına istinaden geri verilen alacakların öngörülen usulde ödenmesi suretiyle iptal edileceği hususlarını düzenlenmesini, yükümlülerin hak ve menfaatlerini etkileyen bir idari işlemi yargı mercileri önünde uyuşmazlık konusu etme ve inceletme olanağından yoksun bırakılması sonucunu doğuracağını değerlendirerek bu durumun, hak arama özgürlüğüne, adil yargılanma hakkına, hukuk devleti ve ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiği sonucuna yol açacağını Kararında önemle vurguluyor.

Hatta Danıştay 2019/1 sayılı Genelge’yi iptal ettiği E:2024/2206; K:2024/4870 sayılı kararında benzer konu ile ilgili geçmişte verdiği 07/02/2012 tarih ve 2012/3 sayılı Genelgenin 3. maddesinde değişiklik getiren ve kıymet artırımına karşı dava açtığı tespit edilen yükümlülerin, tekrar bu uygulamadan faydalanamayacağını kurala bağlayan 29/11/2016 tarih ve 2016/18 sayılı Genelgenin ilgili bölümünü iptal ettiği 16/05/2022 tarih ve E:2017/370, K:2022/2543 sayılı kararına da atıf yapıyor. Zira hatırlayacağımız üzere o kararın da iptal gerekçesinin temelini “hak arama özgürlüğünün kısıtlanması” teşkil ediyordu.

Diğer taraftan Danıştay’ın söz konusu kararının konu ile ilgili diğer yönlerden de önemli noktalara değindiğini görüyoruz. Zira Danıştay, idarece kanuni sebep bulunduğunda ceza kararı alınacağını ve ancak kanun ile izin verilirse ceza kesilmesinden veya cezanın tahsilinden vazgeçilebileceğinin üzerinde durup, dava konusu Genelge ile getirilen kanuni sebep olmaksızın ceza kararının kaldırılacağı yolundaki düzenlemenin Anayasa ile güvence altına alınan suç ve cezaların kanuniliği ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini belirtiyor.

Ayrıca gözetim kıymeti üzerinden fazladan ödenen vergilerin yargı kararı uyarınca yükümlülere iadesi halinde ''gözetim belgesi'' ibraz edilmesi zorunlu tutulurken, sözü edilen vergilerin idareye ödenmesi halinde ''gözetim belgesi'' aranılmayarak idari yaptırımın uygulanmayacağının veya uygulanan idari yaptırımın iptal edileceğinin öngörülmesi, Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan ''Eşitlik ilkesi''nin ihlaline yol açacak şekilde yükümlüler arasında eşitsizlik oluşturacağı da Danıştay Kararında yerini alan iptal gerekçelerinden birini oluşturuyor.

Elbette yukarıdaki bölümlerde ifade ettiğimiz ve Karar’da ifade edilen iptal gerekçelerini “hukukun temel prensipleri veya ilkeleri” olarak genelleyebilmemiz mümkün görünmekte birlikte Danıştay konunun esasına dair gümrük mevzuatı hükümlerinden bahsetmeyi de Karar’da unutmamış.

Danıştay’ın iptal kararında; eşyanın gümrük kıymetine ilişkin ulusal ve uluslararası düzeydeki regülasyonlar uyarınca gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması gerektiği, satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulabileceği, ithalatta gözetim uygulamasının temel mantığının bir malın ithalatında, yerli üreticilerin zarar görmesine sebebiyet verebilecek miktarda artış olup olmadığının belirlenebilmesi için o malın ithal seyrinin izlenmesi olduğu ile gözetim uygulaması öngörülmesi aşamasında, gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde, sadece, ''gözetim belgesi'' ibrazı zorunluluğu getirildiğinden, bu zorunluluğa uyulmaması halinin, Gümrük Kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum olmadığı da detaylı olarak belirtilmiş.

Son olarak Danıştay, dava konusu Genelge'de idari yaptırım olarak söz edilen 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca ithal edilen eşya nedeniyle para cezası uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların olması gerektiğine dikkat çekiyor ve anılan maddede sayılanlar dışında kalan gözetim belgesinin ibraz edilmemesinin anılan madde uyarınca ceza kesilmesini gerektiren neden olarak kabul edilemeyeceğini vurguluyor.

1) İthale konu eşyanın lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olması,

2) İthal edilen eşyanın uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi değilmiş gibi beyan edildiğinin yahut ithalata ilişkin herhangi bir uygunluk veya yeterlilik belgesi alınmadan söz konusu belgelerin alındığı izlenimi uyandırılmak suretiyle beyanda bulunduğunun saptanması,

3) Eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulması ve kuralda belirtilen hukuka aykırılıkların idarece yapılan muayene, denetleme ve kontrol sonucunda ortaya çıkarılması

Danıştay’ın 2019/1 sayılı Genelge’nin iptaline karar verdiği 26.11.2024 tarihli ve E:2024/2206; K:2024/4870 sayılı kararının hukukun temel ilkelerine, gözetim uygulamasının mantık ve amacına, gümrük mevzuatının gümrük kıymeti ile ilgili ulusal ve uluslararası düzeydeki regülasyonlara ve Danıştay’ın benzer konulardaki geçmiş içtihatlarına uygun olduğunu söylememiz gerekiyor. Yüksek mahkemelerin ikincil düzeydeki genel düzenleyici işlemleri iptal kararlarının idare açısından dikkatle incelenmesi ve ilerleyen dönemlerde oluşturulacak yeni regülasyonların içeriği bakımından fazlasıyla önemsenmesi gereken metinler olarak değerlendiriyorum. Yakın dönemde gümrük idaresinin hem operasyonel boyutta hem de konuyla ilgili ikincil mevzuat oluşturma bağlamında ne şekilde adım atacağını ayrıca takip ediyor olacağız.

Tüm yazılarını göster