MÜSİAD Başkanı Özdemir: Büyüme var ama tabana yayılmıyor, reformlar tek başına yetmez

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, 2013 sonrası iç ve dış şoklarla yıpranan Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü ancak bu büyümenin tabana yayılmadığını dikkat çekerek yüksek gelirli ülkeler ligine çıkmak için eş zamanlı reformların şart olduğunu vurguladı. Özdemir, sadece ekonomik göstergelere değil, toplumsal zihniyete de odaklanılması gerektiğini belirterek “Ekonomideki ahlaki sınavı geçmek için reformlar kadar düşünsel bir iklim değişimine de ihtiyaç var” dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, Türkiye'nin iktisaden yeniden oluşmakta olan yeni dünya düzeninin jeopolitik olarak tam da orta merkezinde yer aldığını belirterek, "Biz, bu yeni dönemde MÜSİAD'ın faaliyetlerini daha çok bu alanda, yani yeni dünya düzenine yönelik ülkemizin üzerine düşen yeni roller ve değişmesi gereken konular ekseninde belirlemeye çalıştık." dedi.

Prof. Dr. Nurullah Gür tarafından "Etkin Kapasite Kullanımı, Verimlilik Artışı ve Yeni Rekabet Alanlarının Önemi" ekseninde hazırlanan "Orta Gelir Tuzağından Çıkış" raporunun değerlendirildiği toplantı, MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir ve Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) Başkanı Ahmet Doğan Alperen'in katılımıyla gerçekleştirildi.

Özdemir, toplantıda yaptığı konuşmada, MÜSİAD'ın 35 yılı geride bırakmış, Türkiye'nin yakın tarihine tanıklık etmiş, çokça kritik dönemlerde varlığını hissettirmiş ve ülkenin müktesebatında, hafızasında yer etmiş önemli bir kurum olduğunu söyledi.

"Küresel düzenin değiştiği, ticari ittifakların şekillendiği dönemden geçiyoruz"

Son dönemde Türkiye'nin çok kritik bir süreçten geçtiğini belirten Özdemir, "Dünya bize göre son derece tarihi kırılmaların eşiğinden geçiyor. Küresel düzenin değiştiği, ticari ittifakların yeniden şekillendiği, bir nevi güç dengelerinin hızla değiştiği çok enteresan bir sürecin içerisinden geçiyoruz." dedi.

"Türkiye yeni dünya düzeninde jeopolitik merkezde yer alıyor"

Özdemir, Türkiye'nin iktisaden yeniden oluşmakta olan yeni dünya düzeninin jeopolitik olarak tam da orta merkezinde yer aldığını vurgulayarak, "Biz, bu yeni dönemde MÜSİAD'ın faaliyetlerini daha çok bu alanda, yani yeni dünya düzenine yönelik ülkemizin üzerine düşen yeni roller ve değişmesi gereken konular ekseninde belirlemeye çalıştık." diye konuştu.

"Sosyoekonomik katmanlardaki kırılganlıklar fırsatları tehdide çevirebilir"

Ekonomik anlamda son derece kırılgan süreçlerden geçildiğine dikkati çeken Özdemir, "Bu kritik dönemde ülkemizin özellikle sosyoekonomik katmanlarında ortaya çıkacak olan kırılganlıklar bu yeni dönemin beraberinde getirdiği fırsatları tehdide çevirebilecek ya da lehimize olan birçok konuyu aleyhimize çevirme tehdidini de aslında beraberinde barındırıyor." şeklinde konuştu.

"2008 krizi sonrası para genişlemesi reformlara olan ihtiyacı da gölgeledi"

MÜSİAD Genel Başkanı Özdemir, geçen aylarda "Değer Temelli Kalkınma Vizyon Belgesi"ni açıkladıklarını anımsatarak, bu vizyon belgesi kapsamında kalkınmayı sadece sayısal verilerle değil, insanı, toplumu ve medeniyeti merkeze alan bir yaklaşımla okumak gerektiğini ifade ettiklerini dile getirdi.

Bugünkü ekonomik durumun aynı zamanda entelektüel, yönetsel ve ahlaki anlamda verilen bir sınav olduğunu belirten Özdemir, "Ekonominin içerisinde de ahlaki sınava yönelik emareleri, işaretleri, sinyalleri görüyoruz. Bu eşiği aşmak da maalesef sadece makroekonomik göstergelere odaklanarak olmuyor. Zihniyet iklimimizi değiştirmekle mümkün oluyor." dedi.

Özdemir, Türkiye ekonomisinin 2001 krizi sonrası uygulamaya alınan birinci nesil yapısal reformlar ve özellikle güçlü siyasi istikrarın da etkisiyle 2003-2013 yılları arasında kayda değer bir ivme yakaladığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ülkemizin ekonomisini belli bir noktaya taşıyan yani bu büyümeyi sağlayan strateji ve politikaların aslında tekrar gözden geçirilmesi gerekliliği 2010'lu yılların başında ortaya çıkmıştı. Çünkü, ekonomi geliştikçe eski stratejiler ve politikalar doğal olarak yetersiz kaldı ve yeni stratejilere ve reformlara ihtiyaç oldu. 2001 yılında yaşadığımız birinci nesil reformlardan sonraki reformları ikinci nesil reformlar olarak biz raporda tanımlıyoruz. 2008'deki küresel finans krizi sonrasında uluslararası merkez bankalarının çok ekstrem para genişlemesi yapması, küresel piyasalara trilyonlarca doları likidite etmesi, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere bol ve ucuz finansal kaynaktan yararlanarak ekonomide hızlı bir büyüme yolu açtı. Türkiye'de aslında 2013 sonrasında bunun etkisiyle ciddi şekilde birkaç yıl boyunca yüksek büyüme verileriyle bunu ispatladı. Türkiye'de aslında 2013 sonrasında bunun etkisiyle ciddi şekilde birkaç yıl boyunca yüksek büyüme verileriyle bunu ispatladı. Kısa vadeli büyüme, 2008 krizinden sonraki para genişlemesi aslında ikinci nesil reformlara olan ihtiyacı da gölgeledi."

"Dolar bazında yüksek gelirin ne şekilde okunması konusu bir tartışma konusu"

Geciken reformların maliyetlerinin bugünlerde çok daha iyi görüldüğünü belirten Özdemir, emek yoğun sektörlerde, "Türkiye tekstilden çıksın" benzeri söylemlerin olduğuna işaret etti.

Özdemir, bu yıl sonunda Türkiye'nin adını Dünya Bankası'nın yüksek gelirli ülkeler seviyesine de resmi olarak yazdırmış olacağına dikkati çekerek, "Bu oldukça ciddi bir tartışma konusu bizim de kendi aramızda. Yani biraz enflasyona karşı doların baskılandığı bir dönemde aslında bu dolar bazında yüksek gelirin ne şekilde okunması konusu bir tartışma konusu." diye konuştu.

"Türkiye 2013'ten beri 'orta gelir tuzağına' takıldı"

Türkiye'nin 2013 ile 2023 yılları arasında "orta gelir tuzağına" takıldığını öne süren Özdemir, "Özellikle 2013 sonrası Türkiye ekonomisi hem iç hem de dış şokların etkisi altında kaldı. Bunların tamamı politika yapıcıların ekonomik reformlara odaklanmalarını maalesef zorlaştırdı." değerlendirmesinde bulundu.

MÜSİAD Genel Başkanı Özdemir, Türkiye'nin büyüdüğünü ama bu büyümenin çok da tabana yayılamadığını söyledi.

"Yüksek gelirli ülkeler ligine girerken emek yoğun sektörlerde rekabet zorlaşıyor"

Özdemir, Türkiye'nin yüksek gelirli ülkeler ligine ilerlerken yaşamış olduğu ivme kaybını tekrar yaşamaması, orta gelir tuzağına yeniden düşmemesi için bazı reform adımlarını bütüncül ve koordineli bir biçimde uygulaması gerektiğini dile getirdi.

Bu adımların aslında iki boyutta değerlendirilebileceğini aktaran Özdemir, "Bize göre en önemlisi Türkiye'nin atıl kapasitesi. Atıl kapasitenin devreye alınmasına yönelik ciddi reformların gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun ikinci boyutu da Türkiye'nin rekabet gücü." diye konuştu.

Özdemir, özellikle yüksek gelirli ülkeler ligine girerken emek yoğun sektörlerde rekabetin zorlaştığına dikkati çekerek, "Ama bir yandan bu sektörleri ülkenin sosyoekonomik katmanlarına sağladığı faydalardan ötürü onları daha verimli hale getirerek oyun içerisinde tutmaya çalışmak gerekirken, diğer taraftan da rekabet edebileceğimiz gelecek vadeden farklı alanların önünü açmak tarafı var." ifadelerini kullandı.

Satışı yasaklandı: Bakanlık bir oyuncağı piyasadan toplatıyor ABD, sığınmacıların çalışma izni süresini 5 yıldan 18 aya düşürdü Bakanlık çalışmalara başladı: Okula başlama yaşı değişecek mi? Kritik tarih belli oldu: Asgari ücrete ne kadar zam yapılacak? Tok-Yat geleneksel dürümünü Türkiye’ye açacak “Fıstık stratejik ürün kapsamına alınsın”