Kahvenin tadı kaçtı: Bir fincan kahve artık lüks tüketim oldu
Kahve fiyatları son aylarda hızla yükseliyor. Küresel üretim daralması, döviz kurları ve artan maliyetler, kahveyi artık lüks bir tüketim ürününe dönüştürdü. Kahve, artık sadece içecek değil, bir dönemin sosyoekonomik aynası oldu.
Kahve artık lüks tüketim oldu
Son aylarda kahve fiyatlarındaki yükseliş, hem tüketicilerin hem de işletmecilerin gündeminden düşmüyor. Sabah kahvesi, birçok kişi için güne başlamanın vazgeçilmez bir ritüeliyken artık cüzdanları zorlayan bir alışkanlığa dönüştü. Sadece kafelerde değil, market raflarındaki fiyat etiketleri de dikkat çekici şekilde yukarı çıktı. Bir yıl önce 100 gram Türk kahvesi 40-50 TL civarındayken bugün 100 TL’nin üzerine çıkmış durumda. Zincir kahve markalarında ise bir fincan kahvenin fiyatı 100 TL bandını çoktan aştı. Uzmanlar, bu artışın sadece tüketici alışkanlıklarını değil, sosyal yaşam biçimlerini de etkileyeceğini söylüyor. Artık birçok kişi dışarıda kahve içmek yerine evde demlemeyi tercih ediyor. Ancak ev tipi kahvelerde de maliyetin hızla arttığı gözleniyor. Kahve, adeta sessiz bir lüks haline gelmeye başladı.
Küresel üretim daralması etkisini gösteriyor
Kahve fiyatlarındaki yükselişin arkasında en temel neden, dünya genelinde üretimin azalması. Brezilya, Kolombiya ve Vietnam gibi önde gelen üretici ülkelerde yaşanan kuraklık, don olayları ve artan enerji maliyetleri hasadı olumsuz etkiledi. Özellikle Arabica türü kahve çekirdeğinde üretim kaybı, fiyatları küresel ölçekte yukarı çekti. Çiftçiler, iklim koşullarının öngörülemez hale gelmesi nedeniyle üretim planlamasında zorlanıyor. Bu belirsizlik, kahve vadeli işlemler piyasasında da dalgalanmaya neden oluyor. Uzmanlar, kahve bitkisinin iklim değişikliğine karşı oldukça hassas bir yapıda olduğuna dikkat çekiyor. Küresel üretimde yaşanan bu daralma, Türkiye gibi kahve ithalatına bağımlı ülkelerde fiyatları doğrudan etkiliyor. Sonuç olarak, kahve fiyatları artık sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel bir mesele haline geldi.
Döviz kuru dalgalanmaları kahve fiyatını yükseltiyor
Türkiye’de kahve fiyatlarındaki yükselişin bir diğer nedeni ise döviz kurundaki dalgalanma. Çünkü kahve, Türkiye’de üretilmeyen bir ürün ve tamamen ithalata dayalı. Dolar kuru her arttığında, ithalat maliyeti de aynı oranda yükseliyor. Özellikle son aylarda döviz kurlarındaki artış, kahve tedarikçilerini zor durumda bıraktı. Bu da perakende satış fiyatlarına zincirleme biçimde yansıdı. İthalatçılar, navlun ücretleri, gümrük vergileri ve finansman maliyetlerinin her geçen ay arttığını belirtiyor. Bu faktörlerin birleşimi, kahve fiyatını birkaç kat yukarı çekiyor. İşletmeler, maliyeti tüketiciye yansıtmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Kısacası döviz, kahvenin tadını bozan en acı unsur haline gelmiş durumda.
Zincir kahve markaları fiyat güncellemelerine devam ediyor
Büyük kahve zincirleri, maliyet baskısına dayanamayarak fiyatlarını sık sık güncelliyor. Eskiden yılda bir kez yapılan fiyat revizyonları artık birkaç ayda bir yapılır hale geldi. Bu durum, hem tüketicinin tepkisini hem de sektör içi rekabeti artırıyor. Zincir markalar, kaliteyi korumak için bu zamların kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Ancak tüketiciler, artık bir kahveye 150 TL vermek istemiyor. Bazı markalar promosyonlu ürünlerle denge sağlamaya çalışsa da genel eğilim yukarı yönlü. Kahve kültürü gelişmiş şehirlerde bile tüketim alışkanlıkları değişmeye başladı. İnsanlar artık kahveyi keyiften çok zorunlu bir ihtiyaç gibi tüketiyor. Bu da sosyal mekanların doluluk oranlarında hissedilir bir düşüş yaratıyor. Kısacası,kahve artık hem damak hem de bütçe meselesi.