PCE verileri izlenecek

Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

Bu yılın ana temaları; jeopolitik riskler, küresel büyüme ve enflasyondaki eğilim ve ABD seçim sürecine yönelik gelişmeler olmaya devam ediyor.  Başta FED olmak üzere, merkez bankalarının faiz indirimi zamanlaması ve derecesine yönelik beklentiler piyasalar üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Merkez bankaları veriye bağlı yaklaşıma işaret etmeye devam ederken, enflasyondaki gerilemenin kalıcılığı önemini koruyor.

Hatırlanacağı üzere mart ayında İsviçre Merkez Bankası'nın sürpriz bir kararla faiz indirimine gitmesi ve İngiltere Merkez Bankası’nda önceki aylarda faiz artışı yönünde oy kullanan iki şahin üyenin, bu kez pas geçilmesini tercih etmesi piyasalarda erken faiz indirimi fiyatlamalarına neden olmuştu. 20 Mart FOMC toplantısında ise FED, 2024 yılı için üç faiz indirimi beklentisini korurken FED Başkanı Jerome Powell enflasyondaki son yükselişten endişe duymadıklarını vurgulamış ve ayrıca güçlü iş gücü piyasasının faiz indirimlerini geciktirmek için bir sebep olmadığına da işaret etmişti. FED FOMC üyelerinin, faiz beklentilerinin yer aldığı “dot plot” grafiği, on yetkilinin bu yıl üç veya daha fazla çeyrek puanlık indirim öngördüğünü, dokuzunun ise iki veya daha az indirim beklediğini gösterdi. 2025 yılı için dört faiz indirimi beklentisi üçe revize edildi. Açıklamaların ardından Haziran ayı faiz indirimi beklentilerinin güçlendiğini takip etmiştik. Ancak FED cephesinden geçen hafta gelen açıklamalardaki şahince sinyaller, dikkat çekiciydi ve faiz indirimi beklentilerinin ötelenmesine neden oldu. FED Başkanı Powell, üç aydır görülen yukarı yönlü sürprizler nedeniyle enflasyona ilişkin açıklanan son verilerin yetkililere para politikasını yakın zamanda gevşetecek güveni vermediğini söyledi. Powell, FED’in politika faizini beklenilenden daha uzun süre yüksek tutması gerekebileceğine işaret etti. FED Başkanı Powell’ın faizi düşürmek için öngörülenden daha uzun süre bekleneceğinin sinyalini vermesinin ardından, diğer üyelerinden şahin açıklamalar da gelmeye devam ediyor. Oy hakkı olan Bowman, enflasyondaki ilerlemenin yavaşladığını ve belki de durduğuna işaret etti.  Yine oy hakkı olan isimlerden Mester ise enflasyonun bu yıl beklenenden biraz daha yüksek olduğunu ve enflasyonun yüzde 2’ye düşmezse faizlerin daha uzun süre aynı seviyede tutulabileceğine işaret etti.

Daha dikkat çekici olan ise Williams’ın olası faiz artışlarına açık kapı bırakan açıklamalarıydı.  Williams, verilerin ve ekonominin güçlü olduğunu söylerken, faiz indirimleri için acil bir durumun söz konusu olmadığına tekrar işaret etti. Faiz indirimlerinin ekonomik faaliyete göre belirleneceğini ve her ne kadar baz senaryo olmasa da verilerin işaret etmesi durumunda, FED’in faiz artırımı da yapabileceğini söyledi.

Kısacası FED daha fazla veri görmek istiyor ve faizi düşürmek için öngörülenden daha uzun süre bekleneceğinin sinyalini veriyor. Bu doğrultuda da 1 Mayıs FOMC toplantısı öncesinde açıklanacak, başta istihdam ve enflasyon olmak üzere makro verilerden gelecek sinyallerin önemli olacağını düşünüyoruz. Uzun vadede hala resesyon beklentimizin arkasında olsak da son gelen veriler “no landing” senaryosunu destekledi. Enflasyon baskıları artıyor ve kısa vadede “no landing” yani “iniş yok” senaryosu öne çıkıyor.

Şu aşamada piyasalarda güçlü makro veriler ve Powell’ın açıklamalarıyla birlikte faiz indirimi beklentileri zayıflarken, piyasalarda bu yıl için 40 baz puan civarı faiz indiriminin fiyatlandığını ve ilk faiz indiriminin ise Eylül veya Kasım ayında başlayabileceği yönünde ötelendiğini takip ediyoruz.  Piyasada Haziran faiz indirimi beklentileri yüzde 15’lere, Temmuz ayı beklentileri yüzde 40’lara Eylül ayı beklentileri ise yüzde 65’lere gerilemiş durumda. Kasım ayında faiz indirimine gidilmesi yüzde 70, Aralık ayında ise yüzde 84 civarı olasılıkla fiyatlanıyor. Bu doğrultuda da kısa vadede bu Cuma günü TSİ 15.30’da açıklanacak ABD çekirdek PCE verisi bu haftanın en önemli verisi olacak.  Çekirdekte aylık yüzde 0.3 artış bekleniyor. Yıllık artışın ise yüzde 2.8’den yüzde 2.7’ye gerilemesi bekleniyor.  Daha uzun süre yüksek faiz, Orta Doğu’ya yönelik riskler ve ABD’de bilanço sezonunun etkisi ile hisse senetlerinde ikinci çeyreğin başlaması ile Mart zirvelerinden düzeltme hareketinin etkili olduğunu takip ettik. Düzeltme ardından, küresel risk barometresi olarak da izlediğimiz S&P500’de tepki denemeleri öne çıkarken makro verilerde zayıf sinyaller gelmesinin daha erken faiz indirimi beklentilerinin tekrar canlanmasına ve tepki hareketine destek olabileceğine, güçlü sinyallerin ise FED’in faiz indirimi için aceleci olmayacağına yönelik beklentileri teyit edebileceğini ve hisse senetleri üzerinde baskı yaratabileceğini düşünüyoruz.

Tüm yazılarını göster