Batan bankalar Fed'i yolundan çevirecek mi?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM

Ben bu yazıyı yazarken henüz Fed faiz kararı ilan edilmemişti. Ancak finansal piyasalar son 2 haftadır ABD bankacılık sektöründe meydana gelen iflas ve el koymaları bahane ederek Fed’in faiz patikasını yeniden gözden geçirmesi ve hatta faiz artırımlarını durdurmasını istiyor. Keza, enflasyonun hedefin üzerinde seyrettiği bir anda piyasa likiditesi ve fonlama krizi ortaya çıkınca, Fed’in fiyat istikrarı ve finansal istikrar arasında bir bocalama yaşaması da çok normal. Bu gibi durumlarda, barındırdığı “sistemik risk” nedeniyle, finansal istikrarın sağlanması doğal olarak öncelik arz etmekte.

Yükselen enflasyon karşısında Fed’in (ve hemen hemen tüm gelişmiş ülke merkez bankalarının) takındığı tutum enflasyonist baskılar dinene ve ekonomi hafif bir yavaşlama gösterene kadar istikrarlı bir şekilde faiz artırım politikasına devam etmek şeklinde oldu. Son 1 yıldaki enflasyonist baskıların önemli bir bölümü arz tarafındaki gelişmelerden kaynaklansa da ve esasında arz kaynaklı enflasyona karşı para politikasını sıkılaştırmanın pek de bir etkisi olmadığı bilinse de, Fed ortodoks tutumundan vazgeçmeyerek faizleri artırma yoluna gitti. Bunu yaparken de (biraz da geç kaldığı inancıyla) faiz artış hızını da çok yüksek tuttu. (Bir senede yüzde 5’e yakın faiz artışı.)

2016-19 arasındaki 3 yılda Fed’in çok yavaş bir şekilde faizleri yüzde 2.4’e kadar çıkardığı dönemi saymazsak, 2009’dan beri son 12 aya kadar politika faizi sıfırlar civarındaydı. Aynı dönemde başta devlet kağıtları faizleri olmak üzere uzun vadeli faizler de çok düşük seviyelere gerilemişti. Bu durum bazı bankaların rehavete kapılıp bilanço aktif-pasif vade yapılarını olası faiz artışına göre şekillendirmemesine veya gerekli hedge pozisyonları almamalarına sebep olmuş olabilir. (ABD bankacılığında halihazırda piyasa fiyatıyla değerlenmemiş “vadeye kadar elde tutulacak değer” olarak muhasebeleştirilmiş 620 milyar dolar kadar varlık bulunuyor.) Bir süre önce SVB gibi orta ve küçük çaplı bankaların denetimlerinin hafifletilmiş olması da riskli pozisyonlara kapı açmış olabilir.

Ancak, ABD bankacılık sisteminin 2008 küresel krizi sonrasında genel olarak sermaye ve aktif kalitesi olarak iyi bir yapılanma gerçekleştirdiğini, ve sektörde sistemik bir risk olmadığını düşünüyorum. Ama bir kişinin ve hatta çoğunluğun böyle düşünmesi önemli değil. Az sayıda bir mudi aksi yönde düşünüp paralarını bankalardan çekse bile, bu durum “sürü psikolojisi” ile kısa zamanda tüm piyasaya yayılıp sistemik bir riske sebep olabilir. Sistemik riski tehlikeli kılan ise bankalardan toplu mevduat çekilişi olması ve bu durumun sistemi likidite anlamında son derece riskli bir hale getirmesi. Bunu önlemek için Fed’in şemsiye mevduat sigortası getirmesi “ahlaki tehlike” anlamında çokça eleştirilmekle birlikte, bu noktada Fed’in doğru hareket ettiğini ve krizi büyümeden bertaraf ettiğini düşünüyorum. (Tabi, bu konuda haftalarca pek çok şey yazılıp çizilecek ama bence krizin daha fazla büyümesi zor.) Ayrıca Fed devraldığı bankaları tasfiye ederken sermayedarları (ve hatta bir kısım kreditörleri) kurtarmayarak “ahlaki tehlike” riskini de azaltmış oldu.

Başlıktaki soruya geri dönersem: Ben (siz zaten sonucu biliyor olacaksınız ama) Fed’in tüm bu olaylardan önce 50 baz puan olarak beklenen faiz artışını 25 baz puan olarak gerçekleştireceğini öngörüyorum. Bazıları tarafından bu karar Fed’in piyasa baskılarına boyun eğmesi gibi görülse de, bu davranışın kendi içinde bir tutarlılığı var: Şöyle ki, yaşanan tüm bu türbülans piyasa oyuncularının biraz daha temkinli olmasını ve dolayısıyla da ekonomik aktivitenin de kendiliğinden bir miktar yavaşlamasını beraberinde getirebilir. Eğer hal böyle ise, Fed’in faiz artışlarına aynı tempoda devam etmesinin de bir mantığı kalmıyor.

(Diğer bankacılık haberi olan UBS’in Credit Suisse’i devralması ise zaten neredeyse 3-4 yıldır konuşulan bir hikayeydi. CS’den hızlı mevduat çekilişleri sadece bu kaçınılmaz sonu hızlandırdı. Ayrıca UBS’in CS’i kelepir bir fiyata (3.2 milyar dolar) almış olması da hem UBS, hem de diğer bankacılık hisselerini yukarı taşıdı.)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar