Fed, Trump'a rağmen faizleri sabit tuttu! Türkiye'ye yansımaları ne olacak?
ABD Merkez Bankası (Fed), 30 Temmuz 2025 tarihli PPK toplantısının ardından aldığı kararla küresel piyasalarda önemli bir adım attı. ABD Başkanı Donald Trump’ın yoğun faiz indirimi baskısına rağmen Fed, politika faizini yüzde 4.25 ile yüzde 4.50 aralığında sabit bırakma kararı aldı. Bu durum, Fed'in, Trump'tan gelen açık ve sert baskılara rağmen bağımsız duruşunu koruduğunun bir işareti olarak yorumlandı.
Fed'in bağımsızlık vurgusu
Fed'in bu kararı, Başkan Powell'ın merkez bankasının siyasi etkiden bağımsız hareket etmesi gerektiği yönündeki duruşunu bir kez daha teyit etti. Fed yetkilileri, faiz kararlarını yalnızca ekonomik verilere, özellikle de enflasyon ve istihdam piyasası göstergelerine dayanarak aldıklarını sıkça vurguluyorlar. Son enflasyon verilerinin hala yüzde 2 hedefinin üzerinde seyretmesi ve işgücü piyasasındaki güçlü görünüm, Fed'in bekle-gör politikasını sürdürmesinde etkili oldu.
Powell'dan ‘veri odaklılık’ vurgusu ve temkinli mesajlar
Fed Başkanı Powell, toplantı sonrası yaptığı konuşmada, piyasaların yakından takip ettiği eylül ayında olası bir faiz indirimine ilişkin henüz kesin bir karar alınmadığını net bir şekilde ifade etti. Powell, "Gelecek toplantılarımız için kapıları açık tutuyoruz. Kararlarımız tamamen gelen verilere bağlı olacak," dedi. Powell, konuşmasında enflasyonla mücadelede kararlılık mesajını yineledi. "Enflasyonun yüzde 2 hedefimize kalıcı olarak indiğine dair daha fazla güven duymamız gerekiyor," diyerek, son dönemdeki düşüşe rağmen enflasyonun hala hedeflerinin üzerinde olduğunu hatırlattı. İşgücü piyasasının güçlü seyrini ve ekonominin dayanıklılığını da vurgulayan Powell, faiz indirimine gitmek için acele etmeyeceklerinin sinyalini verdi. Piyasaların güvercin beklentilerine karşın Powell, daha temkinli ve bekle-gör stratejisine işaret eden bir dil kullandı. Bu duruş, faiz indirimi beklentilerini öteleyebileceği yönünde yorumlandı.
Trump'tan Powell'a 'Aptal' ve 'Felaket' suçlamaları
ABD Başkanı Donald Trump, Fed Başkanı Jerome Powell'a yönelik sert eleştirileriyle biliniyor. Özellikle son aylarda, Fed'in faizleri "tam puan" indirmesi gerektiği yönünde defalarca çağrıda bulunan Trump, Powell'ı "aptal" ve "bir felaket" olarak nitelendirmişti. Trump, Avrupa'nın defalarca faiz indirimine gittiğini ancak ABD'nin hiç yapmadığını belirterek, düşük faizlerin Amerikan ekonomisine "roket yakıtı" sağlayacağını savunuyordu.
FED'İN FAİZ KARARININ TÜRKİYE'YE OLASI ETKİLERİ
1-) Dolar kuru üzerindeki baskının azalması
Fed'in faiz artırımına gitmeyip faizleri sabit tutma kararı, doların diğer para birimleri karşısındaki değerlenmesini sınırlayıcı bir etki yaratıyor. Eğer Fed faiz artırsaydı, ABD tahvillerinin ve dolara endeksli varlıkların getirisi yükselecek, bu da uluslararası yatırımcıların dolara olan talebini artıracaktı. Artan dolar talebi ise doğal olarak doların diğer para birimleri, özellikle de Türk Lirası gibi gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında güçlenmesine neden olacaktı. Bu durum, Türk Lirası üzerinde ciddi bir değer kaybı baskısı yaratabilirdi. Ancak faizlerin sabit tutulmasıyla bu ani ve sert kur şoku riski azaldı. Dolar, mevcut faiz seviyesini koruduğu için ani bir "güvenli liman" talebiyle karşılaşmadı. Bu durum, Türk Lirası'nın daha stabil bir seyir izlemesine katkıda bulunabilir. Türkiye'nin yüksek enflasyon ve dış ticaret açığı gibi kendi iç dinamikleri nedeniyle kur üzerinde zaten belirli bir baskı bulunsa da, Fed kaynaklı ek bir dış baskının olmaması, Türk Lirası'nın değerini koruma çabalarını kolaylaştırıyor. Özellikle enerji ve ara malı ithalatının dolar kuru üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde, daha stabil bir dolar kuru, ithalat maliyetlerini kontrol altında tutmaya ve enflasyonla mücadeleye dolaylı olarak destek olmaya yardımcı olabilir. Bu karar, Türkiye'nin ödemeler dengesi ve dış borç çevirme kapasitesi açısından da olumlu bir gelişme olarak görülebilir, zira daha istikrarlı bir kur ortamı finansal planlamayı kolaylaştırır.