ABD enflasyon verileri izleniyor

Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

Halen takip edilen ana konu başlıklarının başında küresel piyasalarda resesyon endişeleri ve merkez bankalarının politikaları geliyor. Küresel hisse senetleri, hız kaybeden enflasyon ve resesyonun kaçınılabilir olduğuna dair iyimserlikle Temmuz ayında da güçlü performans gösterdi. Ancak, Ağustos ayı ile birlikte piyasalardaki risk iştahının azaldığını görüyoruz. Çin’de büyümeye yönelik endişeler, Fitch’in ABD’nin notunu kırması, ABD’de tahvil ihraçlarındaki miktarsal artışın uzun vadeli tahvil faizlerinde yukarı doğru baskı yaratması ve heyecan yaratmayan şirket bilançoları soru işaretlerine neden oldu. Özellikle bu hafta Moody’s’in ABD’de bazı banka notlarını düşürmesi, İtalya’da yüksek kâr eden bankalara getirilen ek vergi kararı ve Çin’de açıklanan ve deflasyon işaretleri veren veriler bu görünüme destek oldu.

Temmuz ayına baktığımızda zayıf enflasyon ve ikinci çeyrek büyüme verilerinin de desteklediği ekonomide yumuşak iniş beklentileri ile birlikte birçok varlık sınıfında yükselişler gördük.  Küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 Endeksi Temmuz ayında dolar bazında yüzde 3.2, MSCI Dünya Endeksi yüzde 3.7, MSCI Gelişmekte Olan Ülke Hisse Senedi Endeksi ise yüzde 6 civarında yükseliş gösterdi. Özellikle ABD’de aşağı yönde sürpriz yapan Haziran ayı enflasyon verileri riskli varlıklara destek olan ana konular arasında yer aldı.

Faiz artış sürecinde sona yaklaşan küresel merkez bankalarına baktığımızda ABD Merkez Bankası (FED), 26 Temmuz’da işaret ettiği gibi 25 baz puan faiz artırımına gitti ve daha fazla faiz artışına da açık kapı bıraktı. Karar metninde enflasyonu düşürmek için ilave sıkılaştırmanın ölçüsünün değerlendirileceği vurgusu ve “gelecekteki politika adımları, sıkılaştırmanın etkisine, ekonomik ve finansal gelişmelere bağlı olacak” ifadesi öne çıktı. FED Başkanı Powell ise basın toplantısında sıkılaştırıcı para politikalarının bir süre daha devam etmesi gerektiğine işaret ederek faiz artırımına açık kapı bıraktı. Powell, “Kararları toplantıdan toplantıya yaptığımız değerlendirmelerle alıyoruz. Gelecekteki toplantılarda faiz artırımı yapılması konusunda bir karar vermedik. Eylül’de gelen verilere bağlı olarak faiz artırabiliriz ya da pas geçebiliriz” dedi. Ayrıca artık resesyon beklemediklerine dair vurgusu da önemliydi. Avrupa’da ise Avrupa Merkez Bankası (ECB), işaret ettiği gibi Temmuz ayında 25 baz puan faiz artırımına giderken ve faiz artışlarına açık kapı bırakırken ECB Başkanı Lagarde’ın Eylül toplantısında faiz artışında duraklama beklentilerini kuvvetlendiren güvercin içerikli mesajları öne çıktı.

Temmuz ayı toplantılarında küresel merkez bankaları faiz artışlarına açık kapı bırakmayı sürdürürken, makro verilerde resesyon sinyalleri aramaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda bazı öncü verilerde zayıf yönde sinyaller olsa da belirgin anlamda bir soğuma işareti henüz görülmüyor. Geçen hafta açıklanan tarım dışı istihdam verisinde istihdam artışında zayıflama sinyalleri ile birlikte işsizlik oranının gerilediğini ve özellikle ücretlerdeki artışın öne çıktığını takip ettik. Karışık sinyaller veren veride, özellikle güçlü ücretler ek faiz artışı beklentilerine destek olabilir nitelikte. Ancak bazı öncü verilerde görülen zayıflama işaretleri de göz önünde bulundurulursa FED’in sıkı istihdam piyasası görünümüne karşı temkinli olmayı sürdürebileceğini görebiliriz.

Piyasalar FED’in Eylül ayındaki toplantıda faiz artırımına gitmesini yüzde 10 civarı olasılık ile, yıl sonuna kadar faiz artırımına gidilmesi olasılığını ise yüzde 20 civarında fiyatlıyor. Örneğin, son açıklanan Temmuz ayı ISM endekslerine baktığımızda imalat endeksleri resesyon sinyali vermeye devam ederken hizmet sektörünün de durgunlaştığına dair bazı sinyaller öne çıkıyor. Özellikle bu endekslerde Eylül ayı merkez bankaları toplantıları öncesinde muhtemelen zayıflama emareleri görebileceğimiz istihdam sektörüne yönelik sinyallerin önemli olacağını hatırlatalım. Yılın geri kalanında küresel ekonominin yavaşladığını ve özellikle enflasyon tarafında düşüşler görebileceğimizi düşünüyoruz. 24-26 Ağustos Jackson Hole toplantısında merkez bankalarından para politikası konusunda belirleyici mesajlar gelebileceğini bekliyoruz.

Tepe görünümünün öne çıktığı ve 4600 zirve bölgesinden geri çekilen küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 Endeksi’nde kısa vadede 4440 destek bölgesinin önemini koruduğunu söyleyebiliriz. 4440 desteğinin kırılması durumunda 4420 desteği ve devamında 4350 desteğinin korunup korunmayacağı önemli olacak. Bu bölge altında 4328 ana desteğinin hedeflenebileceğini belirtelim. Enflasyon verileri ardından ise örneğin PMI ve ISM endeksleri gibi büyümeye yönelik sinyaller üreten veriler ön plana geçebilir.

Tüm yazılarını göster