Dünya jant üretiminin yüzde 10’unda Ege imzası var
Dünya otomotiv sektöründe önemli bir oyuncu konumundaki Türkiye, bazı otomotiv parçalarında daha iyi bir noktada bulunuyor. Jant da bunlardan biri. Türkiye jant üretiminde Avrupa’da ikinci, dünyada 6. sırada. Türkiye üretiminin yüzde 70’inde ise Ege’nin imzası var.
İREM CEYLİN DEMİRCAN / İZMİR
Türkiye'nin sanayi atlasında sessiz ama güçlü bir dev olarak yükselen Ege Bölgesi, jant üretiminde adeta bir küresel üs haline geldi. İzmir’den Manisa’ya, Aydın’dan Denizli’ye uzanan geniş bir üretim hattında, yılda yaklaşık 28 milyon adet jant üretiliyor. Bu rakam, Türkiye genelindeki jant üretiminin yaklaşık yüzde 70’ine karşılık geliyor. Başka bir deyişle, Türkiye’de üretilen her üç janttan ikisi Ege topraklarından çıkıyor.
Dünya genelinde 340 milyon adet civarında gerçekleşen toplam jant üretimi içinde Türkiye, Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise 6. büyük üreticisinden biri olarak öne çıkıyor. Bu güçlü konumun temel taşı da tartışmasız biçimde Ege Bölgesi. Ege’nin dünya üretiminden aldığı pay yüzde 8.2 düzeyinde. Firmaların yeni yatırımlarıyla bu oran yüzde 10’a doğru ilerliyor.
CMS, Maxion İnci, Jantaş, Jantsa, Döktaş, Elit Jant gibi küresel çapta tanınan üreticilerin merkez üs olarak seçtiği Ege, sadece üretim hacmiyle değil; mühendislik gücü, Ar-Ge yatırımları ve yeşil dönüşüm vizyonuyla da dikkat çekiyor.
Bölgedeki bu üretim gücü yalnızca iç pazara değil, küresel pazarlara da yönelmiş durumda. Ege Bölgesi jant sanayisi, yılda yaklaşık 900 milyon ila 1,1 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip. Bölgedeki büyük üreticilerin yüzde 70 ila yüzde 80 arasında değişen ihracat oranları, yüksek dış talebin ve kalite standardının somut bir göstergesi niteliğinde. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, Kuzey Amerika ve Orta Doğu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Ege üretimi jantlara yoğun bir talep bulunuyor.
Bu başarının temelinde, Ege’de yıllar içinde doğal olarak gelişmiş bir sanayi ekosistemi yatıyor. Üretim tesislerinin yanı sıra, kalıpçılık, lojistik, yazılım ve otomasyon gibi onlarca alt sektörü kapsayan bu yapı, 100 kilometrelik bir çember içinde yüksek hız ve verimlilik sağlıyor. Türkiye’nin toplam 40–42 milyon adetlik jant üretim kapasitesinin yaklaşık üçte ikisi bu bölgeden karşılanıyor. Bu sayede Ege, yalnızca üretimin değil; aynı zamanda mühendisliğin, yeniliğin ve sürdürülebilir kalkınmanın da merkezi konumuna gelmiş durumda.
Mehmet Torun: “Ege, jant üretiminde Türkiye’nin merkezi sinir sistemi”
Ege Bölgesi’nin Türkiye'nin jant üretiminin sadece lideri değil, adeta merkezi sinir sistemi olduğunu ifade eden Ege Otomotiv Derneği (EGOD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, “Bölge olarak yılda yaklaşık 28 milyon adet jant üretiyoruz. Bu, Türkiye'de üretilen her üç janttan ikisinin İzmir, Manisa ve Aydın'daki tesislerden çıktığı anlamına geliyor. Bu muazzam bölgesel güç, Türkiye'yi de küresel bir oyuncu haline getiriyor. Ülkemiz, bu kapasiteyle Avrupa'nın en büyük ikinci jant üreticisi konumunda. Dünya genelinde ise Çin, ABD, Almanya ve Japonya gibi devlerin hemen ardından gelerek ilk 6 ülke arasında yer alıyoruz” diye konuştu.
Ege’deki üreticilerin kapasiteleri yanında ürünlerinin kalitesiyle de dikkat çektiğini belirten Torun, Ege'de üretilen jantların, yüksek mühendislik ve kalite standartları sayesinde dünyanın en talepkâr pazarlarına, 30'dan fazla ülkeye ihraç edildiğini söyledi. Ege Bölgesi'nin tek başına üretim kapasitesi, otomotiv devi Almanya'nın toplam jant üretimine neredeyse eşit olduğunu sözlerine ekleyen Torun, “Bu nedenle, Ege artık sadece bir üretim bölgesi değil; Türkiye'yi küresel vitrine taşıyan, pazara kalite ve teknolojiyle yön veren stratejik bir sanayi ekseni” dedi.
Ege’deki jant kümelenmesinin büyük avantajlar sağladığını ancak dikkatle yönetilmesi gereken riskler de barındırdığını belirten Mehmet Torun, “Tüm tedarik zincirinin 100 km’lik bir alanda toplanması bize olağanüstü bir hız kazandırıyor. Siparişler günler içinde tamamlanıyor, firmalar birbirinden öğreniyor, eğitim kurumları ortak beyne katkı sağlıyor. Bu da bölgeyi küresel ölçekte aranan bir üretim ortağına dönüştürüyor. İzmir ve Aliağa gibi limanlarımızla da lojistik bir avantaj sağlıyoruz” dedi. Ancak bu yoğun kümelenmenin üç temel riski olduğuna dikkat çeken Torun, nitelikli insan kaynağı için firmalar arasında rekabetin arttığını, pazar daraldığında yıkıcı fiyat rekabeti yaşandığını ve içe kapanma tehlikesiyle yeniliklerin gözden kaçabilme tehlikesi bulunduğunu belirtti.
“Üniversite sanayi iş birlikleri artmalı”
Gelecek dönemde vizyonlarının sadece daha fazla üretmek değil daha akıllı ve daha yeşil üretmek olduğunu ifade eden Torun, “Hedefimiz, Ege'yi bir üretim üssü olmaktan çıkarıp, bir otomotiv teknoloji ve tasarım merkezine dönüştürmek. Artık standart jant üretimiyle yetinemeyiz. Dünya artık sadece sağlam değil; verimli, hafif ve akıllı jantlar arıyor. Bu yüzden rotamızı elektrikli araçlara özel hafifletilmiş jantlara, sensörlü akıllı jantlara ve sürdürülebilir malzemelerden üretilen çevreci ürünlere çevirmeliyiz. Kısacası, fason üretimdeki mükemmelliğimizi, teknoloji ve tasarım üreten bir güce dönüştürmeliyiz. Avrupa Birliği’nin Karbon Vergisi (CBAM) gibi uygulamaları, yeşil üretimi zorunlu hale getiriyor. Ancak biz bunu bir tehdit değil, Ege’nin rüzgâr ve güneş potansiyeliyle büyük bir fırsata dönüştürebiliriz. OSB’lerimizi Yeşil OSB’lere çevirerek Avrupa pazarında ciddi bir rekabet avantajı sağlayabiliriz. Bugüne kadar dünyanın en büyük markalarına üretim yaptık, şimdi kendi markalarımızla küresel sahneye çıkma zamanı. Sadece üretim değil; tasarım ödülleri alan, teknoloji lisansı satan ve trend belirleyen bir bölge olmalıyız. Bu dönüşümün temelinde ise insan var. Üniversitelerimiz ve meslek liselerimizle birlikte çalışarak yeni nesil mühendisler ve teknisyenler yetiştirmek zorundayız” diye konuştu
Ege jant sanayisinin artık klasik bir teşvik kalıbının çok ötesinde bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu belirten Torun, “Biz kamudan sadece destek değil, stratejik bir ortaklık bekliyoruz. Çünkü bu sektörü Türkiye’nin küresel rekabet gücünün motoru olarak görüyoruz” dedi. Bu ortaklığın üç temel başlıkta şekillenmesi gerektiğini vurgulayan Torun, ilk olarak yeşil ve dijital dönüşüm hedeflerine ulaşmak için hızlı ve bürokrasiden arındırılmış Ar-Ge teşvik mekanizmalarının devreye alınmasını istedi. Lojistik altyapı eksikliklerinin üretimin rekabetçiliğini gölgelediğine dikkat çeken Torun, liman ve demiryolu bağlantılarının güçlendirilmesiyle birlikte, sanayiyle entegre mesleki eğitim politikalarının da hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Ata Caner Çerçioğlu: “Kümelenmiş olmamız sesimizi daha gür duyurmamızı sağlıyor”
Avrupa’nın jant ihtiyacının dörtte birini tek başına karşılayan Türkiye’de, üretimin çok büyük bir bölümünün Ege Bölgesi’nde yapıldığını ifade eden Jantsa Yönetim Kurulu Üyesi Ata Caner Çerçioğlu, “Ege, aslında lojistik anlamada özellikle çelik jant konusunda çok iyi bir lokasyon değil. Bazı dezavantajları var. Hammadde burada olmadığı için nakliye masrafımız artıyor. Ama burada kümelenmiş olmamız Avrupa da dahil olmak üzere birçok yerde ortak bir ses çıkartabilmemiz için çok kıymetli” dedi.
Günümüzde her 100 firmadan yalnızca birinin üçüncü nesle geçiş yapabildiğini hatırlatan Çerçioğlu, “Ege’deki jant fabrikalarının neredeyse tamamı bu süreci başarıyla tamamladı. Bu kuşak geçişi sayesinde Ege’deki firmalar çok özel bir denge yakaladı. İkinci kuşaktan gelen üretim tecrübesi ve teknik bilgi, üçüncü kuşağın dijitalleşme, otomasyon ve yapay zekâ odaklı yönetim anlayışıyla birleşti. Bugün birçok global jant üreticisi eski gücünü kaybederken, Ege’deki üreticiler bu birleşim sayesinde sahada ve pazarda daha çevik, daha yenilikçi bir konuma geçiyor. Önümüzdeki süreçte Avrupa ve dünya pazarlarında daha fazla söz sahibi olacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
Jantsa’nın 1977’de kurulduğunu ve bugün 48 yıllık üretim tecrübesiyle sektörün en köklü aktörlerinden biri olduğunu belirten Çerçioğlu, “Tarım, sanayi ve ticari jantları aynı çatı altında üretebilen dünyadaki tek firmayız. 100 bin m2’lik kapalı alanda belediye otobüslerinden traktörlere, iş makinelerinden TIR’lara kadar her segmentte üretim yapıyoruz. Yüzde 80 ihracat kapasitesi ile çalışıyoruz. Aydın Ortaklar’daki yeni yatırımımızla kapasitemizi 2,7 milyondan 4,5 milyon adete çıkaracağız. Ayrıca binek araçlara yönelik jant fabrikamızın kapasitesini de 1,5 milyondan 3 milyona yükselttik. Kısa vadede toplamda 7 milyon adetlik üretim kapasitesine ulaşmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
CMS’nin hedefi 200 milyon jant üretmek
Avrupa’nın en büyük jant üreticilerinden biri olan CMS, 150 milyonuncu jantını üretti. 1980 yılında kurulan ve bugün Gaziemir, Pınarbaşı ve Çiğli’de 4 üretim tesisi bulunan CMS’nin 150 milyonuncu jantı geçen ay içinde Gaziemir tesisinde üretildi.
150 milyonuncu jant üretiminin yalnızca bir sayısal başarı değil, aynı zamanda CMS markasına duyulan güvenin bir sembolü olduğunu vurgulayan CMS Yönetim Kurulu Başkanı Bertuğ Ösen, “Ürettiğimiz jantları yan yana dizdiğimizde yaklaşık 70 bin kilometrelik bir uzunluk elde ediyoruz. Bu mesafe, dünyanın çevresini iki kez dolaşmaya eş değer. Ayrıca bu sayı, 37.5 milyon araca yetecek kadar jant anlamına geliyor ki bu da Türkiye’deki kayıtlı binek araç sayısının iki katından fazlası. Avrupa’nın otomotiv devlerine jant üretiyoruz. Üretimimizin yaklaşık yüzde 82’sini ihraç ediyoruz. Her 3-4 saniyede bir CMS jantının bir araçta yerini alıyor olması, ne denli büyük bir etki yarattığımızın göstergesi. CMS’yi yalnızca bir üretici değil, otomotiv endüstrisinin teknoloji ortağı haline getirme hedefiyle hareket ediyoruz. Her adımımızı uzun vadeli, sürdürülebilir ve küresel bakış açısıyla planladık. Sıradaki hedefimiz 200 milyonuncu jant” ifadelerini kullandı.
Cevher Özyavuz: “Ege, Türkiye’nin jant üretim üssü konumunda”
1955’te İzmir’de faaliyete başladıklarını, Türkiye’nin ilk alüminyum jant üreticisi olarak birçok ilke imza attıklarını anlatan Cevher Jant İcra Kurulu Üyesi Cevher Özyavuz, “Ege Serbest Bölgesi’ndeki iki fabrikamızda yıllık 3 milyon jant üretim kapasitesi ve binden fazla çalışanımızla faaliyet gösteriyoruz. Almanya, İspanya ve İsveç’teki ofislerimizle Avrupa’ya ihracat yapıyoruz. ASI Performans Standardı’nı alan Türkiye’deki ilk jant üreticisiyiz. 2024’te elektrik kaynaklı karbon emisyonlarını tamamen sıfırladık. Üretim gücümüzün yanı sıra kadın istihdamı, mesleki eğitim ve eşit fırsatlar gibi sosyal sorumluluk projelerimizle de sürdürülebilir kalkınmaya katkı sunuyoruz” dedi.
Ege Bölgesi’nin üç büyük üreticisinin 16 milyon adedin üzerinde yıllık alüminyum jant üretim kapasitesine sahip olduğunu dile getiren Özyavuz, “Türkiye’nin Avrupa jant pazarındaki payı yüzde 18-20 aralığında değişiyor, bu payın önemli bir bölümü Ege Bölgesi’ndeki üreticiler tarafından karşılanıyor. Ege, Türkiye’nin jant üretim üssü haline geldi ve Avrupa’da jant üretiminde ilk iki bölgeden biri konumuna ulaştı” diye konuştu.
Bölgedeki kümelenmenin en önemli ve stratejik avantajının Ege Bölgesi'nin jant üretiminde uluslararası düzeyde bilinirlik kazanması olduğunu söyleyen Özyavuz, “Bölgemiz Avrupa’daki jant üreticileri için güvenilir, kaliteli ve güçlü üretim altyapısıyla öne çıkıyor. Bunun yanı sıra nitelikli iş gücü havuzunun oluşması, güçlü tedarik zinciri, yan sanayiye ve lojistik hizmetlere erişimin kolaylaşması üretim süreçlerinde verimliliği artırıyor ve maliyet avantajı sağlıyor. Kümelenme ortak sorunlara karşı hızlı çözüm imkanı da sunuyor. Bununla beraber nitelikli iş gücünü elde tutmak ciddi bir rekabet yaratıyor ve enflasyonla beraber işçilik maliyetlerinin daha da yükselmesine neden oluyor. Ayrıca, üretimin belli bir noktada yoğunlaşması hammadde, enerji ve su gibi kaynaklar üzerinde baskı oluşturuyor. Bu da sürdürülebilirlik açısından doğru bir planlama ve yatırım gerektiriyor. Son olarak deprem gibi bölgeyi etkileyecek bir felaket üretimi ve lojistiği sekteye uğratabilir. Bu gibi afetleri de göz önünde bulundurarak riskleri etkin bir şekilde yönetmek önem taşıyor” dedi.
Geçmişten gelen sanayi birikimiyle Türkiye’de jant imalatında öncü rol üstlenen Ege’nin artık “Jant Vadisi” kimliğiyle anıldığını ifade eden Özyavuz, “İşçilik maliyetleri 2021 ile 2025 yılları arasında Euro bazında 3 katına çıktı. TL bazında yüzde bin 300 artış yaşanırken, kur yüzde 414 seviyesinde kaldı. Maliyet makası artık otomasyon, verimlilik yatırımlarıyla kapatılamayacak bir seviyeye geldi. İşçilik maliyetleriyle ilgili teşvik ve desteklerin artırılması öncelikli başlıklarımız arasında yer alıyor. Bununla beraber ülkemize BYD, Cherry, SWM gibi Çinli dev markalar yatırım yapıyor. Onlar yatırım yaparken kendi tedarikçilerini de beraberinde getirmeleri bizim rekabet gücümüzü azaltır. Bu yüzden yerli kapasite yeterliyse yerli üreticiyi koruyan hukuki altyapının oluşturulması önemli” ifadelerini kullandı.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.