Hukuk devletinde Kur Korumalı Mevduat sözleşmesi

Bir sabah uyandınız; elinizdeki birikimlerinizin eriyip gittiğini görmekten korkuyorsunuz. Döviz kuru dalgalanıyor, Türk Lirası’nın değeri düşüyor. İşte tam da böyle bir atmosferde, 2021’in sonunda devreye sokuldu Kur Korumalı Mevduat (KKM). Devlet dedi ki: “Endişelenmeyin, kur artarsa farkı ben ödeyeceğim.” Vatandaş için bu, güvence demekti; devlet içinse büyük bir yükümlülük. KKM uygulaması, 2021 yılı sonunda 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde döviz dalgalanmalarının önüne geçek için çıkarılmıştı. Ancak 2025–2027 Orta Vadeli Program (OVP) ile birlikte, bu uygulamanın kaldırılması kararlaştırıldı.

OVP, 5018 sayılı Kanun’un zorunlu kıldığı bir ekonomik planlama belgesidir. Devletin bütçesi, yatırımları ve harcama öncelikleri OVP’ye göre şekillenir. Burada hukukun önemi devreye girmektedir. OVP gibi belgelerin hazırlanması ve açıklanması sadece bir tahmin değildir. Aynı zamanda bir hukuki güvenlik sorumluluğudur. KKM, olağanüstü bir ekonomik dönemin ürünüdür. Ancak hukuk devleti, istisnaların kalıcı hale gelmesine izin vermez. OVP ile birlikte KKM’nin kaldırılması, hem mali disiplin hem de anayasal ilkeler açısından isabetli bir adımdır.

KKM ile kazanılmış haklar korunacak, yeni hesap açılışları engellenecektir

KKM, teknik olarak bir mevduat sözleşmesi olmakla birlikte, klasik mevduattan farklı olarak, kur farkı ödemesi taahhüdüyle “karma sözleşme” niteliği kazanmıştır. KKM’nin kaldırılması kararı ile birlikte şu hukuki tartışmalar öne çıkmaktadır:

KKM’nin kaldırılmasıyla mevcut sözleşmelerin akıbeti ne olacak?

TBK m.2 (dürüstlük kuralı) ve m.117 (borca aykırılık) çerçevesinde, mevcut KKM sözleşmelerinin kaldırılması geriye dönük olamaz. Devletin ve bankaların, vadesi gelmiş hesaplara ilişkin yükümlülükleri devam eder. Bu noktada kazanılmış hak ilkesi (Anayasa m.35 mülkiyet hakkı kapsamında) devreye girmektedir. Hukuken kazanılmış hakların korunması gerektiğinden, kaldırma ancak yeni açılacak hesaplar için geçerli olabilir.

Anayasa Mahkemesi (AYM) birçok kararında (E.2013/39, K.2013/65; E.2012/100, K.2014/41) kazanılmış hak ilkesini vurgulamıştır. Buna göre devlet, geriye dönük olarak vatandaşın malvarlığını ortadan kaldıramaz. Yani mevcut KKM hesapları vade sonuna kadar korunacak; yalnızca yeni açılışlar engellenecek.

OVP mi KKM mi?

2025–2027 OVP, olağanüstü durumdan çıktığımızı ve normalleştiğimizi göstermektedir.. KKM’nin kaldırılması; bütçe açığını azaltacak, 5018 sayılı Kanun’da öngörülen istikrarlı kalkınmayı destekleyecektir.

KKM’nin kaldırılması ve anayasal boyutu

Anayasa’nın 35. maddesi ile “Mülkiyet Hakkı” korunmaktadır. Devletin KKM yükümlülüklerini tek taraflı olarak ortadan kaldırması, mevcut hak sahipleri bakımından mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olur. Ancak kaldırma işlemi yalnızca ileriye etkili uygulanırsa, mülkiyet hakkına aykırılık doğmaz.

Sonuç olarak KKM, olağanüstü bir ekonomik dönemin istisnai aracıdır. Ancak hukuk devleti ilkesi, olağanüstü düzenlemelerin kalıcı hale gelmesine izin vermez. Dolayısıyla KKM’nin kaldırılması yalnızca ekonomik bir tercih değil; aynı zamanda anayasal ilkelerle uyumlu, hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkesinin zorunlu bir gereğidir.

Tüm yazılarını göster