Burcu ALPTEKİN
Vergi Müfettişi
Küresel ekonomik sistemin, arz-talep dengelerinden jeopolitik kırılmalara, finansal piyasaların volatil yapısından sürdürülebilir kalkınma hedeflerine kadar uzanan çok katmanlı dinamiklerle yeniden biçimlendiği bir dönemde; devletlerin yatırımcı üzerindeki düzenleyici ve yönlendirici etkisi, artık yalnızca teşvik edici politikaların niceliğiyle değil, aynı zamanda bu politikaların içsel tutarlılığı, sektörel selektivitesi ve hukuki öngörülebilirliği ile ölçülmektedir. Türkiye’nin yatırım ortamını güçlendirmeye yönelik son dönemde yaptığı mevzuat değişiklikleri, bu bağlamda yalnızca klasik anlamda bir destek mekanizması güncellemesi olmanın ötesinde; sermaye yönlendirme stratejilerinin, bölgesel kalkınma perspektiflerinin ve dış kaynak çekme kabiliyetinin yeniden tasarlandığı bir paradigma değişiminin somut tezahürü olarak okunmalıdır.
Nitekim 30/05/2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 9903 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” olan yeni yatırım teşvik mevzuatı, önceki düzenlemelerde yer alan genel, bölgesel ve stratejik teşvik sistematiğini muhafaza etmekle birlikte, içerdiği yeni nesil kriterler ve performans bazlı destekleme modelleri ile hem yatırımcı karar alma süreçlerinde daha analitik bir çerçeve oluşturmakta hem de kamu otoritesinin sektörel önceliklendirme kapasitesini normatif düzlemde tahkim etmektedir. Bu kapsamda, yalnızca teşvik unsurlarının kapsamının genişletilmesiyle yetinilmeyip, stratejik yeni sistemler başlığı altında özelleştirme sistematiği tercih edilmiş ve dahası bu çerçevedeki destekler ve vergi indirim mekanizması da yeniden yapılandırılmıştır.
Dolayısıyla bu günkü yazımızda, söz konusu yeni teşvik düzenlemeleri hem normatif hem de ekonomik bağlamda değerlendirilecek; getirilen yeniliklerin hukukî zemini, uygulama pratiklerine etkisi ve Türkiye’nin yatırım iklimine olan potansiyel yansımaları da görüşlerinize sunulacaktır.
2025 Yeni Yatırım Teşvik Sistemi: 9903 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ve 2025/1 Sayılı Tebliğ Kapsamında Yatırım Stratejilerinin Yeniden Tanımlanması
30 Mayıs 2025 tarihli ve 32565 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 9903 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bu Karar’ın uygulama esaslarını düzenleyen ve 21 Haziran 2025 tarihli Resmi Gazete’de ilan olunan 2025/1 sayılı Tebliğ; Türkiye ekonomisinin üretim odaklı dönüşümünü hızlandırma, yapısal cari açık problemini hafifletme, nitelikli istihdam kapasitesini artırma ve bölgesel kalkınma hedeflerine yön verme amacıyla, yatırım teşvik sistematiğini, geçmiş dönem düzenlemeleriyle mukayeseli olarak, kökten yeniden inşa eden ve teşvik politikalarının kapsam, ölçek ve önceliklerinde radikal bir paradigma değişimi getiren bütüncül bir düzenleme niteliği taşımaktadır.
Söz konusu düzenlemeyle birlikte, 2012 tarihli 3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2018 tarihli 11201 sayılı Karar yürürlükten kaldırılmış; bu kapsamda, yeni başvuru dönemi 31 Aralık 2030 tarihine kadar uzatılarak, bu tarihe kadar yapılacak tüm teşvik belgesi başvurularının, artık yalnızca yeni sistemin esasları çerçevesinde değerlendirilmesi hüküm altına alınmış ve geçmiş sistemlerin geçerliliği tamamen sona erdirilmiştir. Bu yeni çerçevede, teşvik politikası, “Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi” ve “Sektörel Odaklı Teşvik Sistemi” olmak üzere iki ana sütun üzerine oturtularak; stratejik sektörlerin derinlemesine desteklenmesini, ileri teknoloji yatırımlarının yerlileştirilmesini ve yüksek katma değerli üretim kapasitesinin artırılmasını hedefleyen yapısal bir yönelim ortaya konmuştur.
Özellikle “Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi” kapsamında yer alan yatırımlar için getirilen ve birim değeri 2 milyon TL’nin üzerinde olan makine ve teçhizat alımlarında yatırımın %25’ine kadar olan kısmının kamu bütçesinden doğrudan karşılanabileceğine ilişkin yeni destek unsuru; yatırımın finansman yükünü ciddi ölçüde hafifletmekle kalmayıp, aynı zamanda teknolojik yenileşmenin hızlandırılmasına yönelik dolaylı fakat güçlü bir teşvik mekanizması işlevi görmektedir. Buna paralel olarak, bölgesel teşvik haritası güncellenmiş; 1. ve 2. bölgelerde asgari sabit yatırım tutarı 12 milyon TL’ye, diğer bölgelerde ise 6 milyon TL’ye yükseltilerek, yatırım yapılabilirlik kriterlerinde daha yüksek ölçekli projeleri hedefleyen bir eşik belirlenmiştir.
Sosyal güvenlik prim desteği hususunda ise, önceki sistemdeki karmaşık ve dağınık yapı revize edilerek, 6. bölgede azami 12 yıl, diğer bölgelerde ise azami 8 yıl süreyle uygulanmak üzere, işveren hissesi prim desteği yeniden yapılandırılmış; böylece uzun vadeli istihdam planlaması yapan yatırımcılara daha öngörülebilir ve sürdürülebilir bir destek yapısı sunulmuştur. Ayrıca, 1. bölgeden daha az gelişmiş olan 4., 5. ve 6. bölge il veya ilçelerine taşınan yatırımların, belirli şartların sağlanması koşuluyla, hedef bölgeye ait destek oranlarından faydalanabilmesi imkânı getirilmiş olup; bu uygulama, hem iç göç dinamiklerine hem de bölgesel kalkınma dengesizliklerine yönelik stratejik bir müdahale aracı olarak değerlendirilmelidir.
Öte yandan, yatırımın vergi yükünü azaltmayı amaçlayan vergi indirimi desteği kaleminde yapılan düzenlemeyle; katkı oranları güncellenmiş, indirim oranı ise %60 ile sınırlandırılarak, bu destek mekanizmasının makroekonomik denge gözetilerek daha kontrollü ve hedef odaklı bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanmıştır. Ayrıca, sanayi sicil belgesine sahip yatırımcıların, yalnızca üretim kapasitelerini değil, aynı zamanda tesislerinin afetlere karşı fiziki dayanıklılığını artırmaya yönelik olarak yapacakları deprem ve yangın önleyici yatırımlar da teşvik kapsamına dahil edilmiş olup, bu düzenleme yatırım güvenliği kavramının yalnızca finansal değil, fiziksel sürdürülebilirlik boyutunu da önceleyen yeni bir teşvik anlayışının habercisi niteliğindedir.
Dahası, elektrik üretimi, depolaması ve iletimi gibi enerji altyapısına yönelik yatırımların, belirli teknik ve mali kriterler doğrultusunda, öncelikli yatırım kapsamına alınması; enerji arz güvenliğini artırma, yeşil dönüşümle uyumlu üretim modellerini teşvik etme ve dış enerji bağımlılığını azaltma hedeflerine doğrudan hizmet eden, stratejik ve çok boyutlu bir teşvik yaklaşımı olarak öne çıkmaktadır.
Tüm bu dönüşümler ışığında, 2025 Yeni Yatırım Teşvik Sistemi; yalnızca ekonomik kalkınmanın araçsal bir aracı olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal ve uluslararası yatırım rekabetçiliğini artırmayı, sektörler arası dengesizlikleri azaltmayı ve üretim süreçlerinde dijitalleşme ile sürdürülebilirliği bütünleştirmeyi hedefleyen çok katmanlı bir politika aracı olarak dikkat çekmekte olup, uygulamaya dair detaylar ise gerek başvuru prosedürleri gerekse destek unsurlarının içsel işleyişi itibarıyla yüksek düzeyde teknik uzmanlık gerektiren, bütüncül bir değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır.
2025 Yatırım Teşvik Sisteminin Strüktürel Yeniden İnşası: Programatik Bütünlük, Sektörel Derinlik ve Bölgesel Ayrışma Üzerinden Bir Okuma
2025 yılında yürürlüğe giren ve “Türkiye Yüzyılı” vizyonu çerçevesinde şekillendirilmiş olan yeni yatırım teşvik sistemi, yalnızca klasik anlamda yatırım ortamını iyileştirmeyi değil, aynı zamanda ekonomik yapının yüksek katma değerli üretime evrilmesini, bölgesel eşitsizliklerin giderilmesini ve stratejik sektörlerde dışa bağımlılığın minimize edilmesini hedefleyen bütünsel bir politika seti olarak tasarlanmış; bu çerçevede, devlet yardımlarını iki ana eksende –“Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi” ile “Sektörel Teşvik Sistemi”– yapılandırmak suretiyle, programatik alt başlıkları aracılığıyla mikro düzeyde müdahale kabiliyeti artırılmış, makroekonomik uyum ve sektör bazlı rekabet gücü öncelikli hale getirilmiş, bölgesel teşvik haritası ise altı farklı gelişmişlik düzeyine göre kurgulanarak yerleşim birimlerinin farklı yatırım öncelikleri doğrultusunda konumlanmasını mümkün kılmıştır.
Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi: Yüksek Katma Değere Giden Stratejik Yol Haritası
Adı itibarıyla bir paradigma değişimini imleyen ve üç ayrı alt programdan oluşan Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi; Teknoloji Hamlesi Programı, Yerel Kalkınma Hamlesi Programı ve Stratejik Hamle Programı başlıkları altında, gerek sektör içi teknolojik yoğunluğu artırmayı gerekse bölgesel üretim potansiyelini harekete geçirmeyi amaçlayan, aynı zamanda ithal ikamesi niteliğindeki stratejik yatırımların doğrudan desteklenmesini sağlayan, kapsamlı ve katmanlı bir müdahale aracına dönüşmüştür.
Teknoloji Hamlesi Programı
Bakanlık tarafından belirlenen ve yıllık olarak güncellenebilen “öncelikli ürün listesi” temelinde, yüksek teknoloji düzeyine sahip yatırımların desteklendiği bu programda; destekten yararlanacak yatırımlar, “Teknoloji Hamlesi Değerlendirme Komitesi” tarafından proje bazında incelenmekte ve her bir yatırım, arz zinciri, küresel rekabetçilik ve inovasyon kapasitesi açısından ayrı ayrı değerlendirilmektedir; bu bağlamda, yalnızca teknik uygunluk değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirlik ve stratejik önem de göz önünde bulundurulmakta, teşvik belgesi düzenlenebilmesi için belirli performans kriterlerinin sağlanması zorunlu kılınmaktadır.
Yerel Kalkınma Hamlesi Programı
Bu program, bölgeler arası sosyo-ekonomik farklılıkların azaltılması amacıyla, her ilin ekonomik potansiyeli, atıl kapasitesi, iş gücü dinamikleri ve sektörel çeşitliliği dikkate alınarak, iller bazında belirlenen yatırım konularını desteklemekte; değerlendirme süreci, “Yerel Kalkınma Hamlesi Değerlendirme Komitesi” tarafından yürütülmekte ve yatırımların bölgesel kalkınma üzerindeki potansiyel etkisi, sosyal fayda üretme kapasitesi ve istihdam yaratma niteliği esas alınarak karara bağlanmaktadır.
Stratejik Hamle Programı
Ulusal düzeyde arz güvenliği, dış ticaret dengesi ve sanayi dönüşümüne katkı sağlama öncelikleri doğrultusunda, yüksek tutarlı sabit yatırımları destekleyen bu program, özellikle dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm kapsamında değerlendirilen projeleri özel bir öneme sahip olarak kabul etmekte; 100 milyon TL ve üzeri yatırımlar için yüksek teknolojili üretim, 200 milyon TL ve üzeri yatırımlar için diğer stratejik yatırımlar kapsamında destek sağlanmakta olup, yatırım projeleri ön değerlendirme sürecinde kamu finans kuruluşları tarafından hazırlanan detaylı fizibilite raporları ışığında incelenmekte, 50 milyon TL ve üzerindeki çevreci veya dijital projeler ise ayrı bir komite onayına gerek olmaksızın destekleme kapsamına alınabilmektedir.
Sektörel Teşvik Sistemi: Tematik Odaklı Yatırım Yönlendirmesi
Küresel ekonomik dönüşüm bağlamında belirli yatırım alanlarının stratejik önem kazanması ve bu yatırımların önceliklendirilerek desteklenmesi gerekliliği, Öncelikli Yatırımlar Teşvik Sistemi ile Hedef Yatırımlar Teşvik Sistemi biçiminde iki bileşenli bir yapı altında çözümlenmiş; bu sistem, yatırımın içeriğine göre özelleştirilmiş teşvik unsurları ile bölgesel destekler arasında optimal bir denge kurmayı hedeflemiştir.
Öncelikli Yatırımlar Teşvik Sistemi
Bu sistem, geniş bir yatırım yelpazesine destek sağlamakta; savunma sanayiinden imalat sektörüne, yenilenebilir enerji yatırımlarından madenciliğe kadar pek çok alanda teşvik sağlamaktadır. Özellikle 6. bölgede gerçekleştirilen yatırımlar için teşvik oranları artırılmış, ancak enerji üretimi yatırımlarında belirli alanlara faiz ve vergi desteği sınırlamaları getirilmiştir; bu sayede, yalnızca desteklenmesi istenen alanlara yönelim sağlanması amaçlanmıştır.
Hedef Yatırımlar Teşvik Sistemi
EK-3 listesinde belirlenen ve yalnızca 4., 5. ve 6. bölgelerde gerçekleştirilecek yatırımları kapsayan bu sistem, özellikle düşük gelişmişlik seviyesindeki bölgelerde sektörel yoğunlaşmayı artırmayı hedeflemekte; İstanbul’da yapılan yatırımlara vergi indirimi desteği sağlanmazken, belirli enerji yatırımları yine bu destek kapsamının dışında tutulmuştur.
Bölgesel Teşvik Haritası ve Destek Unsurlarının Coğrafi Dağılımı
Yeni teşvik sisteminin ayrılmaz bir parçası olan bölgesel farklılaştırma, Türkiye’yi altı kalkınma bölgesine ayırarak, her ilin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi, sektörel dinamikleri ve iş gücü arzı gibi göstergeler temelinde destek oranlarının ve sürelerinin belirlenmesini mümkün kılmış; böylece, yatırım kararlarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda mekânsal planlama ilkeleri doğrultusunda yönlendirilmesi sağlanmıştır. Örneğin, 6. bölgede yer alan illerde yatırım yapan işletmeler SGK işveren hissesi desteğinden çok daha uzun sürelerle yararlanabilirken, organize sanayi bölgelerinde yapılan yatırımlar bulundukları bölgenin bir veya iki alt bölgesindeki destek şartlarından yararlanabilmektedir.
Destek Unsurlarının Teknik Bileşenleri
Yatırım teşvik sistemi, yatırım maliyetlerini düşürerek yatırımın cazibesini artırmayı hedefleyen çok sayıda destek unsurunu bünyesinde barındırmakta; bu unsurların uygulanabilirliği yatırım türüne, bölgesine ve sektörel niteliğine göre değişiklik arz etmektedir. Bu bağlamda:
Gümrük Vergisi Muafiyeti ve KDV İstisnası, yatırımın dış girdilerini ucuzlatmayı hedeflerken;
Vergi İndirimi, yatırımcıya uzun vadeli bir maliyet avantajı sunmakta; destek oranı programlara göre değişmekte olup, Teknoloji Hamlesi için %50, Stratejik Hamle için %40, Öncelikli Yatırımlar için %30 ve Hedef Yatırımlar için %20 olarak belirlenmiştir;
Faiz veya Kâr Payı Desteği, yalnızca makine desteğinden faydalanmayan projelerde kullanılabilmekte, sabit yatırım tutarının %70’ine kadar destek sağlanmaktadır;
Makine Desteği, yeni uygulamaya alınan ve birim fiyatı 2 milyon TL üzerindeki makinelerde toplam bedelin %25’inin nakit olarak karşılanmasını sağlayan yenilikçi bir destek mekanizması olarak ön plana çıkmaktadır;
Taşınma Desteği, yatırımın cazip bölgelerde yeniden konumlandırılmasını özendirmekte;
Yatırım Yeri Tahsisi, maliyetin yüksek olduğu bölgelerde stratejik kolaylık sağlamaktadır.
Yatırımcının Uyması Gereken Şartlar ve Başvuru Süreci
Yatırımların desteklerden faydalanabilmesi için asgari sabit yatırım tutarı; 1. ve 2. bölgelerde 12 milyon TL, diğer bölgelerde ise 6 milyon TL olarak belirlenmiş; finansal kiralama yöntemiyle yapılacak yatırımlar için ek eşik değerler uygulanmış, proje bazında uygunluk değerlendirmesi yapılması zorunlu kılınmıştır. Ayrıca, yatırımın EK-3 listesinde yer alması koşulu, bazı programlarda (örneğin Dijital veya Yeşil Dönüşüm) kaldırılmıştır. Müracaatların son tarihi ise 31 Aralık 2025 olarak belirlenmiştir.
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi’nin Ekleri, Özel Programları ve Geçici Uygulamaları Üzerine Bir Değerlendirme
Türkiye’nin kalkınma hedefleri doğrultusunda yeniden yapılandırılan Yeni Yatırım Teşvik Sistemi, yalnızca temel mevzuat düzenlemeleriyle sınırlı kalmayıp, uygulama alanlarını derinleştiren, sektörel farklılaşmayı öngören ve mekânsal stratejileri gözeten bir dizi ek, liste ve özel programla bütünsel bir teşvik mimarisi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, sistemin teknik alt yapısını oluşturan “önemli ekler” yalnızca yatırımcıya yol gösterici bir rol oynamakla kalmayıp, aynı zamanda teşviklerin dağılımında adalet ve etkinlik ilkelerini sağlamaya yönelik normatif düzenleyici işlevler de üstlenmektedir.
EK-1: Teknoloji Sınıflandırması Temelinde Desteklenen Yatırım Konuları ve Yüksek Katma Değer Paradigması
Yeni Teşvik Sisteminin öncelikli amaçlarından biri, ulusal sanayi politikalarının yüksek katma değerli üretim ekseninde yeniden yapılandırılması olduğundan, sistemin en kritik teknik dayanaklarından biri olan EK-1 Listesi; Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) imalat sektöründe teknoloji yoğunluğu sınıflamasını referans alarak, sadece “orta-yüksek teknoloji” ve “yüksek teknoloji” kategorilerinde yer alan üretim alanlarını destek kapsamına almaktadır. Bu düzenleme, yatırım teşviklerinin klasik sektör-merkezli anlayıştan çıkıp, bilgi yoğunluk düzeyi yüksek, Ar-Ge ve inovasyon odaklı üretim eksenine yöneltilmesi açısından son derece stratejik bir tercihtir.
Bu bağlamda, EK-1 listesinde yer alan ve uluslararası rekabet gücüne sahip olan sektörlerin başında, Temel Eczacılık Ürünleri ve Müstahzarların İmalatı (NACE 21), Bilgisayar, Elektronik ve Optik Ürünlerin Üretimi (NACE 26) ve Hava-Uzay Taşıtları ile Bunlara Ait Ekipmanların İmalatı (NACE 30.3) gibi yüksek teknolojili sektörler gelmekte; buna ilaveten, Kimyasal Ürünler, Motorlu Taşıtlar, Elektrikli Teçhizatlar ve Askeri Platformlar gibi orta-yüksek teknoloji sınıfına giren sektörler de özel teşvik alanına dahil edilmektedir. Söz konusu liste, yalnızca bir sınıflandırma aracı değil; aynı zamanda teknoloji temelli sektörel dönüşümün yatırım politikaları aracılığıyla nasıl biçimlendirileceğine ilişkin açık bir yönlendirme belgesidir. Bu çerçevede, yatırımcıların EK-1’de yer alan NACE Rev. 2.1 kodları ile kendi yatırım planlarını eşleştirmesi, hem sektörel uygunluk hem de destek edilebilirlik bakımından kritik öneme sahiptir.
EK-3: Sektörel ve Tematik Farklılaşmaya Dayalı Destek Koşulları
Yatırım teşvik sisteminin çok boyutlu yapısını somutlaştıran bir diğer temel belge olan EK-3, desteklerden yararlanabilecek yatırım konularını yalnızca sektörel düzeyde değil; aynı zamanda proje tipi ve alt faaliyet bazında da ayrıştırmakta ve her bir yatırım türü için aranan özel şartları detaylandırmaktadır. Bu liste, örneğin tarımsal sanayi yatırımları ile madencilik faaliyetlerini aynı düzlemde değil, farklı teknik ve çevresel kriterler ışığında değerlendirmeyi mümkün kılan bir normatif çerçeve sunmaktadır.
Dolayısıyla EK-3, teşvik sisteminin “yatay teşvik anlayışı”ndan “sektörel özgünlük taşıyan dinamik teşvik mimarisi”ne geçişinin en temel göstergelerinden biridir. Yatırımcıların, faaliyet alanlarının bu çerçeveyle ne düzeyde örtüştüğünü doğru analiz etmesi, desteklerin türü ve düzeyi bakımından belirleyicidir.
EK-4: Gümrük Vergisi Muafiyeti Kapsamı Dışında Bırakılan Makine ve Teçhizatlar
Yeni Teşvik Sistemi kapsamındaki “gümrük vergisi muafiyeti” uygulaması, ithal edilen makinelerin proje bazlı uygunluk taşıması koşuluna bağlanmış olup, bu kapsamın dışında bırakılan ekipman ve makine türleri EK-4 listesiyle açıkça tanımlanmıştır. Bu düzenleme, yerli üretimi destekleme amacıyla oluşturulmuş teknik bir filtreleme mekanizmasıdır.
Yatırımcıların ithalat planlarını oluştururken, söz konusu listeyi dikkate almamaları durumunda; teşvik belgesi kapsamındaki vergisel avantajlardan yararlanamamaları söz konusu olabileceğinden, EK-4 listesine dair detaylı teknik analizin ihmal edilmemesi gerekmektedir.
EK-5: Alt Bölge Desteğinden Faydalanabilecek İlçeler ve Bölgesel Denge Arayışı
EK-5, yatırım coğrafyasının mikro düzeyde detaylandırılmasını sağlayan stratejik bir araç olarak öne çıkmaktadır. Bu liste, daha az gelişmiş ilçelerin bir veya iki alt bölgenin teşvik oranlarından yararlanabilmesine imkân tanıyarak, yalnızca bölgesel kalkınma farklarını azaltma işlevi görmekle kalmayıp, aynı zamanda yatırımların mekânsal dağılımını kamu yararı doğrultusunda yönlendiren bir araç işlevi de görmektedir. Bu bağlamda EK-5, coğrafi önceliklendirme ile teşvik sisteminin mekânsal etkinliğini artırmayı hedefleyen yapısal bir müdahale alanıdır.
Öne Çıkan Özel Programlar: Dijital ve Yeşil Dönüşüm Ekseninde Geleceğe Yatırım
Yeni Teşvik Sistemi, yalnızca mevcut sanayi altyapısının güçlendirilmesini değil; aynı zamanda Türkiye’nin 21. yüzyıl vizyonuyla uyumlu bir biçimde sürdürülebilirlik ve dijitalleşme eksenlerinde dönüşmesini amaçlayan özel programlarla desteklenmektedir. Bu doğrultuda iki ayrı tematik program dikkat çekmektedir:
Dijital Dönüşüm Programı, dijital teknolojilerin üretim ve yönetim süreçlerine entegre edilmesini sağlayarak; verimlilik artışı, kalite iyileştirmesi ve operasyonel etkinlik sağlayan yatırımlar için özel teşvik mekanizmaları öngörmektedir. Programın usul ve esasları, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenmekte ve bu çerçevede akıllı üretim sistemleri, Endüstri 4.0 uygulamaları ve büyük veri analitiği gibi yatırımlar öncelikli kabul edilmektedir.
Yeşil Dönüşüm Programı ise döngüsel ekonomi, kaynak verimliliği, karbon ayak izinin azaltılması ve sürdürülebilir üretim süreçlerinin teşviki gibi çevresel hedefleri gözeterek; çevre dostu üretim altyapılarına yönelik yatırımlara özel destekler sağlamaktadır. Bu program, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu dönüşüm stratejilerinin yatırım ayağını oluşturmaktadır.
Geçici Hükümler ve Bölgesel Uygulamalara Yönelik Özel Hükümleri
Sistemin esnekliğini ve sosyal sorumluluk yönünü gösteren geçici düzenlemeler ise, doğal afetler gibi olağanüstü durumlar ya da gelişmişlik farkları gibi yapısal kırılmalara karşı duyarlılığı artırmaktadır:
6 Şubat 2023 Depremi’nden Etkilenen İlçelere Özgü Düzenlemeler, bu bölgelerde yapılacak yatırımların doğrudan 6. Bölge desteklerinden yararlanmasına imkân tanımakta ve teşvik sisteminin afet sonrası toparlanma süreçlerine nasıl entegre edilebileceğini göstermektedir.
Cazibe Merkezleri Programı kapsamındaki iller için getirilen ayrıcalıklar, OSB ve endüstri bölgelerine yapılacak yatırımların 6. Bölge düzeyinde desteklenmesini sağlamaktadır.
Süresi Sona Eren Teşvik Belgeleri İçin SGK Desteğinin Uzatılması, istihdam düzeyinin korunması koşuluyla sosyal güvenlik desteklerinin 2028 yılına kadar uzatılabileceğini düzenleyerek, yatırımcıyı yalnızca sermaye değil, işgücü planlaması bağlamında da desteklemektedir.
Sonuç olarak; Stratejik Yatırımlar İçin Bir Yol Haritası, Geleceği İnşa Etmenin Sessiz Mimarlığı
Küresel ekonomik düzlemde rekabet yalnızca üretim kapasitesiyle değil, hangi üretimin hangi teknoloji düzeyinde, hangi mekânsal stratejiyle ve hangi çevresel duyarlılıkla yapıldığıyla tanımlanırken; Türkiye’nin yatırım teşvik sisteminin bu çok boyutlu gerçekliğe uyumlu bir biçimde yeniden şekillendirilmesi, hem yerli hem de uluslararası yatırımcılar için bir “yol haritası” sunmakla kalmamakta, aynı zamanda ekonomik yapının dönüşümüne dair güçlü bir vizyonu da ortaya koymaktadır.
Bu yeni sistem; yalnızca teşvik belgesi düzenleyen bir idari yapıdan ibaret değil, aynı zamanda stratejik yönelimleri biçimlendiren bir politika aygıtı, teknolojik sıçramaları teşvik eden bir yönlendirici, kalkınmada mekânsal adaleti gözeten bir dengeleyici ve sürdürülebilir gelecek inşasında yatırımcıyı ortak kılan bir davet mektubudur.
Ancak unutulmamalıdır ki her mevzuat, ancak doğru okunduğunda anlamlıdır; her teşvik, ancak doğru projeyle buluştuğunda bir fırsata dönüşür. Yatırım kararları artık sadece finansal değil; aynı zamanda teknik, çevresel, bölgesel ve dijital bağlamların birlikte değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, Yeni Yatırım Teşvik Sistemi’ni bir “destek paketi” değil, bir “gelecek tasarımı rehberi” olarak görmek yanlış olmayacaktır.
Ve şunu da unutmamak gerekir ki: Her yatırım bir karar, her karar bir strateji, her strateji ise yarını inşa eden sessiz bir mimarlık biçimidir.