Uçan Kazlar Teorisi

(Flying Geese Theory) Japon iktisatçı Kaname Akamatsu’nun geçen yüzyı­lın 30’lu yıllarındaki bir makalesinde açıkladığı “Uçan Kazlar Teorisi”, İngi­lizce çevirisinin yayınlandığı 1961’den sonra dünyanın diğer ülkelerinde de ilgi görmüştür. Göç eden yaban kazlarının yatık “V” harfi şeklinde uçmalarından esinlenen bu teori yoksul ülkelerin ge­lişmiş ülkelere yetişmesinin sorunları­nı konu almıştır. Akamatsu, gelişmekte olan bir ülkenin, örneğin 30’lu yıllardaki Japonya’nın, gelişmiş ülkelere hangi ko­şularda yetişebileceğini ortaya koymayı amaçlamıştır. Ekonomide geri kalmayı “bağımlılık” ve “merkez-periferi” ilişki­leri ile açıklayan ekonomistlerin aksine Akamatsu ülkeler arasındaki ilişkinin iki yönlü olduğunu savunmuştur. Aka- matsu “uçan kazlar” terimini Japon­ya’nın tekstil sanayisinin gelişimini incelerken bulmuştu.

Akamatsu uçan kazların mümkün olan en az enerji ile en uzun süre uçmasını ve öndeki kazın yorulunca yerini arkadakine bırakmasını örnek alarak geli­şen ülkelerin gelişmişlere nasıl yetişe­ceği konusunda araştırmalar yapmıştır. Öncü şirketlerin, sektörlerin ve ülkele­rin açtığı yoldan diğerlerinin de ilerleyebildiğini düşünen Akamatsu analiz­lerini üç düzeyde yürütmüştür. Sektör içi, sektörler arası ve ülkeler arasındaki işbölümünün benzer şekilde değiştiğini fark eden Japon iktisatçı örnek olarak tekstil sektörünü incelemiştir. Japonya tekstil sektöründe ihracatını artırdık­tan sonra tekstilden elde ettiği sermaye birikimini teknolojik yoğunluğu daha yüksek sektörlere aktarmıştır. Japon­ya’da ücretlerin yükselmesi sonrasın­da Güney Kore, Tayvan ve Hongkong tekstil sektöründe ihracata başlamıştır. Güney Kore ve Tayvan’da ücretler yük­seldikçe ve kaynaklar otomotiv, beyaz eşya ve elektronik sektörlerindeki ya­tırımlara akınca bu kez tekstil sektörü Kamboçya, Vietnam ve Laos gibi ülke­lerde ön plana çıkmıştır.

Teori 60’lı yıllardan sonra gelişen bir ülkede sanayi dallarının teknolojik düzeyinin yükseltilmesine de uygu­lanmıştır. Burada tekstilden gemi inşa sanayine ve bir sonraki aşamada oto­motive ve ileri elektronik sanayilerine geçiş söz konusu olmaktadır. Teorinin diğer bir uygulama alanı da belirli bir bölgedeki ülke gruplarında olmuştur. Geliştirilen modelde göç eden kazla­rın en önünde Japonya’nın bulunduğu ardından Güney Kore, Çin, Malezya gibi ülkelerin geldiği varsayılmaktadır. Modelin her üç düzeydeki açıklamala­rında diyalektik bir dinamizm anlayışı egemen olmaktadır. Modelde yabancı sermaye yatırımlarının, sanayinin böl­gesel aktarımını kolaylaştırdığı ve yeni teknolojileri öğrenme sürecini hızlan­dırdığı da vurgulanmaktadır. 21. yüzyıl­da Uçan Kazlar Teorisi’nin uluslararası yönü daha çok ilgi görmekte, endüstri­ler arası ve endüstri içi analizler geri planda kalmaktadır.

Türkiye’nin Uçan Kazlar Teorisi’nde vurgulanan süreçlerden yararlanma­sı sınırlı düzeylerde kalmıştır. 1948 ile 1952 arasındaki kısa dönemli ithalat liberalizasyonu ardından yerli girişim­ciler üretime başlamıştır. Yerli üretim­den ihracata geçiş aşaması çok uzun sürmüş ancak 90’lı yıllarda ihracat artış eğilimine girebilmiştir. Diğer bir sorun da endüstriler arasındaki geçişte ortaya çıkmıştır. İhracatta teknolojik düzey, gıda sanayisi ve tekstilden, demir-çelik ve otomotive kadar yükselmiş ancak ileri elektronik ve ilaç sanayilerine güç­lü bir geçiş yapılamamıştır.