Türkiye’miz, borçlu ve likide sıkıntısı olan şirketlerin kurtulması ve istihdama devam etmesi için 2019 yılından bu yana çok başarılı bulduğum ve dünyaya örnek olması gerektiğini düşündüğüm Finansal Yeniden Yapılandırma uygulamasından çok fayda elde etti.
Öte yandan, enflasyon kontrolü odağında ekonomi politikalarında yer edinen yüksek reel faiz gelinen noktada Finansal Yeniden Yapılandırmaların (FYY) başarısını riske atar durumda. Halihazırdaki yüksek faiz ortamında, hele ki şirketin kredi borcu Türk Lirası ise artık FYY’ler çok zor çalışıyor.
Hesap açık. Siz, bir KOBI’siniz:
-
100 TL kredi borcunuz var ve faiz maliyeti yüzde 60.
-
Malvarlığınız da 100TL düzeyinde ve bu nedenle kafanızda “malım kadar borcum var, ben borçlu değilim” hesabı var.
-
Şirketinizin cirosu ise diyelim borcunuzun 2 katı, yani 200 TL, ki bu çok normal bir rasyo. Keşke şirketlerimizin borcu sadece bu kadar olsa! Sıklıkla borcu kadar cirosu olan hatta borcu cirosundan fazla olan şirketlerle karşılaşıyoruz.
-
Cironuz 200 TL demiştik; Faiz ve Vergi Öncesi Kar (FAVÖK) marjı ise yüzde 10 diyelim. Yani tüm sene çalışıp hiç vergi, faiz ve başka bir yere para ödemezseniz cebinize 20 TL kalacak.
Şimdi hesabı yapalım…
Koca bir sene çalıştınız. Yüzlerce kişiye istihdam sağladınız. Ancak, küresel ve yerel riskler dünyasında yaşıyoruz. Politik ve jeopolitik bir dolu dalgalanma ve sıkıntı oldu… Göğsünüz sıkıştı, moraliniz bozuldu… Hayırlısı dediniz…
Sene sonu muhasebenizi yapıyorsunuz. 100 TL kredi borcu ile başlamışsınız. 60 TL kredi faizi ödemişsiniz. Maksimum 20 TL kazanmışsınız, ki bu ortamda muhtemelen daha azdır. Demek ki kazancınız 40 TL eksik kalmış. Faizi ödemek için malınızı satmışsınız. Hala kredi borcunuz 100TL. Ama malınız kalmış 60TL. Bu döngüyü aynı faizle bir sene daha yaparsanız her seferinde daha da kötüye gidiyorsunuz…
Bu insaflı bir örnek…Kredi borcunuz daha fazlaysa vay halinize!
Bunun tek reçetesi, ya cironuzu arttıracaksınız, böylece karınız artacak, işletme sermayesini de FYY’deki bankalardan veya KGF garantili gibi bir kaynaktan sağlayacaksınız veya FYY’de uygulanacak faiz düşük olacak ve tüm sistemde faizler düşene kadar ayakta kalacaksınız.
Madem biz likidite sıkışıklığına girmiş şirketlerin hissedarlarına elinizi taşın altına koyun, malınızı satın diyoruz, bankaların FYY’deki şirketlere piyasa faizinin bir hayli altında faiz uygulaması ve devletin de FYY’deki şirketlere özel KGF garantili kredi limiti çıkarması gibi desteklerle, hep birlikte, istihdam ve ekonomik değer sağlayan şirketleri ayakta tutmamız gerekiyor.
Yoksa bu yüksek faiz dönemi nasıl olsa biter ama bitene kadar banka bilançoları zombi şirketlerle dolar. Bankalarımızın aktif kalitesi bozulur ve yurtdışı kredileri alırken ek maliyet öderler.
FYY’de uygulanan faizde iskonto verilip şirketler yüzemezse bankalar ileride ana parada iskonto ile bugünün kredilerini satmak zorunda kalabilir. Şirketlerde düşük faiz dönemini görür mü göremez mi de soru işareti olarak kalır.
Hatta patron ben yanmışım ne gerek var bırakayım şirketi bankalara bile diyebilir!
Kalın sağlıcakla.