Ekonomiyi dönüştürmede tarımın muazzam önemi unutulmamalı
Toprak sorunu, bir sonraki seçimden başka kaygısı olmayan popülist ve pragmatist politikacılara bırakılamayacak kadar önemli.
*****
Toprakların değerlendirilmesini bilmek, kendimizi bilmek kadar değerlidir
İktisadi gelişmeler ilgi menzilinizdeyse, ekonomiyi kaliteli yönetmenin ne anlama geldiğini sorgulamışsınızdır. İktisadi gelişmenin kalitesini “ fırsatları en üst düzeyde değerlendirme, tehlikeleri de en düşük maliyetle atlatma becerisiyle” ölçebiliriz.
Profesyonel iş alanınınız “ekonomi-odaklı ihtisas medyası” ise, toprak, tarım ve hayvancılık göreli olarak imalat ve hizmet kesimine göre gerileme sürecinde olsa da, milli gelirdeki payı azalsa da; “gıda arzı güvenliğinin ” ulusun “beka” sorunu olduğunu aklınızdan hiç çıkarmazsınız. Tarım ve hayvancılıkla ilgili küresel ölçekte gelişmeler, sarsılmaz bir inatla izini sürdüğünüz konular arasında ilk sıralardaki yerini alır.
Jeo Studwel, sahada yaptığı ayrıntılı gözlemlerini paylaştığı “ Asya Nasıl Başardı? kitabının ilk bölümü toprakla ilgilidir. “Toprak: Bahçeciliğin Zaferi” başlıklı bölümün son cümlesinde, “Ekonomik dönüşümde tarımın muazzam önemi asla unutulmamalı” diye haykırır.
Kalkınma sorunlarıyla ilgilenenler bilir; bir toplumun elinin menzili altındaki kaynakları etkin ve verimli değerlendirmesi, ekonomik gelişmenin ilk adımıdır. Canımız ve aklımızdan sonra en değerli varlığımız olan toprakların değerlendirilmesinde belli düzeyi yakalayamayan toplumlar, dışardan büyük kaynaklar bulsalar da ülkeyi düze çıkaracak sonuçlar yaratamıyor.
Toprak, uğruna can verilen en değerli varlığımızdır; toprakları değerlendirmesini bilmek, kendimizi bilmek kadar önemli, değerli ve anlamlıdır.
“Kolektif anlam üretme”
Toprak, tarım ve hayvancılıkla ilgili “kendi hakikatlerimizi” kamuoyuyla paylaşırken, ilk sıraya “ toprakların etkin ve verimli kullanmanın yol ve yöntemlerini bulmayı”, ikinci sıraya da “toprak mülkiyeti ile işlenmesi arasındaki etkileşimi çağın gereklerine uygun hale getirmeyi” koyuyoruz. Zihni modelimiz,“ topraklarımızı değerlendirmede boşluklar yaratan önemli eksiklerimizden biri de yaygın devlet algımızdır” varsayımına dayanıyor.
Devleti, yurttaşın bilinç ve gelir düzeyinden bağımsız, soyut bir varlık olarak algılıyoruz. Devletin, “Musa’nın asası” gibi, “ol !” dediğinde her şeyi yapabilecek bir varlık, sınırsız bir güç gibi içselleştiriyoruz. Böyle bir devlet algısının, rasyonel ve etkin çözümleri geciktirici etkilerini gerektiği kadar sorgulayarak ortak aklın berraklığına erişmeyi yeterince öne çıkaramıyoruz.
Nereden baktığımıza göre “devlet tanımı” değişiyor. Biz, “devlet” dendiğinde, Özge Öner’in “Platon’dan Aristotales’e oradan da Hegel’e kadar uzanan kadim siyaset felsefesi geleneği, devleti yalnızca bir idari mekanizma ya da zor aygıtı değil, kolektif bir anlam üretme yapısı olarak konumlandırır. Hegelci anlamda devlet, özgürlüğün kendini gerçekleştirdiği, yurttaşlık bilincini şekillendirdiği bir etik idealdir. Devlet sadece yöneten değil; bir halkı geleceğe bağlayan anlatının taşıyıcısıdır. Eğer bu anlatımlar çöküyorsa, geriye kalan şey yalnızca bir refleksler sistemi, tepkisel bir idare, anlamdan ve yönelimden yoksun bir organizmadır,[i]” tanımını benimsiyor; devletin “ bir fikir” olduğu gerçekliğini esas alıyoruz.
Toprak sorunu, bir sonraki seçimden başka kaygısı olmayan popülist ve pragmatist politikacılara bırakılamayacak kadar önemli. Toprak ve işlenmesi sorunları,bir sonraki nesli düşünen, ilke ve kuralların kalıcı ve uzun soluklu etkilerini gözeten gerçek kamu entelektüellerinin ve devlet insanlarının öncelikle sahiplenmesi gereken temel sorunlardan biri.
Hepimizin, ortak varlığımız olan toprakların, eksik ve yanlış değerlendirilmesini önleme sorumluluğu var. Toprakların rant alanı haline getirilmesini engellemeliyiz. Toprakların gelir eşitsizliklerini hızlandıran araç olarak kullanılmasına izin vermemeliyiz. Toprakların işlenmesiyle ilgili yanlış destek uygulamalarının haksız gelir kaynağına dönüştürülmesine karşı durmalıyız. Toprakla ilgili yanlış tasarrufların, sermaye transferlerinin, haksız gelir elde etmenin önünü kesmeliyiz. Topraklarla ilgili tasarrufların etik ve ahlâk aşındırması yaratmasının uzun dönemli yıkıcı etkilerinin önünü tıkamalıyız.
Topraklar kimin?
Ülkemizin toprakları kimin? Topraklar nasıl işlenmeli ve değerlendirmeli? Toprakla ilgili yanlış uygulamalar neden toplumun etik değerlerini, ahlaki kavrayışını, güvenini zedeler? Toprak yönetiminde özensizlik niçin rızaya dayanan birlikte barış içinde yaşamayı tehlikeye sokar?
Üzerinde yaşadığımız topraklar, Magrib’den Maşrık’a, Yemen’den Galiçya’ya, Çaldıran’dan Dumlupınar’a uğrunda can veren insanların ve geride bıraktıkları nesillerinin ortak malıdır. Tapu, işleme hakkıdır; çift taraflı kayıt sistemi Osmanlı İmparatorluğu’nda 1880’lerden sonra uygulanmıştır. Osmanlı’nın miri toprakları ve özel kişilere hak tanıyan toprak düzeni ikili yapıdadır. Toprak mülkiyeti sisteminin yaygınlaşması 145 yıllık kısa tarihe sahip. Bugün tapunun işleme hakkı, merkezi ve yerel kamu yönetimlerinin kontrolündeki topraklar, gecekondulaşmanın tapu ile meşrulaştırılması, af uygulamaları, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerine tahsisler, kıyılarda konaklama yapılarına tahsisler, imara açılan alanlar, özel imar uygulamaları, tarımsal işletme için kiralanan ya da satılan arazilerin durumu, topraklarla servet transferi yaratması ve gelir eşitsizliği oluşturması uygulamaları sorgulanmalı. Plansız ve yanlış kentleşmenin yarattığı maliyetler gibi toprak odaklı sermaye transferleri çok değişik sorunlar yığınını yaratmış ve büyütmüştür. Küresel düzendeki çözülmeleri ve yeniden örülmeleri dikkate alarak, toprak düzenini günün ihtiyacına göre yeniden yapılandırılması ihtiyacı var.
Değişen koşullar toprak mülkiyeti, işletme hakkı ve işletme ölçeklendirmesi gibi konuları sorgulamayı öncelikli sorunumuz haline getirmekte. Ortak aklın aydınlık yolunu bulmalıyız. Toprak işleme konusunda devletin nasıl “kolektif anlam” üreteceğine ilişkin düşündüklerimizi paylaşarak çoğaltmalıyız.
Birçok ülkede gözlendiği gibi, sorunlara çözüm üretmeyi öneren “ seçkin azınlıklara tepkilerin[ii]” aşırı pragmatist, popülist ve otokrat yönetimlere dönüşmemesini toprak ve işleme sorunları bağlamıyla da değerlendirmeliyiz. Ziya Gökalp’ın “kitabın elitlere gazetelerin halka hitap ettiği”, aristokrasi ile demokrasi arasında bu açıdan karşılaştırmaya çalışmasını; Cemil Meriç’in, “Her medeniyette elit vardır ve demokrasi, medeniyetin düşmanıdır” derken ne anlatmak istediğini de[iii] benzer bakış açısının ölçülerine vurmalıyız.
[i] Özge Öner, “Bir fikir olarak devlet” Oksijen, S.:221, 4-10 Nisan 2025
[ii] Jim O’Neill, “Amerika Sonrası küresel ekonomiyi kim yönetecek?” Karar, 14 Nisan 2025
[iii] Dücane Cundioğlu, Düşünce Düşlenir, Kapı yayınları, 7.bsk. Kasım 2020, s.:130
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.