Emeklinin çile dolu yılları ne zaman bitecek?

Özlem KARAHAN SANAL ALEM MÜFETTİŞİ

İnsan, doğar büyür ve bir meslek sahibi olunca işe girer ve çalışır. Kim bilir belki de tüm umudu çalışma hayatı boyunca, bir köşeye koyduğu birikimi ve emekli olunca kazandığı tazminatıyla, çocukları ile başını sokacağı bir evi olsun niyetini taşır.

Günümüzde bırakın tazminatla ev sahibi olmayı, kişinin aldığı maaşı, özellikle büyükşehirlerde bazı ilçelerde kiraya bile yetmiyor. Yakın çevremde dostlarla ve sokakta, çarşı, pazarda karşılaştığım emekli vatandaşlarla sohbetimde; hayat pahalılığından, kiralarını ödeyemediklerini ve markete bile gidemediklerini, sürekli evin içinde kendilerini yalnız hissettiklerini söylüyorlar.

Emekli maaşlarının asgari ücretin bile altında kaldığını, bu devirde ev almanın hayal olduğunu, sadece günü nasıl geçirebilirim derdinde olduklarından sitem ediyorlar… Vatandaşlar; kirayı ödeyemediklerini, pazarda ve hatta şimdi marketlerde de bir köşede kasa içinde bırakılan pörsümüş, biraz şekli bozulmuş sebze ve meyveleri, daha ucuza satılan ürünleri almak zorunda kaldıklarını ve güçlerinin ancak buna yettiğini, temel gıda maddelerini bile alamadan evlerine döndüklerini anlatıyorlar.

Hatta kimi emeklinin geçinemediği ve yaş unsurunun verdiği fizyolojik bazı nedenlerden dolayı ihtiyaçlarını karşılayamadığını, bu sebeple çocuklarının evlerine taşınmak zorunda kaldıklarından bahsediyorlar. Gün geçtikçe yok mu bir umut, geçinemiyoruz sesleri yükseliyor…

Örselenmiş ve bir köşeye atılmış gibi hissedilmek

Geçenlerde bir yakınım ile sohbetimde,  yüksek tahsilli emekli kadın, eşinden yıllar önce ayrıldığını ve hayat mücadelesinde tek başına olduğunu, yaklaşık 20 bine yakın emekli maaşı aldığını, kirada oturduğunu, kira ücretinin ise 36 bin civarı olduğunu ve maaşı yetmediğinden, kızından her ay kirayı tamamlamak için destek aldığını söyledi. Ne acı…

Tabii bu durum kira ile bitmiyor. Kış kapıda ve bunun elektrik, su, doğalgaz, giyim mutfak masrafları da var. Bir fincan kahvenin en ucuzu 100 lira, dışarıda nefes almak için bir kafede, bir bardak çay içmek istenilse 80 lira. Vatandaş, kirayı bile karşılayamazken, bir emekli olarak bunca yıl çalışıp primlerini ödeyip, rahat bir nefes alacakken evinde oturmayı tercih ediyor.

Vatandaşlar; ömrünün geri kalanında dertsiz, tasasız, borçsuz, ekonomik kaygılardan uzak bir yaşamın hayalini kuruyorlar. Fakat şimdi geldiğimiz durum içler acısı ve en acı veren de emekli vatandaşa verilen değer...

80 yaşındaki kadının yaşam mücadelesi

Pazara giderken, köşede yaşlı bir teyze dikkatimi çekti. El emeği göz nuru örgülerle; bebek hırkası, lifler örmüş ve karton kutuları kendine sandalye yapmış. Üzerinde sadece hırkası ile bu soğukta ürettiği ürünleri satmaya ve birkaç kuruş da olsa para kazanmaya çalışıyordu.

Yanına gidip sohbet ettiğimde; 80 yaşını geçtiğini, bu yaşına kadar hiçbir sosyal güvencesinin olmadığını, eşinin vefat ettiğini ve en düşük emekli maaşının dahi altında dul aylığı aldığını söyledi.

Yaşlı kadın: “Hiçbir güvencem olmadığı için eşimin vefatı sonrası oğlumun evine geldim. Oğlum da işçi, üç çocuğu var. Evi de kira. Nasıl yetecek? Ben de bu yaşımda hiç değilse evde oturuyorum bir yardımım olsun diye ördüğüm bu çocuk hırkalarını satayım, üç beş kuruş para geçsin elime. Yaşam çok zorlaştı ve insanlar acımasızlaştı, geçinemiyoruz. Yavrum ben bu 80 küsur yaşımda burada bu soğukta oturmak zorunda bırakılmamalıydım. Bizim gibi insanlara ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan kadınlara bir çözüm olmalıydı” mahcubiyetle anlattı.

Emekli ek iş yapmak zorunda kalıyor

Geçen gün bir yerde kahve içerken, çay, kahve servisi yapan bir işçi ile sohbet ettim. Yaşının 70, evinin ise kira ve eşinin de birçok hastalığı nedeniyle çalışamadığını, emekli maaşının 19 bin lira civarı olup, ek iş yapmak zorunda kaldığını, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıp fakat yetmediğini, her şeyin çok pahalı ve yaşamın çok zor olduğunu üzülerek söyledi.

Alım gücünün düşmesi, enflasyonun artması, özellikle temel gıda ihtiyaçlarına gelir düzeyi düşük olan emeklilerin ulaşması günümüzde yaşanan ekonomik sıkıntılarla iyice zorlaşıyor. Birkaç parça sebze, meyveyi ve hatta pazarda, markette neredeyse bozulmaya yüz tutmuş ürünleri, almaya mecbur bırakılan emekli vatandaşın maaşı yetmiyor.

Emeklinin ev kirası için çocuğundan destek almak yerine, temel asgari düzeyde bir yaşamı hak edeceği sosyal ve ekonomik politikaların hayata geçirilmesi, önümüzdeki yıllarda hayalden öte gerçekleşebilecek birçok adımların atılabileceği düzenlemelere ihtiyaç var.

Emekliye hak ettiği yaşamın en güzelinin önümüzdeki yıllarda inşa edilmesi umuduyla…

Tüm yazılarını göster