Gelir Hipotezi: Tüketim sırrının peşinde ekonomik teoriler
Ekonomistler, bireylerin ve hanehalklarının parayı nasıl harcadığını anlamaya her zaman büyük ilgi duymuştur. Bu ilgi, Gelir Hipotezi adı altında toplanan bir dizi ekonomik teoriye yol açmıştır. Gelir Hipotezi, basitçe ifade etmek gerekirse, insanların gelirlerindeki değişikliklere tüketim ve tasarruf alışkanlıklarıyla nasıl tepki verdiğini inceleyen bir çerçevedir. Bu teoriler, ekonomik büyümeyi tahmin etmekten, vergi politikalarını şekillendirmeye kadar geniş bir yelpazede merkezi bir rol oynar.

Gelir Hipotezi’ne dair farklı yaklaşımlar
Gelir Hipotezi denince akla ilk gelen ve en bilinen teori, John Maynard Keynes'in Mutlak Gelir Hipotezi'dir. Keynes, 1930'larda Büyük Buhran'ın etkilerini analiz ederken, insanların mevcut gelirleri arttıkça tüketimlerinin de arttığını, ancak bu artışın gelirdeki artıştan daha yavaş olduğunu gözlemlemiştir. Yani, insanlar zenginleştikçe gelirlerinin daha büyük bir kısmını tasarruf etme eğilimindedir. Bu, ekonominin durgunluktan çıkması için devlet harcamalarının önemini vurgulayan "Marjinal Tüketim Eğilimi" kavramının temelini oluşturmuştur. Ancak zamanla, Keynes'in bu basit modelinin her durumu açıklayamadığı anlaşıldı. İşte bu noktada diğer teoriler devreye girdi.

Nispi Gelir Hipotezi (James Duesenberry)
Bu teori, tüketimin sadece bireyin mutlak gelirine değil, aynı zamanda çevresindeki diğer insanların gelirlerine ve kendi geçmişteki en yüksek gelir seviyesine de bağlı olduğunu savunur. Duesenberry, "Göstermelik Tüketim" kavramını ortaya atmıştır; yani insanlar, sosyal statülerini korumak veya yükseltmek için başkalarının tüketim alışkanlıklarını taklit edebilir. Ayrıca, "Mandallama Etkisi" dediği bir olguyu da tanımlamıştır; insanlar bir kez belirli bir yaşam standardına ulaştıklarında, gelirleri düşse bile bu standardı korumakta zorlanırlar, bu da tüketimin düşmesini engeller.

Sürekli Gelir Hipotezi (Milton Friedman)
Friedman, tüketim kararlarının geçici gelir dalgalanmalarından çok, bireylerin uzun vadede elde etmeyi bekledikleri sürekli gelirlerine dayandığını ileri sürmüştür. Örneğin, piyangodan büyük ikramiye kazanan biri, bu paranın büyük bir kısmını tasarruf edip gelecekteki tüketimini finanse etmek için kullanabilir, aniden harcamak yerine. Benzer şekilde, beklenmedik bir ikramiye (geçici gelir) genellikle tasarrufa yönelirken, maaş zammı (sürekli gelir) tüketime dönüşme olasılığı daha yüksektir. Friedman'a göre, insanlar rasyoneldir ve tüketimlerini yaşam boyu gelirlerini dengeleyecek şekilde planlarlar.

Yaşam Boyu Gelir Hipotezi (Franco Modigliani)
Yaşam Boyu Gelir Hipotezi, Friedman'ın fikrini daha da geliştirerek, bireylerin tüm yaşamları boyunca elde etmeyi bekledikleri toplam geliri göz önünde bulundurarak tüketim ve tasarruf kararları aldığını belirtir. Modigliani'ye göre, genç insanlar genellikle gelecekte daha fazla kazanmayı bekledikleri için borçlanabilirler. Çalışma hayatlarında kazançları arttıkça emeklilikleri için tasarruf etmeye başlarlar. Emeklilik dönemlerinde ise birikimlerini tüketirler. Bu model, bireylerin yaşa bağlı olarak değişen gelir akışlarını ve finansal ihtiyaçlarını hesaba katarak tüketimlerini nasıl düzleştirdiklerini açıklar.