Sosyal medya içerik üreticilerine Bağ-Kur şoku!

Uğur GELİNCİK / Vergi Müfettişi

Sosyal medyada var olmak, bu platformlardaki faaliyetler üzerinden gelir elde etme arayışında olmak çağımızda oldukça popüler. Özellikle gençler, oldukça renkli içerik ve projelere imza atmakta. Hal böyle iken hem eğlenmek hem kazanmak oldukça cazip görünüyor. Ancak, elde edilecek olası kazançların vergilendirilmesi gerektiği ve kayıtlı bir mükellefiyet altına girmeniz gerektiğini biliyor musunuz?  

Sosyal medyanın gelişimine paralel olarak vergisel düzenleme ve gelişmeleri de çok hızlı ve yakından takip edebiliyoruz. İşte bu noktada, bir çok vatandaşın detaylarına hakim olmasa da ismen bildiği, Gelir Vergisi Kanunu (GVK) 20/B maddesinde yerini almış oldukça popüler bir istisna mevcut. Sosyal içerik üreticiliği kazanç istisnası. İstisnadan yararlanma şartları 318 ve 325 Seri No.lu GV Genel Tebliğlerinde detaylıca ele alınmış durumda. Ancak yazımızın esaslı noktasını oluşturan konu, gelir vergisi istisnasından yararlanan kişilerin sigortalılık durumlarının ayrıca değerlendirilmesi gerekliliği hususu. Sigorta primlerinde nasıl bir durum bizi karşılıyor? Bu noktada mevzuat karşısında geliri elde edenlerin şahsi durumları dahil, her hususun dikkatle incelenmesi gerekli, gelin birlikte bakalım kimler hangi kapsamda yer alıyor.

Kazancınız İstisna Mı? Beyanname Vermeniz Gerekiyor Mu?

Öncelikle gelir vergisi bakımından genel hatlarıyla ve en basit şekliyle kişilerin yükümlülüklerine bakmak faydalı olacaktır. GVK 20/B maddesinde yer alan düzenlemeye göre internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden müstesnadır. Ancak mükelleflerin öncelikle bu istisnadan yararlanma şartlarını da kontrol etmesi oldukça önemli.

318 ve 325 Seri No.lu GV Genel Tebliğlerinde açıklandığı üzere bu istisnadan faydalanabilmek için Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi gerekiyor. Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapacak ve bu tutar üzerinden ayrıca bir tevkifat söz konusu olmayacak. Ancak, ilgili kazançlarının toplamı GVK 103’ üncü maddede yazılı gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar (2025 yılı için bu tutar 4.300.000 TL) ile gelirlerini yukarıda ifade edildiği üzere bildirecekleri banka hesapları aracılığıyla tahsil etmeyen kişiler bu istisnadan faydalanamayacaklar. Bu durumun olağan bir sonucu olarak ise gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmek durumunda kalacaklar.

Beyanname verilmesi durumunda ise dönem içerisinde bankalarca yapılan kesintilerin beyanname üzerinde mahsup edilebileceği ise tabiidir. Konu oldukça detaylı, istisna kazanca konu olabilecek faaliyetler ise içerik üreticiliği faaliyetlerinden fazlasını kapsıyor. Ayrıca, ihlal durumları, ayni tahsilat gibi özellikli hususlar hakkında merak edilenlere başka bir yazıda değinelim. Asıl mesele şimdi başlıyor, mükellefiyet sonrası sigorta başlangıcının bildirilmesi, akabinde adınıza tahakkuk edecek Bağ-Kur primlerinin düzenli şekilde ödenmesi gerekliliği konusuna daha yakından bakalım.

Gelir Vergisi Mükellefi Oldunuz Ya Sigorta Primleriniz?

Evet, artık yükümlülüklerinizin farkındasınız, sosyal medyada ürettiğiniz içerikler üzerinden kazanç elde etmeye başladınız. Bu kazancı ise bir önceki başlıkta açıkladığımız şekilde, kanuni düzenlemeler kapsamında, mali idareye bildirdiğiniz banka hesapları vasıtasıyla da tahsil etmeye başladınız. Buraya kadar her şey çok güzel. Kazanç elde edilen bir faaliyetiniz var ve yasalara uygun şekilde mükellefiyetiniz de tesis edildi. Kazancınız belirlenmiş sınırlar içerisinde kalıyor ve yalnızca ilgili banka tarafından stopaj yoluyla vergilendirmeniz sağlanıyor. Dolayısıyla beyanname vermenize de lüzum yok. Tüm bunlar bir araya geldiğinde kazancını beyan eden ve vergisini ödeyen bir mükellef olarak huzurlu olabilirsiniz. Ancak sigorta başlangıcı nedeniyle huzurunuz biraz kaçabilir.

Ticari ya da serbest meslek kazancı elde edilmesi nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar açısından, mükellefiyetlerinin başladığı gün aynı zamanda sigorta başlangıç tarihi olarak dikkate alınmaktadır. Sigorta başlangıcının ise ilgili kuruma vergi mükellefiyeti işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere ilgili vergi dairesince vergi mükellefinin işe başlama işlemlerinin tekemmül ettirildiği tarihten itibaren en geç 15 gün içerisinde bildirilmesi gerekmektedir.

İşte olaylar tam da burada başlıyor. Birçok mükellef 5510 sayılı Kanun’ un ilgili hükümlerinden haberdar değil! Özellikle profesyonel bir serbest muhasebeci mali müşavir ile işlemlerini yürütmeyenler, mükellefiyetleri ile eş anlı olarak sigortalılık başlangıcının yapılması gerektiğini ve ilgili kayda istinaden de aylık olarak sigorta primi ödemesi gerektiğinden habersiz şekilde kazanç getirici faaliyetlerine devam ediyor. Halk arasında Bağ-Kur primi olarak adlandırılan, 4/b sigorta primlerinden ise mükellefler çok sonraları haberdar olup bu durumun sancısını çekebiliyor.

Şahsi Durumunuz Prim Ödememenizi Sağlayabilir!

5510 sayılı Kanun’ un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanların sigortalı sayılacağı ve Kanun’ un 8’ inci maddesi çerçevesinde de gerekli bildirimlerin mükellefiyet tesisini müteakip yapılması gerektiği açıklanmıştır. Ancak Kanun’ un 6’ ncı maddesinde, sigortalı sayılmayan kişiler hakkında düzenlemeye yer verilmiştir. Bu madde oldukça geniş bir düzenleme alanına sahip olmakla birlikte bizler maddenin sosyal medya içerik üreticilerini ilgilendirebilecek ve uygulamada daha çok karşılaşılması muhtemel kısımlarına daha yakından bakacağız.

İlgili maddede sigortalı sayılmayan kişiler, Kanun’ un 4’ üncü maddesi kapsamında olsa dahi, kendi içerisinde bir nevi sigortalılık halinin istisnasını oluşturmakta ve bu kişilerin zorunlu olarak aylık 4/b prim ödemesi yapmasına gerek kalmadığı anlaşılmaktadır. O halde kimler sosyal medyadan kazanç elde etmesi halinde zorunlu olarak 4/b primi ödemek durumunda kalmayacak?

İlk olarak ifade etmemiz gereken kişiler mevzuata göre zorunlu sigortalılık hali bulunan kişiler olmalı. Daha açık ve basit ifade ile işçi-işveren ilişkisinden kaynaklı sigortalılığı yani 4/a ya da memuriyet dolayısıyla sahip olduğu sigortalılık yani 4/c gibi duruma sahip olan kişilerin bu durumları zorunlu sigortalılık hali olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda olan kişiler eğer sosyal medya üzerinden bir kazanç elde ederler ve bu kazanç kapsamında mükellefiyet altına girerlerse ayrıca 4/b yani Bağ-Kur girişlerinin yapılması zorunlu olmayacak ve 4/b prim ödemeleri yapmaları gerekmeyecektir. Ancak unutmadan söylemek gerekirse ilgili özel mevzuatları ya da iş sözleşmeleri kapsamında bu faaliyetleri yapmaları yasaklanmış kişilerin söz konusu mecralarda faaliyet yürüterek kazanç sağlayamayacakları da tabiidir.

İkinci olarak ise yaş kriterinin önem taşıdığını belirtmeliyiz. 18 yaşını doldurmamış ve kazanç elde eden kişiler Vergi Usul Kanunu düzenlemelerine göre mükellef olabilmekte, elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilebilmekteler. Ancak sigortalılık bakımından, bağımsız çalışan ve ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olan 18 yaş altı bireylerin sigortalı sayılmayacağı ve Bağ-Kur primi yatırmalarına gerek olmadığını ifade etmek gerekir. Hemen eklemek gerekli ki bu durumda olan kişiler yasal düzenlemeler çerçevesinde genel sağlık sigortası hükümlerine göre ayrıca değerlendirilmeliler.

Son olarak yaşlılık aylığı almakta olan yani emekli olanların, bu aylıkları kesilmeksizin sosyal medya üzerinden yürüttükleri faaliyetleri nedeniyle kazanç elde eden kişilerden olmaları durumunda sigortalı sayılmayan kişiler grubunda yer alacaklardır. Bu durumun bir sonucu olarak ise zorunlu olarak Bağ-Kur primi yatırmalarına gerek olmayacaktır. Tabii ki sosyal güvenlik destekleme primi bakımından ayrıca değerlendirme yapmak gerekli. Son olarak 4/b ödemelerin ilişkin olarak mevzuat hükümleri bazı durumlarda isteğe bağlı olarak ödeme yapılmasına imkan vermekte bu durumda olan kişiler, istekleri doğrultusunda idareye başvurarak gerekli işlemleri tesis etmesi mümkün olabilmektedir.

Kazancınız Sigorta Priminizi Karşılamayabilir!

Bu bölümde defacto bir durumdan bahsetmemiz gerekiyor. Özellikle yasal bir şekilde kayıtlarını gerçekleştirip ilgili vergi idaresince mükellefiyet tesisleri tamamlanan şahısların aylık olarak elde ettikleri kazançlar, sosyal medya üzerindeki performanslarına kıyasla görece düşük seviyelerde kalabilmektedir. Bu noktada elde edilen kazançların ise hesaplanacak aylık sigorta primlerini karşılamadığı durumlar oluşabilmektedir. İşte böylesi durumlarda mükellefler Bağ-Kur prim şokuyla karşı karşıya kalabiliyor. Bu şok sonrası ise mükelleflerin, gelir getirici faaliyetlerini sürdürmeleri ve mükellefiyetlerini devam ettirmeleri irrasyonel bir durum meydana getirmektedir. Bir önceki bölümde belirtiğimiz üzere bireysel durumları nedeniyle sigortalı sayılmayanlar dışında kalan mükelleflerin adlarına yansıyacak olan prim borçları karşısında çaresiz kalabilecekleri görünmektedir.

Sonuç olarak irrasyonel olan defacto durumun, yapılacak bazı kanuni düzenlemeler ile tedavi edilmesinin zaruri olduğunu değerlendirmek gerekmektedir. Aylık kazançları sigorta primlerini karşılamayan mükelleflerin bu şartlarda söz konusu faaliyetlerini kayıt altında sürdürmeleri olağan görünmemekte ve kayıt dışı faaliyete zemin hazırlamaktadır. Özellikle kayıt dışılıkla ciddi mücadelelerin sürdürüldüğü, vergi bilincinin tesisi için gayret gösterildiği bu dönemde mükelleflere sağlanan vergisel teşviklerin, sigorta alanında da sağlanması gerekmekte ya da şartlar esnetilerek kazanca göre prim, eşik tutar yöntemi gibi yöntemlerle mükelleflerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.

Tüm yazılarını göster