Finansal maliyetleri nasıl yönetmeli?

Murat ÖZSOY Püf Noktası

Politika faiz oranı açıklaması sonrasında Merkez Bankası tarafından yayınlanan basın duyurusu, önceki duyurulara kıyasla çok daha kısaydı. Kısa olmasına rağmen reel sektörü ilgilendiren çok önemli bölümler içeriyordu. Sizler için şu bölümü özellikle metinden olduğu gibi alarak burada yer vermek istedim: “Parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması ile para politikasının etkinliği artacaktır. Bununla birlikte, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, TCMB cari dengeyi iyileştirecek stratejik yatırımları desteklemeye devam edecektir. Kurul, mevcut mikro ve makro ihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirecektir. Sadeleşme süreci, etki analizleri yapılarak kademeli olacaktır.”

Reel sektörün en önemli sıkıntısı olan işletme sermayesi yönetimi ve bu sıkıntının da başlıca nedeni olan krediye erişimde yaşanan problemlerin giderilmesi için beklenen sadeleşme adımlarının ilki de Resmi Gazete’de yayınlanmış oldu. Dolayısıyla sadeleşme sürecinin fiilen başladığını da görmüş olduk. Şimdi artık tüm dikkatler, bu adımların bankaların kredi kullandırım konusunda risk iştahlarındaki artışı ne zaman görmeye başlayacağımız yönünde. Eğer krediye erişim, düne kıyasla nispeten daha da kolaylaşırsa işletmelerin finansal maliyetleri yönetebilme kabiliyet ve yetenekleri yeniden ön plana çıkacak. Bu konuda daha olumlu adım atan işletmeler 2023 yılının kalanında ve daha uzun vadede fark yaratabilecek.

Finansal maliyetleri yönetmek konusunda öncelikle şu konunun altını çizeyim. Faaliyet kar rakamınız bu finansal maliyet artışından etkilenmeyecek. Ancak şirketinizin bilanço net karı rakamı, bu faaliyetleri sürdürmek üzere başvurduğunuz dış finansman kaynaklarının oluşturduğu faiz maliyeti kadar düşecektir. Diğer bir anlatım ile finansman maliyetlerinizin artışı sonucunda faaliyet karınızda bir azalma olmayacak; ancak net karınızda bir gerileme söz konusu olacak. Dolayısıyla gelir tablonuzdaki net kar rakamı ile faaliyet kar rakamı arasındaki fark, sağladığınız finansmanın faiz yükü kadar artacak. Bu farklılığın çok fazla olmamasına özen göstermenizde fayda var. İşletmelerin çoğunda krediye erişim arttıkça faaliyet karı ile net kar rakamları arasında açılma göreceğiz.

Size çok önemli bir göstergeden bahsedeceğim: Faiz Karşılama Oranı. Bu oran; Faiz ve Vergi Öncesi Kar rakamının Finansal Giderlere olan oranıdır. Önemi ise, size finansal yüklerinizi karşılayabilmek için kaç kat gelir elde etmeniz gerektiği konusunda bir kılavuz görevi görmesidir. Diğer bir açıdan ele aldığımızda bu oran, şirketinizin üzerinde taşımakta olduğu finansal yükleri üstlenebilmeniz için ne kadar kar yaratmanız gerektiği hakkında yol göstericidir. Bu oranın yıllar itibariyle yükselmesi işletmeniz için olumlu bir göstergedir. Sürekli şekilde takip etmenizi önerdiğim bu oranın geçmiş yıllarına dair de işletmenizin finans yönetim departmanından verileri talep ederek önümüzdeki döneme dair bir rota belirleyebilirsiniz

Finansal maliyetleri yönetmek sadece uygun krediye erişmek ile bitmiyor elbette. Krediye erişimi sağlamanız sonucunda, kullandığınız dış finansal kaynakların yarattığı finansal maliyet, satışını yapacağınız ürün ve hizmetlerin üzerine ne kadarlık bir marj ilave etmeniz gerektiği konusunda da size bir yol göstermeli. Diyelim ki, siz şirketi sahibi olarak bir bankanın Hazine Departmanı olun. Bir bankanın Hazine Departmanı nasıl ki dışarıdan sağladığı kaynağı kredi departmanlarının kullanımına verme aşamasında bir fiyatlama yaparken kaynak maliyeti üzerine hem Hazine kar marjını hem de risk primini ekliyorsa siz de satış ve pazarlama departmanlarınıza fiyatlama aralıkları verirken şirketinizin üzerinde taşıdığı bu finansal maliyetlere ilaveten hem karlılığı hem de eğer vadeli satış yapıyorsanız alacakları tahsil edememe risk primini ve paranın zaman değerini eklemelisiniz.

Elbette işin en zor kısmı da burası.

Yüksek enflasyon ortamında fiyat artışları tüketimi olumsuz yönde etkilerken ve hammadde maliyetleri ile nakliye masrafları da oldukça yukarı gitmişken sizin ürün ya da hizmetinizi satacak optimum fiyatı bulmakta zorlanacaksınız. Hem rekabet açısından hem de tahsilat kabiliyeti ile nakit akışı yönetmek açısından çok değişkenli bir analiz yapmanız gerekiyor. Optimum fiyatı bulmanın yolu alternatif senaryoları oluşturmaktan geçiyor. İşe, denge fiyatını ya da başka bir deyişle başa baş fiyatını bularak başlamanız gerekiyor. Tüm alternatif senaryoları da bu denge fiyatının üzerine inşa etmeniz gerekiyor. Maliyet üzerine kar oranı ekleyerek bulduğunuz satış fiyatına finansman giderlerinin de eklenmesi sonucunda yeni ulaşacağınız satış fiyatı sizi finansal maliyetlerin yönetilmesine de zorunlu olarak teşvik edecek.

Tüm yazılarını göster