"Faiz oranlarında büyük bir artış beklemeyin..."

Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI

KDV oranlarındaki artıştan hemen sonra akaryakıt ürünlerindeki ÖTV’nin artışı sanıyorum geçen haftanın önemli gelişmelerinden oldu. Ancak Bakan değişse de açıklamalar hep aynı şekilde yapılıyor:

“Yine de Türkiye’deki akaryakıt fiyatların Avrupa’ya göre ucuz kalıyor.”

Bu cümlenin açıkçası herhangi bir iktisadi mantık taşımadığını söylemek lazım. Tabii şaşırmamak gerekiyor: Bakan Şimşek’in bir önceki Maliye Bakanlığı görevinde de vergi artışları için “zam değil güncelleme” dediğini gayet iyi hatırlıyoruz. Demek ki enflasyonla mücadele etmekten çok bütçe gelirlerini artırmak yolu seçilmiş. Daha önceki dönemde de böyle olmuştu.

Şu iki gerçeği bir türlü anlatamadığımızı düşünüyorum:

- Olumsuzluklar zirve yaparken kurları tutmaya çalışmak fiyatlama davranışlarında bozulma yaratıyor. Ayrıca bir süre sonra kurlar  sertçe yükseliyor ve enflasyonu yükseltiyor
- Bu şartlar altında vergileri artırmak enflasyonu daha da yükseltmek anlamına geliyor. 

Her ne kadar vergiler enflasyon endeksine dahil edilmese de fiyat artışlarının domino etkisi sebebiyle Temmuz enflasyonu rekor seviyede gelebilir. Sanıyorum Merkez Bankası bu ayki faiz kararında epeyce zorlanacak gibi gözüküyor. Faiz oranlarını çok sert yükseltirse bu sefer büyüme de tehlikeye girecek.

Ancak şu uyarıda bulunmak gerek: Hem Faizleri hem de vergileri yükselterek enflasyonu düşürmeye kalkmak, hayat pahalılığına davetiye çıkarmak anlamına gelir. Ücretleri yükselterek talep canlı tutulurken,  diğer taraftan Merkez Bankasının rezervlerini güçlendirmek amacıyla döviz satın alındığını da biliyoruz. Bu şartlar altında birbirinden farklı amaçları güden adımlar atıldığını söylemek mümkün.

Bu derecede hatalı bir strateji olmadığını varsayarsak ortaya şu sonuç çıkıyor:

Gerçekte enflasyonla mücadele edilmiyor, aksine yükselen enflasyon ve ücretler yumak haline gelirken daha fazla vergi toplanıyor. Rantiye kesimini KKM ile idare ederken, yerel seçimlere kadar bir önceki seçimden evvel yaşananları daha yüksek bir seviyeden test ediyoruz diyebilirim. IMF’ye veya başka bir kreditöre borçlu olmadığımız için, vergi gelirlerinin artırılması için bir dayatmaya maruz kalmadığımızı söyleyebilirim.

Tüm bu gelişmelerin sonucunda ekonomi yönetiminde yerel seçimler öncesinde tekrar bir değişiklik bekliyorum. Çünkü atılan adımlar neticede siyasi risk yaratacaksa, faturası mutlaka birilerine kesilecektir.

Faiz beklentimi tekrar ediyorum: En fazla %20 olur, ondan da şüpheliyim. 

Tüm yazılarını göster