İş dünyası temsilcileri büyüme verilerini değerlendirdi

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, "Üçüncü çeyrekte yatırımların yüzde 11,7 yükselmesini değerli buluyoruz. Türkiye ekonomisinin büyüme trendini 21. çeyreğe taşımış olması memnuniyet verici" derken, DEİK Başkanı Olpak, "Küresel zorluklar giderek derinleşirken, bunun büyüme oranlarımıza yansıması görülüyor" değerlendirmesini yaptı. ATO Başkanı Baran, "KOBİ'lerimizin güçlü bir şekilde desteklenmesi, verimlilik artışı ve ekonomimizin daha sağlam bir zeminde büyümeyi sürdürmesi açısından kıymetli" dedi.

Haber Merkezi |

İş dünyası temsilcileri, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin yüzde 3,7'lik büyüme verilerini değerlendirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde 2024'ün aynı dönemine göre yüzde 3,7 büyüme gösterdi. Böylece Türkiye ekonomisi, büyüme trendini 21 çeyreğe taşımış oldu.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH), geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 41,6 artarak, 17 trilyon 424 milyar 718 milyon liraya çıktı. GSYH'nin üçüncü çeyrek değeri, cari fiyatlarla ABD doları bazında 432 milyar 880 milyon olarak gerçekleşti.

İş dünyası temsilcileri, büyüme verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Yatırımlardaki artış dikkat çekti"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, büyümenin alt başlıklarına bakıldığında yatırımlardaki artışın dikkat çektiğini belirterek, "Üçüncü çeyrekte yatırımların yüzde 11,7 yükselmesini değerli buluyoruz. Türkiye ekonomisinin büyüme trendini 21. çeyreğe taşıması memnuniyet verici. Yatırımlara her şeye rağmen ve her koşulda hız vermemiz ve üretim iklimini sürekli iyileştirmemiz büyük önem taşımaktadır." dedi.

Dış talep koşullarının zayıf seyrettiği ve bölgesel saldırganlıklar ile tarife savaşlarının yoğunlaştığı bir dönemde, reel sektörün yatırımlarını artırarak devam ettirmesinin pozitif bir gelişme olduğunu dile getiren Avdagiç, makina ve teçhizat yatırımlarındaki yüzde 11,3'lük yükselişin imalat ve yatırım gücünü koruduğunu gösterdiğini aktardı.

Avdagiç, tarım sektöründeki yüzde 12,7'lik daralmaya karşı iklimsel olumsuzluklar da göz önüne alınarak tedbir alınması gerektiğini kaydederek, gelecek dönemde yeni pazar arayışları, pazar çeşitlendirmesi ve verimlilik artışıyla ihracatın güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Şekib Avdagiç, "İhracatın büyümesinde üçüncü çeyrekteki yüzde 0,7'lik gerilemeyi tersine çevirmek ve geleneksel sektörlerimizin rekabet gücünü yukarı taşımak için, iş dünyası olarak sıkça dile getirdiğimiz gibi finansmana erişimin iyileştirilmesi ve kur-enflasyon dengesi önem taşımaktadır." açıklamasında bulundu.

"Derinleşen küresel zorlukların etkisini görüyoruz"

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak da küresel zorlukların giderek derinleştiğini belirterek, bu durumun büyüme oranlarına yansıdığını söyledi.

İç dinamiklerin yanında küresel koşulların da zorlu bir süreçten geçtiğini dile getiren Olpak, "Pandemiyle başlayan sıkıntılar çözüme kavuşmamışken tarife savaşlarının oluşturduğu belirsizlik de küresel ekonomideki sorunları derinleştirdi. Bunların büyüme oranlarımıza ve ihracatımıza yansımasını görürken, atılacak adımlarla her iki taraftan gelen etkilerin iş hayatımıza minimum seviyede yansımasını arzu ediyoruz." şeklinde konuştu.

Olpak, tarım yüzde 12,7 daralırken diğer sektörlerin büyümeye pozitif katkı vermesinin önemli olduğunu ifade ederek, tarımdaki daralmayı sadece büyümeye katkısı açısından değil gıda arz güvenliği ve fiyatları üzerinden değerlendirmeleri gerektiğini vurguladı.

Özellikle ihracatın büyümeye katkısına daha fazla eğilmeleri gerektiğinin altını çizen Olpak, "Yüksek katma değer ve yüksek teknoloji ihracatına dayalı modeli esas alan ve bu kapsamda finansman sorunlarından üretimdeki diğer maliyetlere kadar, üreticinin ve ihracatçının rekabet avantajını korumasını sağlayacak her türlü adımın daha fazla atılması gerektiğini düşünüyoruz." açıklamasında bulundu.

“21 çeyrektir kesintisiz büyüme, reel sektörün direncini ortaya koydu”

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, KOBİ'lerin güçlü bir şekilde desteklenmesinin, verimlilik artışı ve ekonominin daha sağlam bir zeminde büyümeyi sürdürmesi açısından önemli olduğunu bildirdi.

Türkiye ekonomisinin, kesintisiz büyüme trendini sürdürdüğünü belirten Baran, ülkenin 21 çeyrektir kesintisiz şekilde büyümesinin, reel sektörün direncini ve ekonominin potansiyelini ortaya koyduğuna işaret etti.

Baran, küresel ekonomide risk ve belirsizliklerin, enflasyonla mücadele ve sıkı para politikalarının devam ettiği bir konjonktürde, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık bazda kaydedilen yüzde 3,7'lik büyümenin önemli olduğunu vurguladı. Küresel ekonomide jeopolitik dengelerin hızla değiştiği, tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı, dijitalleşmenin ve yeşil dönüşümün rekabeti yeniden şekillendirdiği bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Baran, reel sektörün enflasyon ve buna bağlı sıkı para politikaları, dünya genelinde parçalanmış tedarik zincirleri, enerji ve yeşil dönüşüm maliyetleri, ticarette korumacı önlemler, yakın coğrafyada devam eden savaş ve çatışmaların etkisi altında kaldığını aktardı.

"KOBİ'lerin finansmana erişimi kritik önem taşıyor"

Tüm bu koşullarda, yıllık bazda yüzde 3,7'lik büyümenin önemli olduğunun altını çizen Baran, "Bu dönemde büyümeye inşaat sektörü, finans ve sigorta faaliyetleri, bilgi ve iletişim faaliyetleri, sanayi, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri ile hizmet faaliyetlerinin katkı sağladığını görüyoruz. Özellikle bilgi ve iletişim gibi yüksek katma değerli alanlarda gözlenen artış, ekonomimizin dijital dönüşüm kapasitesinin güçlendiğine işaret ediyor. Yine hizmet faaliyetlerindeki artış hem istihdamı desteklemesi hem de ekonomimize dinamizm katması açısından kıymetli." ifadesini kullandı.

Baran, 2025 yılının tamamının, Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinin üzerinde bir büyümeyle tamamlanacağını beklentisini paylaşarak, şunları kaydetti:

"Bu süreçte, sürdürülebilir büyümenin devamı açısından her fırsatta dile getirdiğimiz KOBİ'lerimizin finansmana erişiminin güçlendirilmesi kritik önem taşıyor. Ekonomimizin omurgasını oluşturan KOBİ'ler, üretimden istihdama, ihracattan inovasyona kadar her alanda ülkemizin rekabet gücünü belirleyen en temel aktörler. KOBİ'lerimizin güçlü bir şekilde desteklenmesi, verimlilik artışı ve ekonomimizin daha sağlam bir zeminde büyümeyi sürdürmesi açısından kıymetli."

"Dezenflasyon sürecinde büyüme çarkları dönüyor"

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın ise yüzde 3,7'lik büyümenin Türkiye ekonomisinin güçlü ve istikrarlı büyüme eğilimini sürdürdüğünü gösterdiğini söyledi.

Ekonominin üst üste 21 çeyrektir devam eden büyüme trendini koruduğunu dile getiren Aydın, "GSYH'nin 17 trilyon 424 milyar lira seviyesine ulaşması ve dolar bazında 432 milyar 880 milyon dolar olarak gerçekleşmesi, Türkiye ekonomisinin küresel ölçekte de güç kazandığını ortaya koydu. Dezenflasyon sürecinde yüzde 3,7'lik büyüme çarkların döndüğüne işaret ediyor." dedi.

Aydın, verilerin sektörel dağılımına ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle inşaat (yüzde 13,9), finans ve sigorta (yüzde 10,8), bilgi ve iletişim (yüzde 10,1) gibi stratejik sektörlerdeki çift haneli büyümeler ekonominin dönüşüm ve dinamizm kapasitesinin güçlendiğini gösterdi. Sanayi sektörünün yüzde 6,5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri grubunun yüzde 6,3 büyümesi, iç talebin ve üretim kapasitesinin istikrarlı şekilde arttığını göstermektedir. Buna karşın tarım sektöründe görülen yüzde 12,7'lik daralma, ülkemizin gıda arz güvenliği açısından üzerinde ciddiyetle durması gereken bir alana işaret etmektedir."

"Zorlu küresel şartlara rağmen dirençli yapı korunuyor"

Orhan Aydın, Türkiye ekonomisinin zorlu küresel şartlara rağmen dirençli yapısını koruduğunu kaydederek, bu büyüme performansını önemli bulduklarını, üretim, yatırım, ihracat ve istihdam odaklı politikaların kararlılıkla devam ettirilmesini desteklediklerini söyledi.

Dezenflasyon sürecinde ekonomide sağlanan istikrara katkı sunan tüm girişimciler, sanayicileri ve emekçileri tebrik eden Aydın, "Önümüzdeki dönemde özellikle yüksek katma değerli üretim, teknoloji yatırımları ve verimlilik artışına yönelik adımların güçlendirilmesiyle Türkiye ekonomisinin daha sürdürülebilir bir büyüme patikasına gireceğine inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Pozitif ayrışma kayda değer"

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da küresel ekonominin zayıf seyrettiği ve içerde dezenflasyon programına bağlı olarak ekonomik aktivitenin soğutulmaya çalışıldığı bu dönemde, Türkiye ekonomisinin reel sektörün direnci ve azmiyle büyüme ivmesini sürdürmesinin takdire şayan olduğunu söyledi.

Kopuz, "Ekonominin, bir yandan fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik politikaların uygulandığı, bir yandan da küresel talepteki yavaşlama arasında hassas bir denge içinde ilerlediği böyle bir ortamda, Türkiye'nin büyüme gayretleriyle pozitif ayrışması kayda değerdir." dedi.

Türkiye'nin en önemli dış ticaret partneri olan Euro Bölgesi'nin 2025'in üçüncü çeyreğinde yüzde 1,4 büyüdüğünü anımsatan Kopuz, ana ihracat pazarlarında yaşanan ivme kaybına rağmen yüzde 3,7'lik büyüme oranına ulaşılmasının memnuniyet verici olduğunu vurguladı.

Kopuz, "Normal şartlarda Türkiye ekonomisi yüzde 5 ve üzeri büyüme oranlarını çok rahat yakalayabilecek bir yapıdadır. Türkiye'nin orta ve uzun vadede büyüme ortalaması zaten bu oranların üzerindedir. Halihazırdaki enflasyon kaynaklı arızi koşulları geride bırakıp yeni bir hikâye oluşturabilirsek, tekrar bu oranları yakalayacağımıza inanıyorum." diye konuştu.

"Tarım sektöründe mevcut tabloyu mutlaka değiştirmeliyiz"

Ali Kopuz, tarım sektörünün hasat dönemine rağmen üçüncü çeyrekte ciddi daraldığının altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Son bitkisel üretim tahminleri, 2025 yılı genelinde bitkisel üretimde gerilemeye işaret ediyordu. Elbette bu rekolte kayıplarında olumsuz hava koşulları, kuraklık, yer yer don olayları gibi faktörler etkili olmuştur. Tarım sadece ekonomik büyümenin bir alt kalemi olarak değerlendirilmemelidir. Bu sektör, gıda arz güvenliği, enflasyon dinamikleri ve sosyal refah açısından hayati önemdedir. 2026 hasat dönemine hazırlanırken verimliliği artıracak yatırımlar ve çiftçiyi destekleyen finansman mekanizmalarının güçlendirilmesiyle mevcut tabloyu mutlaka değiştirmeliyiz. Tarımda istikrar için devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları olarak gıdanın ülke tarımını dönüştürecek reformları ve yapısal adımları hayata geçirmek için aralıksız çalışmalıyız."

Kritik tarih belli oldu: Asgari ücrete ne kadar zam yapılacak? Tok-Yat geleneksel dürümünü Türkiye’ye açacak “Fıstık stratejik ürün kapsamına alınsın” Yapı Kredi'den 500 milyon dolarlık yurt dışı tahvil ihracı Eurovision, İsrail'in katılımını onayladı: Birçok ülke yarışmadan çekildi AB'den WhatsApp'ın yapay zekasına soruşturma