Sportif anlamda gündemdeki 1 numaralı konu, elbette ki, futboldaki bahis ve şike iddiaları…
Değil Türkiye’de, dünyada ses getirdi, doğal olarak…
Türkiye Futbol Federasyonu ve Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturması halen devam ediyor.
Keza bu doğrultuda açıklamalar da devam ediyor.
Yanlış anlaşılmamak için baştan söyleyeyim.
Ülkemizdeki futbol, ne yazık ki, çok kirli…
Son yıllarda yaptığım haberler, röportajlar ve incelemeler sonucu gördüm ki, dünyanın en kirli ligleri arasında Türkiye ligleri yer alıyor.
Nitekim bu doğrultuda yüzlerce belge yayınladım.
Hatta kitap da yazdım.
Öyle ki bu kitap neticesinde, Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS) tarafından 2023 yılında araştırma dalında büyük ödüle layık görüldüm.
128 ülkeden 1830 spor yazarının katıldığı bu yarışmada büyük mutluluğu yaşadım.
Ödülümü Güney Kore’nin Başkenti Seul’de AIPS Başkanı Gianni Merlo’nun elinden törenle aldım.
*
Şunu söylemek istiyorum.
Futbol Federasyonu ve tabii ki Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen bu soruşturma son derece büyük önem taşıyor.
Türk futbolu, Türk sporu ve Türkiye adına “temiz eller” operasyonu bu…
Doğruluk ve dürüstlük adına bu operasyona imza atan herkesi kutlamak gerekiyor.
Helal olsun…
Helal olsun ama… Söyleyeceklerimiz de var tabii…
Önemli olan doğruyu bulmak, ideale yaklaşmak.
*
İyi niyetli ve samimi bir girişten sonra yine samimi ama bu kez sert bir şekilde yazıma devam etmek istiyorum.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu çerçevedeki soruşturması, açıklamaları, değerlendirmeleri, konuya yaklaşımı, doğru mu, sağlıklı mı, mantıklı mı?
Hayır… Ne yazık ki hayır…
Hatta, evelemeden, gevelemeden söyleyeyim.
Türkiye Futbol Federasyonu, bu işi az ya da çok eline, yüzüne bulaştırdı.
İnanılmaz mantık hataları yapıldı.
Hukuki anlamda skandal işlere imza atıldı.
Rezil kararlar alındı.
*
Düşüncemi daha iyi ortaya koyabilmek için, genel tabloyu önce kronolojik olarak ortaya koyayım.
Yazının ilerleyen bölümlerinde skandallara ve rezalete değineceğim.
*
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu’nun 27 Ekim’de düzenlediği basın toplantısında bahis ile ilgili açıklamaları gerçekten çok önemli ve heyecan verici idi.
Futbolda “temiz eller operasyonu” adına müthiş bir başlangıç idi.
İbrahim Hacıosmanoğlu, ülkemizdeki 571 klasman hakeminden 371’inin bahis hesabı olduğunu, 152’sinin ise bahis oynadığının belirlendiğini açıkladı.
9 dakika süren basın toplantısında soru almayan Hacıosmanoğlu, bahis oynayan hakemlerle ilgili bazı detaylara da yer verdi.
Tarihi bir açıklamaydı bu…
Öyle ki ertesi günü kaleme aldığım yazının içeriği “Utanmaz hakemler… Helal olsun İbrahim Hacıosmanoğlu” idi.
*
Sonrasında Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu 149 hakeme 8 ay ila 12 ay arasında değişen hak mahrumiyeti cezaları verdi.
45 günü geçen cezalarda disiplin talimatı gereği hakemlerin lisansının iptal edildiğini hemen hatırlatayım.
Tahkim Kurulu bu cezaları önümüzdeki haftalar içinde onadığı takdirde, bu hakemlerin hakemlik lisansı disiplin talimatı gereği otomatikman iptal edilecek.
*
Futbol Federasyonu, yine bu süreçte 1024 profesyonel futbolcunun da bahis oynadığının belirlendiğini açıkladı.
Bu 1024 futbolcudan sadece 27’sinin Süper Lig’de, geri kalanının, yani neredeyse tamamına yakınının alt liglerde forma giydiği isim isim duyuruldu.
Öyle ki, bazı takımlarda 15-16-17-18 futbolcunun bahis oynadığı bildirildi.
Ayrıca 47 futbolcunun sadece 1 kere bahis oynamakla yetindiği için bu 47 futbolcunun disiplin kuruluna sevkine gerek duyulmadığı bildirildi.
Genel anlamda korkunç bir tablo idi bu...
*
Hakemlere döneyim…
152 hakem arasında olduğu açıklanan FIFA kokartlı hakemimiz Zorbay Küçük, hem bir basın açıklaması yaptı, hem de Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu, bahis oynamadığını net bir şekilde bildirdi.
Nitekim Zorbay Küçük’ün beyanının doğru olduğu resmi makamlar tarafından onaylandı.
Küçük’ün TC numarasının öğrenen bir kişinin bahis hesabı açtığı ve bu hesap üzerinden cüzi miktarda bahis oynandığı tescillendi.
Futbol Federasyonu da, bu gelişme doğrultusunda Zorbay Küçük hakkında koyduğu tedbir kararını kaldırdı.
Zorbay Küçük bu girişimde bulunmasaydı eğer, hakemlik lisansı diğer hakemler gibi iptal edilme aşamasına gelecekti.
Bu genç hakemimiz hakkının gasp edilmesinin önüne geçmiş oldu.
Yeşil sahalarda düdük çalmaya devam edecek.
*
Sonrasında daha ilginç olaylar yaşandı.
Futbol Federasyonu tarafından açıklanan 1024 futbolcu arasında bulunan Galatasaraylı Eren Elmalı, bahis oynadığı gerekçesiyle geçen hafta A Milli Takım kampı sırasında kadrodan çıkartıldı.
Müthiş çarpıcı bir durumdu bu…
Eren Elmalı, yaptığı açıklamada, 5 yıl önce Silivrispor forması giyerken cüzi miktarda bahis oynadığını, o günden bu yana bahis oynamadığını belirtti.
*
Yine 1024 futbolcu arasında gösterilen Beşiktaş kalecisi Ersin Destanoğlu ile Necip Uysal da kesinlikle bahis oynamadıklarını, kendi TC kimlik numaralarını ele geçiren bazı kişilerin bahis oynamış olabileceğini dile getirdi.
Nitekim, Ersin ve Necip’in beyanlarının da doğru olduğu resmi makamlarca onaylandı.
Futbol Federasyonu, her iki futbolcu hakkında koyduğu tedbir kararını haliyle kaldırdı.
Ersin ve Necip, Futbol Federasyonu’na tazminat davası açacaklarını belirtti.
*
Şimdi gelelim, bu soruşturma sürecindeki eksikliklere, hatalara, skandallara ve işin rezalet bölümüne…
Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun basın toplantısında açıkladığı “371 hakemin bahis hesabı olduğu, 152 hakemin ise bahis oynadığı belirlendi” sözleri ile giriş yapalım.
Hacıosmanoğlu’nun bu sözleri ile “371 hakem, kendi inisiyatifleri ile bahis hesabı açtı” şeklinde bir durum ortaya çıktı.
Öyle anlaşıldı…
Oysa gerçek ne?
Misli.com adlı bahis sitesi, 5 yıl önce Türkiye 2. ve 3. ligine sponsor oldu, bu doğrultuda 2. ve 3. ligin isim hakkını kullanmaya başladı.
Bu süreçte Türkiye Futbol Federasyonu ile misli.com yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde şöyle bir anlaşma yapıldı.
Misli.com yetkilileri dedi ki, “Bizim teknik alt yapımız çok iyi… 2. ve 3. ligdeki tüm maçları canlı yayınlayabilecek teknik imkana sahibiz. Haliyle hakemlerimizin de bu maçları seyretmesi kendileri açısından çok iyi olur. Misli.com’a üye olan tüm hakemler, 2. ve 3. ligdeki tüm maçları izleyebilsin” şeklinde yaklaşımda bulundu.
Futbol Federasyonu yetkilileri de kabul etti.
*
Hani şu da var, bir bahis sitesinin böyle bir teknik alt yapısı varken, koskoca Futbol Federasyonu’nda böyle bir teknik alt yapısının olmaması kimlerin ayıbı acaba?
*
Misli.com’un patronunun Futbol Federasyonu eski Başkanı olan ünlü iş insanı Yıldırım Demirören olduğunu belirteyim.
Yine o dönemki Futbol Federasyonu Başkanı ise Nihat Özdemir idi.
Öyle ki, o süreçte federasyon yetkilileri, bazı toplantılarda ve seminerlerde, hakemlere hitaben “Üye olmanızda sakınca yok” dedi.
Hakemlerin bahis sitesine üye olmaları için adeta çanak tutuldu ve hatta teşvik edildi.
Hesap açan 371 hakemden 219’unun tek kuruşluk bahis oynamadığının altında da bu gerçek yatıyor.
*
Normal şartlar altında bahis siteleri ile hakemler arasına duvar üstüne duvar örmesi gereken Futbol Federasyonu, bırakın duvar örmeyi, zemin hazırladı.
İşte İbrahim Hacıosmanoğlu’nun dile getirdiği 371 hakemin durumu bu…
Sormak gerekir şimdi, İbrahim Hacıosmanoğlu, 9 dakikalık basın toplantısında bu gerçeği niye açıklamadı?
Basın toplantısını 9 dakika değil de, 15 dakika yapsaydı da bu önemli bilgiyi verseydi, çok daha doğru, çok daha samimi ve çok daha gerçekçi olmaz mıydı?
Yoksa, benim bu yazdıklarımı Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu bilmiyor muydu?
Kendisine haber verilmedi mi?
*
Dünyada hemen hemen tüm bahis siteleri “gel gel” taktiği uygular.
Gel gel taktiği nedir? İnsanları kendine çekebilme ve alışkanlık haline getirme taktiğidir.
Bu çerçevede ufak miktarda bonuslar verilir.
İşte bu gel gel taktiği sonucu, o süreçte bizim hakemlere 3’er liralık bonuslar verildi.
Bu bonusları anında nakite dönüştürmek mümkün değildir, ancak bahis oynayabilirsiniz, oynayıp da kazanırsanız eğer, işte o zaman paraya çevirebilirsiniz.
Hakemlerin önemli bölümü de federasyon yetkilerinin zemin hazırlaması ve izin vermese nedeniyle sakınca görmedikleri için bu 3’er liralık bonuslarla bahis oynadılar.
Sonra ne oldu?
Bu hakemlerin tamamı bahis oynadıkları gerekçesiyle afişe edildi, disiplin kuruluna gönderildi, hepsinin hakemlik hayatı bittti, bitecek.
*
Söylemeye gerek, ciddi miktarda bahis oynayan hakemlerin bu camiada yeri yok.
Lisansları tereddütsüz iptal edilsin.
Zaten Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu bizzat açıkladı, bir hakem 18.000 adet bahis kuponu yapmış, 10 hakem ise 10.000’in üstünde kupon doldurmuş.
Bu hakemlerin artık stat civarından bile geçmemesi gerekir.
Bu konuda hemfikiriz elbette, aksi düşünülemez.
*
Hakem ya da futbolcu, 4 ya da 5 yıl önce 10 liralık veya 20 liralık bahis kuponu yapmış, henüz ön planda olmadığı bir dönemde bu işe karışmış, o günden bu yana bahis oynamamış ise ne olacak?
Kötü olacak!
Oldu bile…
Bakın, Eren Elmalı… Malumunuz, açılan bu soruşturma 5 yılı yani 60 ayı kapsıyor.
Eren Elmalı 58 ay önce oynamış…
Cüzi miktarda oynamış…
Ne oldu? Yandı…
Şimdi afişe edildi, zor duruma düşürüldü, yarınlarda da hak mahrumiyeti cezası alacak, sahalardan uzak kalacak.
Futbol Federasyonu yetkililerine şimdi soruyorum, bu mu sizin vicdanınız!
Bu mu sizin hak, hukuk ve adalet anlayışınız!
*
Bakın, en önemli mevzuyu şimdi yazacağım.
Geçen ay patlak veren bu soruşturma sürecinde yarınları görerek ne yapılmalıydı, biliyor musunuz!
Soruşturma süreci 5 yıl değil de misal 2 yıla, 3 yıla indirilmeliydi.
Hakemlerin bahis sitesine adeta çanak tutularak üye yapıldığı da göz önünde bulundurularak…
Akılcı davranılmalıydı…
Bu doğrultuda disiplin talimatında değişikliğe gidilmeliydi.
Şöyle ki…
“Son 2 yılda (veya 3 yılda) bahis oynayan kişiler…
Bu süreçte toplamda şu miktarın üzerinde (misal 2 bin lira ya da 5 bin lira, farketmez) bahis oynadığı tespit edildiği takdirde…
Hakkında soruşturma başlatılır, disiplin kurulu tarafından gerekli cezaya cezalandırılır.”
İşte bu kadar…
5 dakikalık iş…
Çok net ve temiz değil mi!
*
4 ya da 5 yıl önce bonuslarla bahis oynayan onlarca hakeme yazık değil mi?
Akıl işi mi bu?
Yine 4 ya da 5 yıl önce henüz amatör bir futbolcuyken 5 liralık kupon dolduran A Milli Takım futbolcusunu ya da aslan gibi gencecik isimleri kamuoyunun önüne atmak ve disiplin kuruluna göndermek ne derece akılcı ve doğru bir yaklaşım?
2 yıldır ya da 3 yıldır bahis oynamayan kişiler, zaten bu işten uzaklaşmış anlamına gelmez mi?
3-4 yıl önceki 3-4 liralık kuponlarla insanların hayatı karartılır mı, kamuoyunun ve ailesinin gözü önünde zor duruma düşürülür mü?
Disiplin talimatında yapılacak minnacık bir değişiklikle ne olacaktı, Türk futbolunda onarılması zor olan handikapların önüne geçilecekti.
Dünya kamuoyunun gündeminde yer almayacaktık.
Bu soruşturma keşke daha adil, daha mantıklı, daha sağlıklı olsaydı da, hakem ve futbolcu sayısını şişirebilmek adına haksızlığa ve vicdansızlığa imza atılmasaydı.
*
Tabii, bazı sorular ve sorunlar da var.
Acaba Türkiye Futbol Federasyonu ya da Temsilciler Kurulu’ndan bazı etkili ve yetkili kişiler, liglerde görev yapan tüm temsilcileri tek tek arayıp da “Son 5 yıl içinde bahis oynadınız mı? Oynadınızsa eğer temsilcilikten hemen istifa edin. İstifa etmezseniz eğer yarınlarda açıklanacak listede sizin de adınız yer alacak. Kamudaki görevinize zarar gelmesin… Zor duruma düşmeyin” dedi mi?
Uyarı yapıldı mı?
Bu doğrultuda 47 temsilci istifa etti mi?
*
Maçlardaki görevleri nedeniyle genelde üst düzey mesleki kuruluşlardan seçilen bu temsilcilere uyarı yapıldıysa eğer, bunun adı skandal ve rezalet değil mi?
Nitekim ben bu köşede bu haberi geçen hafta kaleme aldım.
Kamuoyunda büyük ses getirdi ama Futbol Federasyonu’ndan çıt yok…
Çıt çıkarmalarını isterdim tabii!
Şu da var.
İstifa eden 47 temsilcinin dışında kalan ve bahis oynadığı iddia edilen onlarca ismin, temsilcilik görevi çok afili olduğu için henüz istifa etmediği ve riske girmeyi tercih ettiği şeklinde iddialar var.
Yarınlarda isimleri cımbızla ayıklanır diye ümit ediyorlar galiba…
*
Peki, Beşiktaşlı Ersin Destanoğlu ve Necip Uysal’ın durumuna ne demeli?
İsimleri kamuoyunun önüne atıldıktan 2 gün sonra “temiz kağıdı” aldılar.
Malum, öncesinde Zorbay Küçük örneği de vardı.
Zorbay Küçük ve Ersin Destanoğlu ile Necip Uysal’ın 2 günde “temiz kağıdı” aldığı bir süreçte Futbol Federasyonu ne iş yapar?
Koskoca Futbol Federasyonu, isimleri tek tek açıklamadan önce bu soruşturmayı daha iyi yapsaydı daha doğru olmaz mıydı?
Çok mu zordu, insanların bireysel olarak 2 günde aldığı temiz kâğıdını, Futbol Federasyonu olarak bir haftada almak!
Geç olsaydı da böyle rezil bir tablo olmasaydı.
*
Şimdi ne oldu? Futbol Federasyonu U dönüşü yaptı.
Bu 3 ismin de tedbir kararını kaldırdı.
Futbol Federasyonu yetkililerine sormak gerekir, sizin ciddiyetiniz bu mu, sorumluluk anlayışınız bu mu!
İsimleri paldır küldür açıklamak yerine bir hafta sonra açıklasaydınız da, doğru dürüst açıklasaydınız, daha akılcı, daha mantıklı, daha vicdani, daha objektif olsaydınız…
Çocuk oyuncağı mı bu!
Futbolcuların ve hakemlerin düştüğü durum karşısında hiç empati yaptınız mı, minnacık da olsa üzüldünüz mü!
Üzüldüyseniz eğer, ufak da olsa bir açıklama yapmanız, bir özür dilemeniz gerekmez mi!
*
Bakın, dost acı söyler.
Bir basın mensubu olarak elbette gerekli haberleri aktarmam gerekir.
Şimdi Futbol Federasyonu yetkilerine sormak istiyorum.
Hani, temsilcilere söylemiş olduğunuz “Bahis oynadınız mı? Oynadıysanız eğer istifa edin. Yarınlarda isminiz ortaya çıktığında zor duruma düşmeyin” şeklindeki sözlerine kulüp yöneticilerine, özellikle büyük kulüp başkanlarına ve yöneticilerine de söylediniz mi?
Yani, ahbap çavuş ilişkileri içine girdiniz mi ?
Ortada büyük skandallar varken…
Ve de yarınlardaki büyük skandallar öncesi…
“Cambaza bak” taktiği mi uyguluyorsunuz!
*
Sorularıma devam edeyim…
Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde ve özellikle önemli kurullarda bahis oynadığı tespit edilen kişiler var mı?
Mesela yönetim kurulunda, disiplin kurulunda, tahkim kurulunda…
Ve de bazı müdürlüklerde…
Varsa eğer, hakemleri ve futbolcuları açıkladığınız gibi, bu isimleri de açıklayacak mısınız?
*
Bu arada…
İsimleri açıklanmayan 47 futbolcu arasında A Milli Takım futbolcuları var mı?
Keza bu 47 futbolcu arasında büyük takımlarda forma giyen kaç oyuncu var?
*
Sadece son 2-3 yıl içinde bahis oynayanlara ceza verilmiş olsaydı eğer, bahis oynadığı belirlenen futbolcu sayısı bu kadar şişkin olmayacaktı, 2. ve 3. ligdeki maçlar durma noktasına gelmeyecekti.
Şimdi ne oldu?
Takım başı ortalama 9’ar 10’ar futbolcu cezalı durumuna düştü. 2. ve 3. lig, 2 hafta kaydırıldı…
Peki, bu erteleme süreci yeterli olacak mı?
Olmayacak…
Mümkün değil…
Takım kurmak öyle kolay mı?
Bu işler, daha doğrusu transfer işleri boyacı küpü mü, sok çıkart, olsun!
Futbol Federasyonu, pek çok probleme zemin hazırladı.
*
Yıllar önce çok cüzi bir para karşılığında misal olarak Arjantin veya İsveç liglerine bahis oynayan ve yıllardır bahis işinden uzak kalan isimleri kamuoyunun önüne atmak ne derece mantıklı ve vicdani bir tablo?
*
Koskoca Süper Lig ve 1. ligde yüzlerce yabancı futbolcu forma giyerken, büyük takımlarımızın çok önemli bölümünde bir düzine civarında yabancı futbolcu ter dökerken, Süper Ligden sadece Konyasporlu Ndao’nun açıklanması biraz ilginç bir durum değil mi?
Büyük takımlarda forma giyen bazı yabancı futbolcuların ismi gizlenmedi, değil mi?
*
Futbol Federasyonu tarafından açıklanan 1176 isim arasında Zorbay Küçük, Ersin Destanoğlu ve Necip Uysal gibi “temiz çıkacak” isimler olamaz mı?
Belki de onlarca isim olacak.
*
Tekrar tekrar söylemiş olacağım ama…
Yine söylemekte yarar var
Elbette ki… Bu tür işlerde kimsenin gözünün yaşına bakılmaz.
Bakılmaması gerekir.
Hak, hukuk, adalet ve vicdan adına ne gerekiyorsa o yapılır.
Cımbızla ya da makasla bazı isimler ayıklanmaz.
Yarınlarda da ayıklanmaması gerekir.
Ayıklanırsa eğer… Faturası ağır olur.
Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.
*
Bakalım yarınlarda neler yaşayacağız.
Hep beraber takip edeceğiz.
“Futbolda temiz eller operasyonu” bir kez daha hayırlı olsun.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın bu soruşturmayı son derece titiz bir şekilde sürdürdüğünü ve basın bültenleri ile de kamuoyunu en iyi şekilde aydınlattığını belirtmekte yarar var.
*
Her soruşturma gibi gizli olması gereken bu soruşturma Futbol Federasyonu tarafından ihlal edilse de…
Cumhuriyet Savcılığı tüm titizliğiyle görevine devam ediyor.
*
Son sözüm şu olsun:
Kirli olan futbol liglerimiz, dileriz en iyi şekilde temizlenir.