Akgün Altuğ
Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
2023-2024 yılı hem ülkemiz hem de dünya devletleri açısından zorlu bir yıl olarak tanımlanabilir. Bu açıdan bakıldığında kendi ekonomik dinamiklerimiz bir yana dünya ekonomisinin olumsuz etkilerini de yaşıyoruz maalesef. Türkiye ekonomisi önemli bir dönemeçten geçiyor. Özellikle sıkılaşan finansal koşullar yüksek enflasyonla mücadele, dış ticaret açığındaki artış ve politika faiz oranlarındaki yükseliş, ekonomi yönetimi açısından bir dengeleme çabası içinde olduğumuzu gösteriyor.
2024 yılının da ülkemiz için zor geçeceği tüm otoriteler tarafından tahmin ediliyor. Ülkemiz için zor geçecek ‘son’ yıl olmasını diliyorum. Özellikle 6 Şubat’ta birinci yılını dolduracak deprem felaketinin faturasının 2024 bütçesinin 3/2’sine denk geldiğini biliyoruz. Ülkemizin enflasyon sarmalından çıkışının sancılı olacağını tahmin ediyoruz.
Ekonomi yönetimi açısından sıkılaşma süreci devam ederken, finansal kaynak bulmanın neredeyse imkânsız hale geldiği, aynı zamanda dış ticaret açığımızın giderek arttığı ve yatırıma ihtiyaç duyulan bu dönemde bir denge kurmak çok zor olacak.
Ancak inanıyorum ki; ekonomimiz aşama aşama daha iyi bir noktaya gelecek. Dileğimiz 2024 yılı ve sonrasının ekonomi rakamları açısından öngörülebilir bir yapıya kavuşmasıdır.
İstikrar ortamının sağlanması özellikle yatırım ortamı anlamında büyük önem taşıyor. Yatırımlar, güven ve istikrar ortamında gerçekleşir ve gelişir. Bu anlamda sağladığımız ekonomik istikrar geleceğe dair de gelişmenin bir kaynağı olacaktır. Merkez Bankası’nın rezervlerinin artması, CDS oranlarında yaşanan düşüş, büyüme rakamları, 255 milyar 809 milyon dolarla ihracat rekoru kırılması uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının pozitif yönlü notları uygulanmakta olan ekonomi programının olumlu sonuçlarının göstergesidir.
Ülkemiz son yıllarda küresel yaşanan en kötü pandemi senaryosunda bile %3 büyüme ile yılı kapattı. Dünya ekonomisi 2 trilyonluk kayıp yaşarken deprem ve her iki yakasında devam eden savaşlara rağmen ülkemiz 3 çeyrekte de büyüyen bir ekonomik performans gösterdi. Hükümetimizin makro tedbir politikaları ve daha öngörülebilir bir piyasa dinamiği oluşturma çabalarıyla uygulanan sıkı para politikasının olumlu sonuçlarını da bu yıl göreceğimizi düşünüyorum.
Sıkı para politikası büyüme beklentisini yüzde 3
İşsizlikte artış var ancak iş dünyasının yaşadığı işçisizlik problemi artık ulusal bir sorun. İşsizlikten çok işçisizlik sorunu baş gösteriyor. Çalışacak nitelikli personel bulunmuyor. İş dünyasının nitelikli personel ihtiyacı gitgide büyüyor. Kamu çalışanlarının maaş ve standartları ile özel sektör arasındaki makasın da açılması da önemli bir etken. Çalışanlar için özel sektörde çalışmanın cazip hale gelmesi gerekiyor.
2024 için sıkı para politikası uygulama sürecinin de devam edeceğini düşündüğümüzde büyüme beklentisini %3 civarı görüyorum.
2023 Mayıs ayında yapılan genel seçimlerin ardından kabine ve merkez bankasındaki değişiklikler ile sıkı para politikası uygulanıyor. Orta Vadeli Plan (OVP) açıklandı ve üretim alanlarının 2 katına çıkarılması hedefi de önemli bir unsur. 2024'ün ikinci yarısından itibaren önce beklentilerde iyileşme başlayabilir, yılın son çeyreğinde ise küresel ekonomik faaliyetler büyüme yönünde seyredebilir.
Yerel seçimlerin ardından bir hareketlenme olmasını temenni ediyorum. Çünkü ülkemizin ileriye gitmesi, büyümesi ve yükselmesi için üretmeye ihtiyacımız var. Bizim çıkış yolumuz üretim. Ve özellikle değişen dünyayı ve dinamiklerini çok daha iyi okumamız gerekiyor.
Dünyanın herhangi bir salgın hastalık, deprem, doğal afet, savaşlar gibi derinden etkileneceği bir olay yaşamamasını diliyorum. Bunlar yaşandığında dünyanın da öngörülen tüm ekonomik planları ve beklentileri değişebiliyor. Salgın bir hastalık ile boğuşurken medikal sektörü altın çağını yaşayabiliyor. İyi-kötü tüm süreçler bazı sektörlere pozitif yansıyabiliyor.
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yenilebilir enerji firmalarının ciddi şekilde yükselme yaşayacağını düşünüyorum. IPARD desteklerinin 81 ile yaygınlaşması ile tarım ve hayvancılıkta önemli yükselişler olmasını umuyoruz.
Özellikle ihracatçılar ve turizm sektörü için kurun şu anki seviyelerde devam etmesi sıkıntı yaratacaktır. Kurun realize edilmesi gerekiyor. Kurun bu haliyle kalması durumunda özellikle turizm sektörünün geleceği sıkıntıya girebilir.
Diğer taraftan enflasyonla mücadele konusunda ise geç kalındığını düşünüyorum. Enflasyon temelinde gerek firmalar gerek çalışanlar için öngörülemez bir süreç yaşıyoruz. Özel sektörde yapılan planlar, öngörüler şimdiki zamanla orantılı olarak ilerlemiyor.
Uygulanan makro tedbirlerle ekonomik olarak düze çıkmaya başladık. Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in göreve geldiğinden bu yana dile getirdiği tasarruf görüşünün tabandan tavana her kesimde uygulanması gerekiyor.
Ancak sıkılaşma devam ederken iş dünyasının sıcak para ihtiyacı da giderilmelidir. Yatırım ortamının iyileştirilmesi adına finansmana erişim çok önemli. Bu doğrultuda merkez bankası faiz oranlarıyla enflasyonu kontrol altına almaya çalışırken, hükümetin de bütçe politikaları ve yapısal reformlarla bunu desteklemesini bekliyoruz.
Ayrıca, seçim sonrası dönem için dolar döviz kurlarında artışın devam edeceği ve bunun fiyat artışlarına yansıyacağını düşünüyorum. 2024 yılı sonu için enflasyon konusunda ise Merkez Bankası’nın tahmini yüzde 36 iken reelde bunun üzerinde olacağı görünüyor. Yüzde 50’yi aşılmamasını temenni ediyorum.