Orta Doğu'da yeni gerilim hattı: İsrail-Şam gerilimi Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?
Orta Doğu, tarih boyunca jeopolitik fay hatlarının kesişim noktası olmuştur. Dün gerçekleşen İsrail ile Suriye'nin başkenti Şam arasındaki askeri gerilim, bölgedeki dengeleri bir kez daha altüst etme potansiyeli taşımaktadır. İsrail'in Suriye topraklarına düzenlediği hava saldırıları bölgesel istikrarsızlığı derinleştirirken, bu durumun Türkiye ekonomisine olası etkileri de yakından takip ediliyor.
Jeopolitik gerilimin temel nedenleri
İsrail'in Suriye'deki askeri hedeflere yönelik operasyonları genellikle İran'ın Suriye'deki askeri varlığını engelleme amacı taşıyor. Suriye iç savaşının on yılı aşkın süredir devam etmesi, ülkeyi farklı etki alanlarına bölmüş durumda. İsrail, kendi güvenliği açısından bu bölünmüşlüğü bir fırsat olarak görse de, Suriye topraklarındaki İran destekli grupların varlığı İsrail için ciddi bir tehdit unsuru olmaya devam ediyor. Bu durum, İsrail'in Suriye içindeki hedeflere yönelik saldırılarını artırmasına neden oluyor.
Türkiye için olası ekonomik sonuçlar
İsrail-Şam arasındaki gerilimin artması, Türkiye ekonomisi üzerinde çeşitli kanallardan etki yaratabilir.
1-) Enerji ve ticaret yolları üzerindeki etkiler
Orta Doğu, küresel enerji arzının kritik bir parçası ve önemli ticaret yollarının kavşağıdır. Bölgedeki herhangi bir çatışma, özellikle deniz taşımacılığı ve kara yolu ulaşımı üzerindeki güvenlik risklerini artırarak ticari mal akışında aksamalara ve maliyet artışlarına yol açabilir. Türkiye, enerji koridoru olma hedefiyle Irak ile Basra Körfezi'ni Akdeniz'e bağlayacak Kalkınma Yolu Projesi gibi yeni demiryolu ve boru hattı projeleri üzerinde çalışıyor. Ancak bu tür çatışmalar, bu stratejik projelerin güvenliğini ve fizibilitesini olumsuz etkileyebilir. Özellikle Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'deki tansiyonun yükselmesi, dünya genelindeki petrol ve doğal gaz fiyatlarını doğrudan etkileyebilir. Türkiye, enerji ithalatçısı bir ülke olarak, bu fiyat artışlarından olumsuz etkilenecek ve enerji maliyetleri artacaktır. Ayrıca, Süveyş Kanalı'nda yaşanabilecek potansiyel aksamalar, Türkiye'nin uluslararası tedarik zincirlerindeki konumunu da tehlikeye atabilir, zira bu kanal Türkiye'nin Avrupa ve Asya arasındaki ticaretinde kritik bir geçiş noktasıdır.
2-) Dış ticaret ve ihracatın azalması
Orta Doğu, Türkiye'nin önemli ticaret ortaklarından biridir ve bu bölgeye yapılan ihracat, Türkiye'nin genel ihracat gelirlerinde önemli bir yer tutar. Bölgedeki istikrarsızlık, Türkiye'nin bu ülkelere olan ihracatını azaltabilir ve yeni pazar arayışlarına yönelmesine neden olabilir. Çatışma bölgelerindeki tüketici güveninin düşmesi, yerel ekonomilerin zayıflaması ve alım gücünün azalması, Türk mallarına olan talebi düşürebilir. Özellikle sınır ticareti ve bölgesel işbirliği projeleri, güvenlik endişeleri nedeniyle sekteye uğrayabilir. Kara yoluyla yapılan taşımacılıkta artan riskler, sigorta primlerini yükselterek ve transit geçişlerde gecikmelere neden olarak ihracat maliyetlerini artırabilir. Bu durum, Türk firmalarının rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir.
3-) Turizm sektöründe gerileme
Bölgesel çatışmalar, turizm sektörü üzerinde doğrudan olumsuz etki yaratır. Türkiye, Orta Doğu ve çevresinden gelen turistler için önemli bir destinasyondur. Güvenlik kaygıları, özellikle bölgedeki potansiyel turistleri Türkiye ziyaretinden caydırabilir. Hava yolu şirketlerinin bölgeye uçuş sayısını azaltması veya güvenlik gerekçesiyle uçuşlarını durdurması da turizm akışını olumsuz etkileyebilir. Rezervasyon iptalleri ve yeni rezervasyonlarda düşüşler yaşanarak turizm gelirlerinde ciddi kayıplar meydana gelebilir. Bu durum, turizmle bağlantılı diğer sektörler olan konaklama, yeme-içme, ulaştırma ve perakende sektörlerini de domino etkisiyle etkileyerek ülke ekonomisine genel bir darbe vurabilir.