Tam 20 yıl önceydi. Mobilya sektöründeki büyüme ivmesi dikkat çeken Doğtaş, yurt içinde ve yurt dışındaki mağaza sayısını hızla artırıyordu. Şirketin o yıllardaki Kurumsal İletişim Müdürü olan dostum Abdullah Yaşar’ın katkılarıyla, Doğtaş Yönetim Kurulu’nun İzmir’de yapılan toplantısına katılmıştım. Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan ile özel bir söyleşi yapmış, kardeşleri ile de tanışma olanağı bulmuştum. Altı kardeşin Çanakkale’nin Biga ilçesinden yükselen bu başarı öyküsünü anlatırken, çok sevdiğim akrostiş tekniği ile bir başlık atmıştım söyleşiye: “DAİMA İŞ”
Aslına bakarsanız genetik bir şifreydi atılan başlık. Akrostişte Davut Doğan ve kardeşleri Adnan, İsmail, Murat, İlhan ve Şadan Doğan’ın baş harflerini kullanmış, eksik kalan ikinci “A”yı da rahmetli babaları Ali Doğan’ın adından almıştık. Doğtaş, aradan geçen 20 yılda yerli sermayeli bir şirket olarak; mobilyadan enerjiye, inşaattan perakendeye kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren Doğanlar Holding’e dönüştü.
Biotrend şirketi ile İzmir’e özellikle yenilenebilir enerji alanında önemli yatırımlar kazandıran Doğanlar Holding, kentin başının derdi olan Harmandalı Çöp Depolama Alanı’nda 2019 yılında açtığı Çöp Gazı Tesisi ile 32,3 MW elektrik enerjisi üretiyor. Şirketin Bergama’daki Katı Atık Entegre Tesisi 8,4 MW kurulu gücünde ikinci bir Çöp Gazı Tesisi olarak faaliyet gösterirken; Menderes ilçesinde ise 2,8 MW kurulu gücünde Biyogaz Elektrik Üretim Tesisi bulunuyor.
2023’te işlediği 3,2 milyon ton atık ile Türkiye'nin en büyük atık yönetimi ve enerji üretim oyuncusu olan Biotrend, Türkiye genelinde 11 kentte 19 tesisin sahibi ve 2024 sonu itibarıyla toplam 118,4 MW kurulu güce ulaşmış durumda.
İzmir’i önemli bir yatırım alanı olarak belirleyen Biotrend’in hisselerinin yüzde 37,76’sı Borsa İstanbul’da işlem görüyor. Hisselerin yüzde 5,9’u ise Avrupa Kalkınma ve Yatırım Bankası’na (EBRD) ait. Şirket güncel benzetmeye uygun söylersek, “turbun büyüğünü” Aliağa’ya saklıyor.
İlçenin Kalabak Mahallesi’ndeki 120 dönüm arazide kuracağı Plastik İleri Dönüşüm Tesisi’ne 9 milyar TL yatırım yapmaya hazırlanan Biotrend, rafineri ve petrokimya proseslerinde dünyanın önde gelen şirketlerinden İngiliz Honeywell tarafından geliştirilen teknoloji ile plastik atıklardan piroliz yağı üretecek. 2027 yılında faaliyete başlaması ve 200 kişinin istihdam edilmesi beklenen tesis için gereken plastik atıkların nereden tedarik edileceği ise merak konusu… Biotrend’in, Harmandalı ve Bergama tesislerindeki mevcut mekanik ayrıştırma bölümlerine yapılacak ilave mekanik ayırma üniteleri ile iki tesisten yılda 118 bin ton atık film plastik seçilecek ve Aliağa’ya gönderilecek. Bu tesislerde an itibarıyla 7 tür plastik ayrıştırma işlemine tâbi tutuluyor. Su şişeleri, temizlik maddeleri ambalajları ve gıda folyoları gibi atık sert plastikler PET, HDPE ve PVC kodları ile adlandırılıyor. Bu kategoride yer alan atık plastikler mekanik geri dönüşüm için elverişli olduğundan Biotrend'in tesislerinde ayrıştırılarak mekanik geri dönüşüm faaliyeti gerçekleştiren firmalara satılıyor.
Aliağa’daki İleri Geri Dönüşüm Tesisi faaliyete girdiğinde bu atıkların temizlenmesi, kırılması, parçalanması, yıkanması ve yoğunlaştırılması sağlanacak. Temizlenen ve hazırlanan homojen karışım Piroliz Ünitesi’ne yılda 60 bin ton olarak beslenecek, buradan çıktı olarak ise yılda 55 bin ton Piroliz Yağı elde edilecek. 24 Kasım 2023 tarih ve 7885 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na dayalı olarak teşvik kapsamına alınan tesis için Gümrük Vergisi Muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, beş yıl boyunca sigorta primi işveren hisse desteği, nitelikli personel desteği ve yatırım yeri tahsisi sağlanacak.
Bu yarımda uygulanacak kimyasal geri dönüşüm teknolojisi, dünyada hızla yaygınlaşıyor. Zira 2024 yılı verilerine göre dünya genelinde 400 milyon ton plastik malzeme tüketilmiş durumda. Bu malzemelerin tamamını, kaynağında ayrıştırma vb gibi mekanik geri dönüşüm teknikleri ile geri kazanabilmek olası değil. Kimyasal geri dönüşüm tesisleri, ülkelerin petrole olan bağımlılıklarını azaltmanın ötesinde, aynı tesislerde endüstriyel atıkların bertaraf edilebilmesini sağlayarak bir değer zinciri yaratma imkanı da sağlıyor.
Biotrend’in Aliağa yatırımı ile ilgili bir başka merak konusu, üretilecek 55 bin ton piroliz yağının nerede kullanılacağı... Bir petrol türevi olan naftayı hammadde olarak kullanan petrokimya tesisleri için piroliz yağı da polimer hammaddesi olarak “ikame hammadde” olarak kullanılabiliyor. “Pekâlâ bu şanslı tesis nerede?” diye soran okurları bekletmeyelim. Biotrend’in Aliağa’da kuracağı Plastik İleri Dönüşüm Tesisi’ne yaklaşık 20 km mesafede konumlanan Türkiye’nin tek yerli petrokimyasal ürün üreticisi Petkim, etilen üretim fabrikasında hammadde olarak nafta kullanıyor.
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR) yönetiminde olan Petkim’in etilen ünitesinin yıllık üretim kapasitesi 580 bin ton seviyesinde. Ancak etilen ünitesi, şirketin son yıllarda dikkat çekici ölçüde azalan üretimi nedeniyle 2024 yılında ancak yüzde 69 kapasite kullanım oranı ile çalıştı. Şirketin 2024 Faaliyet Raporu’nda yer alan bu bilgi, geçen yıl 400 bin ton etilen üretimi yapıldığı anlamına geliyor.
Nafta ile eşdeğer bir yakıt olan piroliz yağının en yakın müşterisi Petkim’in bu ürünü kullanması, daha az nafta tüketmesi ve elbette karbon ayak izini azaltması demek…Tam kapasite ile çalıştığı yıllarda yıllık 1 milyon 600 bin ton seviyesinde nafta tüketen Petkim, bu ihtiyacını hemen yanı başında konumlanan kardeş kuruluşu STAR Rafinerisi’nden tedarik edebiliyor. Dipnot bilgi olarak kaydedelim; rafinerinin kurulma sebepleri arasında da Petkim’in yüzde 90’ın üzerindeki ithalat bağımlılığını sıfır noktasına çekmek bulunuyordu. Önemli bir ihracatçı şirket olan Petkim, bu yönüyle hammadde güvenliğine kavuşsa da, karbon ayak izini azaltacak projeleri de hayata geçirmek zorunda.
Özellikle de 1 Ocak 2026 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan (SKDM) en ciddi şekilde etkilenecek sektörler arasında petrokimya geliyor. Petkim’in piroliz yağını naftaya sürdürülebilir bir alternatif olarak kullanıp kullanmayacağı ya da ne kadarını kullanabileceği şu an için belirsizliğini korurken, Biotrend için bir diğer seçenek kuşkusuz ihracat pazarları olacak. Neresinden bakılırsa bakılsın, Türkiye’nin çok fazla ihtiyaç duyduğu bir yatırımdan söz ediyoruz.
Avrupa’nın ikinci, dünyanın altıncı büyük üreticisi olan Türk plastik sektörü, çok değil on yıl kadar atık plastiklerin tekrar işlenerek granül hale getirilmesi konusunda akıl almaz sıkıntılar yaşardı. Bu ürünlerin orijinal hammadde ile karıştırılarak üretimde kullanılması durumunda, özellikle Avrupa ülkeleri kıyameti koparır, mallar iade edilir, üstüne bir de ceza yazılırdı. Bu atık plastikler, çöp değil, fabrikalarda üretimden çıkan ürünlerdi. Bugün ise bambaşka bir dünyada yaşamaktayız. İklim değişikliğinin yakıcı etkilerine dikkat çekmek, sürdürülebilir bir çevre politikası yürütmek ve karbonsuz bir dünyaya geçmek için; plastik atıklardan üretilen granüllerin standart ürünlere belli oranlarda karıştırarak kullanımı mecbur kılınıyor. Bu durum kuşkusuz dünya için olumlu bir adım. Aynı zamanda plastik atıkların çöp değil birer hammadde ve enerji kaynağı olduğu gerçeğini biraz geç de olsa hepimize gösteriyor…