Ödemelerde yeni normal: Alacakların (temliki) devri yoluyla ödeme

Uğur GELİNCİK / Vergi Müfettişi

Oldukça uzun bir süredir piyasalardaki enflasyonist seyrin kontrol altına alınması için hayata geçirilen politika ve tedbirler neticesinde, işletmelerin faaliyetlerinde nakit ve nakit benzerlerinin kullanımının gittikçe sınırlandığını gözlemlemekteyiz. Bu durum da normal olarak faaliyetlerini sürdürmek isteyen işletmelerin, alacak ve borçlarını farklı yöntemler kullanarak yönetmelerine ve bu yöntemlerini de yeni normal haline getirmelerine sebebiyet vermektedir. Ancak bu yöntemlerden bazılarının kullanılması aşamasında, kanunun getirdiği özel şartların yerine getirilmesi, borç alacak ilişkisinin sağlıklı şekilde sona erdirilmesi ve mükelleflerin vergisel yükümlülükleri açısından zaruridir. Yazımızda alacağın temliki yoluyla borçlarını ifa eden mükelleflerin dikkat etmesi gereken noktalara temas etmeye çalışacağız.

Dikkat Edilmesi Gereken İlk Mevzuat: Borçlar Kanunu

Alacağın temliki (devri) işlemlerinde işletmeler, mevcut durumda bulunan alacaklarını üçüncü bir şahıs ya da tüzel kişiye devredebilmektedirler. Söz konusu işleme, Türk Borçlar Kanunu’nun 183 ve devamı maddelerinde açık olarak yer verilmiştir. Alacağın temliki hukuki bir işlem olup konunun esasına ilişkin kanuni düzenlemeler çerçevesinde işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 183’üncü maddesinde devir işlemi için; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, borçlunun rızasının aranmayacağı belirtilmiştir. 184’üncü maddede ise alacağın devrinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlandığı anlaşılmaktadır. Kanunda sözleşmeye ilişkin özel bir şart belirlenmemiş olup adi yazılı şekilde düzenlenebilecektir. Temlik işlemi sonucunda alacaklı sıfatı değişmiş olacaktır. Bu işlem sonrasında 190’ıncı madde çerçevesinde devreden tarafın, devralana, uhdesinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri de teslim etmekle mükellef olduğu anlaşılmaktadır.

Vergi Usul Kanunu İhmal Edilmemeli!

Alacağın temliki işlemine taraf olanların vergi mükellefleri olması halinde, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki unsurların ötesinde bazı özel değerlendirmelerin dikkate alınması vergisel açıdan oldukça önem arz etmektedir. Özellikle Vergi Usul Kanunu’nun 227’nci maddesi çerçevesinde üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki bakımından konuya dikkatle eğilmek gerekmektedir.

Mükelleflerin muhasebe kayıt ve işlemlerinin dayanağını oluşturan tüm belgelerin saklanması ve özellikle vergi incelemelerinde gerektiğinde ibrazı mükelleflerin ödevidir. Aynı zamanda söz konusu belgeler, işletmelerin birbirleri ile olan ticari ilişkilerinin de anlaşmazlıkla sonuçlanması durumlarında delil niteliği taşıyabilmektedir. Bu açıdan, mükelleflerin ticari yaşamlarını ve idareye karşı olan vergisel ödevlerini eksiksiz yerine getirebilmeleri maksadıyla, taraf olduğu işlemleri kanuni düzenlemeler çerçevesinde şekli şartları eksiksiz taşıyan belgeler ile tevsik etmesi beklenmektedir. Alacağın temliki işlemlerine ilişkin sözleşmelerin de -her ne kadar özel bir şekil şartına bağlı bulunmasa da- noter vasıtasıyla resmi şekilde düzenlenmesi, işlemlere ispat edici bir hüviyet kazandıracaktır.

Alacağın Temlikinde Tevsik Zorunlu Mu?

Mükelleflerin gerçekleştirmiş olduğu bazı ödeme ve tahsilatların, kanuni düzenlemeler çerçevesinde tevsikinin bankalar, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunlu bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin tanıdığı yetki çerçevesinde Maliye Bakanlığı, yayımladığı tebliğler ile konuyla alakalı uygulamalara yön vermiştir. Söz konusu düzenlemelere göre alacağın temliki suretiyle tamamlanmış işlemlerde tevsik zorunluluğu kapsamı nasıl değerlendirilmelidir?

Alacağın temliki sözleşmeleri, daha önce de belirtildiği üzere özel bir şarta bağlanmamış olup adi yazılı şekilde kurulabilmektedir. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz üzere özellikle vergisel işlemler bakımından ispatlama vasıtası olması ve tevsik edici belge kapsamında değerlendirmeye tabi tutulabilmesi için alacağın temliki sözleşmelerinin noter tasdikli olarak resmi şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Benzer bir durumda maliye idaresi tarafından verilen 10.03.2004 tarihli ve B.07.4.DEF.0.34.20/VUK-Mük.257 sayılı muktezada, alacağın temliki sözleşmesinin noterde düzenlenmesi koşuluyla tevsik edici belge olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Bu nedenle mükellefler olarak Vergi Usul Kanunu ve bağlı mevzuata uygun işlemler gerçekleştirilmesi, olası cezaların önüne geçilerek mali anlamda işletmelere ekstra yük oluşturulmasının engellenmesi anlamına gelecektir.

Tüm yazılarını göster