Recep ÇETİN
Yeminli Mali Müşavir
08.03.2022 tarihinde yayımlanan “Sporcu Ücretlerinde Vergi Sorunu: “Mükerrer Vergi” ve 15.03.2023 tarihinde yayımlanan “Sporcu Ücretlerinde Çözülemeyen Vergi Sorunu” başlıklı makalemizde 7194 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 72. maddesinde yapılan sporcu ücretlerindeki vergileme rejimi değişikliğinin yol açacağı sorunları detaylı olarak yazmıştık.
Konuyu yeniden hatırlamakta fayda var!
Bilindiği üzere 7194 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 72. maddesinde yapılan değişiklik ile “en üst liglerde” faaliyet gösteren sporcular için gelir vergisi stopaj oranı % 15’ten % 20’ ye çıkarılmış ve ayrıca ödenen ücret toplamının belirli tutarı (2024 yılı için 3.000.000-TL) aşması durumunda sporcular için yıllık gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğü getirilmiştir. Yıllık beyanname verilmesi durumunda ise beyan edilen bu gelirler üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kulüplerce vergi dairesine ödenmiş olması şartıyla, kesilen vergilerin mahsup edileceği hüküm altına alınmıştır.
Yıllık gelir vergisi beyannamesi verme zorunluluğu olan sporcular, takvim yılı bazında elde ettikleri brüt ücretleri üzerinden, kulüpleri tarafından tahakkuk anında kesilerek vergi dairesine ödenen % 20 stopaj tutarını mahsup edecekler ve kalan tutarı vergi dairesine ödeyeceklerdir.
Türkiye’de başta futbol olmak üzere, basketbol, voleybol ve diğer branşlarda faaliyet gösteren sporcuların neredeyse tamamı “net ücret” üzerinden sözleşme imzalamakta ve ücret gelirleri üzerindeki tüm vergi yükünü kulüplerin üzerinde bırakmaktadır. Kanun değişikliği öncesinde “en üst ligler” için belirlenen tevkifat oranı % 15 ve nihai vergileme iken bu husus çok fazla sorun gibi görünmemekteydi. Örneğin, profesyonel bir futbolcu ile net 10.000.000 TL üzerinden sözleşme imzalanmışsa kulüplerin üzerindeki vergi yükü (10.000.000 / 0,85 * 0,15) 1.764.705-TL ve toplam sözleşme yükümlülüğü 11.764.705 TL olmaktaydı.
Ancak yeni düzenlemede stopaj oranındaki artış ve sporculara getirilen beyanname verme yükümlülüğü sebebiyle, yine sporcuların vergiler hariç “net ücret” üzerinden anlaştığı kabulüyle spor kulüplerine ciddi bir maliyet getirmiştir. Yukarıdaki örneği devam ettirdiğimizde “net 10.000.000 TL” üzerinden sözleşme düzenlenen bir futbolcu için kulüp net ücreti brüte iblağ ederek % 20 gelir vergisi tevkifatı yapacak, ayrıca sporcu beyanname vereceğinden GVK 103. madde dördüncü diliminde yer alan yaklaşık % 40 oranında vergi tahakkuk ettirilecek ve kulüp tarafından ödenen % 20 tevkifat tutarı mahsup edilecektir. Dolayısıyla sözleşme gereği tüm vergi yükünün kulüplerin üzerinde kaldığı gerçeğiyle, kulüp üzerindeki vergi yükü toplamda 6.666.666 TL ve toplam sözleşme yükümlülüğü 16.666.666 TL olacaktır. Görüleceği üzere Kanun değişikliğinden sonra kulüplerin sporcuya ödeyeceği aynı “net 10.000.000 TL ücret” üzerinden katlanacağı vergi farkı 4.901.961 TL artmış olacaktır.
Sporcular tarafından verilen Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile tahakkuk eden vergiden, kulüp tarafından kesilen stopaj tutarının mahsup edilebilmesi için stopajın ödenmiş olması şartı bulunmaktadır. Bu husus, Kanun maddesinde açık olarak belirtilmiştir.
Ancak, Türkiye’de 4 büyük spor kulübü de dahil neredeyse bütün kulüpler sporcu ücretlerinden kesmiş oldukları stopajları vadesinde öde/yememektedir. Kulüpler tarafından kesilen ancak süresinde ödenmeyen bu borçlar, 7143, 7256, 7326 ve son çıkan 7440 sayılı genel yapılandırma kanunları ile yapılandırılarak 120 taksit / 10 yıl süresince vadelendirilmekte ve bu sürelerde ödenmektedir. Ve hatta bazıları yeni yapılandırma kanunu ile bozulup yeniden yapılandırılarak vadeleri daha da uzunca bir süreye ötelenebilmektedir.
Ancak, GVK Geçici 72. maddesinde sporcular tarafından verilecek Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde tahakkuk eden vergiden kulüp tarafından kesilerek ödenmiş olan verginin mahsubunun yapılacağı açık olarak belirtilmiştir.
İşte sorun tam da burada ortaya çıkmaktadır;
Aynı matrah üzerinden iki defa vergi alınması sebebiyle yapılacak iade koşullarının oluşması için mükerrer vergilerin ödenmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, verginin Hazineye girmiş olması gerekmektedir. Kulüpler tarafından yapılandırma kanunları çerçevesinde taksitlendirilen ve önümüzdeki dönemlerde taksitlendirilecek vergilerin ödeneceği sürenin minimum 10 yıl olabileceğini dikkate aldığımızda yapılacak iadenin, hem kulüp tarafından hem de vergi dairesi tarafından takibi pek de mümkün görünmemektedir.
Öte yandan vergi dairesi tarafından, mükerrer ödenen stopaj tutarının sporcuya iade edilebileceğini düşünürsek, hem iadenin yapılacağı süre (minimum 10 yıl) hem de sporcunun kulüpten ayrılmış olabileceği (kaldı ki yabancı sporcuysa sorun daha da büyüyecektir) varsayımıyla kulüp çok büyük bir vergi maliyetine katlanacaktır.
Son dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan vergi incelemelerinde “kulüpleri tarafından gelir vergisi stopajlarının ödenmediği” gerekçesiyle çok sayıda sporcu cezalı tarhiyata muhatap olmuş, bundan dolayı gerek kulüpleriyle ve gerekse de vergi idaresi ile ihtilaflar yaşamaya başlamıştır.
Mükerrer vergiye yargı freni!
Nitekim, konuyla ilgili olarak görülmekte olan bir davada mahkeme, yukarıda açıklamaya çalıştığımız hususların ne kadar doğru ve yerinde olduğunu gösteren bir karara imza atarak sporcu ücretlerinden mükerrer olarak alınmasını öngören cezalı vergi tarhiyatını iptal etmiştir.
İstanbul 10. Vergi Mahkemesi tarafından verilen 2024/740 E. 2025/806 K. sayılı Karar’da; “…..vergi kesintisi yapan ……..A.Ş.’nin borçlarının 6183 sayılı Kanun kapsamında tecil edilerek 12-15 ay taksitlendirildiği ve 09.07.2021 tarihli dilekçe ile 7326 sayılı Kanun ve 23.06.2023 tarihli dilekçe ile 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı ve borçların sırasıyla 36 ve 120 ay taksitle ödenmek üzere vadeye bağlandığı görülmekle yeniden vadelendirilen ve ödeme planına bağlanan borçların yeni bir ödeme planı olması ve taksitlendirme tarihleri itibari ile vadesi olması gibi hukuki sonuçlar doğurduğu dikkate alındığında vergi kesintilerinin ödenmemiş olmasının 193 sayılı Kanun’un geçici 72. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği sonucuna varılarak ödeme planının ihlal edilip edilmediği ve yapılandırmanın iptal edilip edilmediği hususları araştırılmadan eksik incelemeye dayalı olarak düzenlendiği anlaşılan vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptaline…..” karar verilmiştir.
Mahkeme kararı ile uygulamada yaşanan karışıklık ve ileride sporculara veya spor kulüplerine mükerrer ödeme yapılmasına sebep olabilecek hukuki meselelerin önü kesilmiştir.
Peki bu sorunun çözümü var mı?
Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün! 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 72. maddesinin 2. bendinde yer alan mahsup şartının tevkifatın ödenmesine değil, tahakkuk ettirilmesine veya tahakkuk ettirilen borcun tecil ve taksitlendirilmiş olmasına bağlanması şeklinde bir yasal düzenleme sorunu çözecektir.
Kaldı ki sporcular dışında diğer ücretli çalışanların Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesi gereğince verecekleri beyannamede işverenleri tarafından kesilen gelir vergisi stopajlarını mahsup edebilmeleri için bu stopajların işverenler tarafından ödenmiş olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Benzer bir yaklaşımın sporcu ücretleri için de düşünülmesi vergi tekniği açısından daha uygun olacaktır.