Geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılan Faruk Türkoğlu’na dair medyada yer alan haberlerde genellikle "duayen gazeteci" ifadesi kullanıldı. Ancak, bu tanım onun mesleki kimliğini ve bıraktığı mirası tam anlamıyla yansıtmıyor.
Faruk Türkoğlu, özellikle ekonomi gazeteciliği alanında bıraktığı izlerle adeta bir "case study" niteliğindeydi. Onun hayatı; insan ilişkileri, bilgi paylaşımı, gazetecilikte doğruluk ve etik gibi pek çok önemli unsuru içinde barındırıyordu. Çalıştığı her mecrada, sendikacılıktan akademisyenliğe ve ekonomi gazeteciliğine kadar uzanan yolculuğunda bir rehber ve örnek oldu.
Ekonomi gazeteciliği dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan Türkoğlu, mesleğe olan sadakati ve ilkelerinden taviz vermeyen duruşuyla anılmayı hak eden nadir isimlerdendi. Bugün gazeteciliğin, özellikle ekonomi gazeteciliğinin karşı karşıya olduğu zorluklar düşünüldüğünde, onun gibi isimlerin ne denli kıymetli olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Uzun yıllar mesai arkadaşlığı yaptığı gazeteci dostları onun hakkında hep övgüyle bahsettiler. Ekonomi Gazetesi’nin duayen isimlerinden Rüştü Bozkurt, onu "mesleğin yüz akı" olarak tanımlarken, mesleğe adanmışlığını ve bilgiye dayalı otoritesini kıskandığını dile getiriyordu. Yine gazeteci Necati Doğru’nun teşvikiyle mesleğe adım atan Faruk Türkoğlu, 39 yaşında başladığı gazetecilik kariyerinde pek çok önemli mecrada iz bıraktı.
Günaydın, Güneş, Yeni Asır ve Rapor gazetelerinde çalışan Türkoğlu, Ekonomik Panorama, Capital ve Ekonomist dergilerinde koordinatörlük ve yayın yönetmenliği görevlerini üstlendi. Sabah, Dünya, Posta ve Referans gazeteleri ile Para Dergisi’nde köşe yazıları kaleme aldı. Son olarak ise EKONOMİ Gazetesi’nde "Dün, Bugün, Yarın" köşesinde yazılarına devam ediyordu.
Sadece günlük gazetecilikle sınırlı kalmayarak, ekonomi ve iş dünyasına yönelik önemli eserler de kaleme aldı. "Neden Geç Kaldık, Nasıl Yetişiriz" adlı kitabı, ekonomi alanında geç kalınmış reformları ve çözüm önerilerini ele alıyordu. Bunun yanı sıra "Ansiklopedik Ekonomi & İş Hayatı Sözlüğü", "İktisat Belleteni", "Değişimin Kimyası", "Hızlı Büyüme Mümkün", "Gazeteci Oluyorum" ve "Derinden Gelen Kökler" gibi kitaplarıyla ekonomi literatürüne katkı sundu.
Türkoğlu’nun çalışmalarında her zaman veri ve bilgi temelli bir bakış açısı hakimdi. Analizleri, araştırmaları ve öngörüleriyle ekonomi dünyasında referans alınan bir isim haline geldi. Son büyük projelerinden biri ise, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze uzanan ekonomik gelişmeleri ele aldığı, 100 gün süren "Cumhuriyet Kronolojisi" çalışması oldu. Bu çalışma, Türkiye’nin ekonomik tarihine ışık tutan önemli bir başvuru kaynağı olarak dikkat çekti.
Onun adı, sadece yazdığı yazılar veya yaptığı analizlerle değil, aynı zamanda meslektaşlarına kattıklarıyla da anılmaya devam edecek. Pek çok genç gazeteciye yol gösterdi, onlara ekonomi gazeteciliğinin inceliklerini öğretti. Bunu yaparken de öğretmenlik taslamadan, örnek olarak meslek ahlakını aktardı.
Faruk Türkoğlu gibi bir isimle anılmak, her gazeteciye nasip olmayacak büyük bir onurdur. Geride bıraktıkları, yetiştirdiği isimler ve ortaya koyduğu eserlerle, mesleğe olan katkısı hiç unutulmayacak.