Babamdan en güzel hatıra ‘Mutluluk Pastası’ tarifi...

Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Garih, babası Üzeyir Garih'i anlatıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Babamdan en güzel hatıra ‘Mutluluk Pastası’ tarifi...

Babamın bana bıraktığı hiçbir şey benim için ‘Mutluluk Pastası’ tarifinden daha korunası değil. Hiçbir şey bundan daha kıymetli değil. Hiçbir şey bundan daha “babamı anlatan” değil…

Sevgiyi yiyemezsiniz. Ama paylaşabilirsiniz. Ve dünyanın bu en korunası, en hassas ama bir o kadar en güçlü duygusu paylaşıldıkça büyür. Dünyanın buna ihtiyacı var. Büyük bir sevgi çemberine. Babamın işte bu çemberi oluşturmak için, birlikte çalıştığı iş arkadaşlarından ailesine, bizlere kadar kendi etrafında oluşturduğu bir sevgi yumağı vardı. Bu çemberi her daim büyütmeye ve paylaşmaya çalışırdı. Bir adı da vardı bu çabasının. Bir tarifi… Babalar günü vesilesi ile Babam Üzeyir Garih’in ruhunu şad ederken şahsına münhasır yazdığı ‘Mutluluk Pastası’ tarifini paylaşmak istedim sizlerle.

Bakın o tarifin içinde neler var: 4 fincan sevgi, 2 fincan sadakat, 1 fincan dostluk,1 fincan saygı, 2 kaşık ümit, 2 kaşık şefkat,1 kaşık inanç,1 fıçı neşe…

Ve nasıl yapıldığını da hatıra bıraktı bizlere: Sevgi ile sadakati, inanç ve şefkatle karıştırın, ümit ve dostluğu katıp, neşe dolu fıçıda iyice sallayın. Güneşte pişirip, her gün yakınlarınıza saygıyla ve cömertçe servis yapın.

Bıraktığı hiçbir şey benim için bundan daha korunası değil. Hiçbir şey bundan daha kıymetli değil. Hiçbirşey bundan daha “babamı anlatan” değil.

Tabii ki sadece babalar gününde değil. Kendisi her zaman yanımızda. Ama her yıl olduğu gibi bu yıl da Babalar Günü’nde çok değerli babam Dr. Üzeyir Garih’i tüm ailemiz olarak saygı, sevgi, ve büyük hasretle anıyoruz.

Her çocuk için babaları “bilge”dir. Özellikle kaybedilmiş babalar… Benim de bilgemdi babam. O bilge kişiliği ile biz çocuklarına ve torunlarına her zaman çalışkanlığı, vatanseverliği, insan sevgisini ve mütevaziliği bir yaşam biçimi olarak aşıladı.

İş hayatında çok başarılıydı. Fakat asıl başarısı ailesi ile ilişkilerindeydi. İş ve sosyal hayattaki başarısının sırrı bizlerle mutlu özel yaşantısındaydı. Çocukluk yıllarımda doğanın güzelliklerinden faydalanmayı ve evrenin enerjisine uyum sağlamanın önemini bana keyifli şekillerde anlatırdı. Büyük iz bıraktığını şimdi şimdi anlıyorum.

Ortaokul yıllarımda sadece ikimizin olduğu sahil yürüyüşleri sırasında veya yazın beraber sandalda kürek çektiğimiz hafta sonlarında söyledikleri o kadar canlı ki: “Kuşlara yem vermek, balıkları beslemek, aile ve arkadaşlıkların önemi, çimlere basmak, ağaçlara dokunmak, iyilik yapmanın değerini anlamak, sporun önemi ve eğitimimle ilgili tavsiyeleri…”

En önemlisi ise kendi frekansımı ancak kainatın frekans seviyesine doğru yükselterek uyarlayabildiğim zaman hayatın güzelliklerinden keyif alabileceğimi öğrenmemdi.

36-40 yaş olgunluk dönemim ise keşke hiç ama hiç bitmeseydi. Çünkü o dört yıl sadece benimle ve ayda bir pazar günü öğleden sonraları yaptığımız kahve sohbetlerinin bambaşka bir anlamı varmış meğer. Bu sohbetlerimizde, insanın varoluşuna ilişkin konuları, iş yönetim felsefelerini ve hayata bütünsel bakışını aktarırdı. O saatlerdeki buluşmamız kesintisiz yaşanırdı, ne telefon, ne başka bir şey aramıza girmezdi. İyilikler Bankası Hesabı, Zenginliğin tanımı, Dostluk, Spor, Beslenme, Uyku Düzeni, Kainatın Frekansı, Paranın Enerjisi, Meslek sevgisi, Sektör sevgisi, ve Su gibi olmanın önemi… İşte bu dört yıl içinde bu konularla ilgili tarifsiz lezzetli bilgi aktarımları, bana bıraktığı en büyük mirastır. Ne özel anlarmış, zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum.

Sözünü etmeden geçemeyeceğim, bende iz bırakan konulardan biri de zenginliğin kendisine has tanımı olmuştur. Genel olarak zenginliğin sahip olunan maddi varlıklar olarak tanımlandığını, ancak aslında sağlıkla aldığımız her nefesin en büyük zenginliğimiz olduğunu, kainatta yüce Allah’ın yarattıklarının hiçbirinin sebepsiz yaratılmadığını ve bir bütünü tamamladığını anlamamı isterdi. Sizlerle başımızdan geçen güzel bir anımı paylaşmak isterim. Yaptığımız bir doğa yürüyüşümüz sırasında patika üzerinde bulunan çiçekleri koklamadığımı, sadece yanlarından yürüyerek geçtiğimi görünce beni durdurup, bu güzel çiçekleri koklamaya mutlaka zaman ayırmamı, onların ne kadar güzel yaratıldığını izlememi, ve buna ne kadar yoğun bir tempoda çalışırsam çalışayım mutlaka zaman ayırmamın hayatın zenginliğinin farkına varmamın önemli bir parçası olduğunu anlattı.

Dr. Üzeyir Garih aile fertlerinin yanısıra beraber çalıştığı iş arkadaşlarına da çalışma azmi ve heyecan aşılayan örnek bir insan ve muhteşem bir liderdi. Emek verdiği iş hayatı içerisine yüzlerce başarı sığdırmış ve insanlara kendi bilgi ve tecrübelerini öğretme konusundaki sevgisi ile çok değerli eserler bırakmıştır. Her türlü bilgi kaynağı ile içli dışlı olan yeni nesillere daha iyi yetişmeleri için kendi tecrübelerini aktarmaktan her zaman büyük keyif almıştır. Allah vergisi akademik yeteneklerini ve ikna kabiliyetini pratik hayatta ve iş dünyasında çok verimli ve etkili bir şekilde kullanabildiğine her zaman şahit oldum.

Onun şirketimiz ile ülkemize sağladığı ekonomik gelişime biz de katkılarımızı yılmadan devam ettiriyoruz ve ettireceğiz. Onu bıraktığı eserleriyle ve çok değerli hayat felsefesi ile yaşatacağız.