Tarımsal üretimde “haybeye yurttan sesler” söylemeyelim

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

İlkokula başladığımız yıllar, radyonun ülkemizde kırsal kesimin derinliklerine yayıldığı dönemdi. Köyümüzün bakkalı ve muhtarı Niyazi Sevim’in radyosu en yüksek perdeden açılır; evin yamacında oturan köyümüzün erkekleri ajans haberleri dinlerdi. O dönemde radyoda temalı bir program yayınlanmıyorsa, Nurettin Sarısözen’in derlediği halk türküleriyle boşluklar doldurulurdu.

Arkadaşlar arasında erişilmesi güç, olmayacak hayallerimizi anlattığımızda “Haybeye yurttan sesler söyleme!” uyarısı yapılırdı.

Ülkemizde ne zaman tarımsal üretimle ilgili tartışmalarla yüzleşsem, “haybeye yurttan sesler söylediğimiz” düşüncesi zihnime hakim olur.

Tarımsal üretimde “olmamız gereken yere”  varabilmemiz için oluşturduğum “hakikatlerimi” zaman zaman paylaşıyorum. Birilerinin yazdıklarımı sorgulayacağı umuduyla yazmayı sürdürüyorum.

Çare tükenmez” gerçekliğinden yola çıkarak, ülkemizdeki tarımsal üretimde yaratmak zorunda olduğumuz “büyük değişim ve dönüşüm ihtiyacı” konusunu tartışmakta geciktiğimizi de biliyorum.

Canlı ya da cansız fiziksel nesnelerin üç boyutlu olduklarını hepimiz biliriz. Yaşamı anlamaya başladığımız andan sonra karşılaştığımız şeylerin genişliği, uzunluğu ve yüksekliğini kavrarız.

Stephen Hawking’in kitaplarını ve makalelerini okurken, üç boyut kadar kavrayamadığımız bir başka boyut zihnimizde yer edindi: ”Zaman içinde uzunluk.”

Zamanda yolculuk ya da zamanın akışında ilerleme dediğimiz zaman, dört boyut içinde yolculuk etmeyi anlamalıyız.

Nesnelerin ya da sorunların ağırlıkları arttığı zaman, etkileşimlerinin yoğunlukları ve derinlikleri de artar. Tarım ve hayvancılık sorunlarımızın giderek ağırlaştığı, yoğunlaştığı ve derinleştiği konusunda sanırım büyük çoğunluğumuz fikir birliği içinde.

Genişlik, uzunluk, yüksekliğe dördüncü boyut zaman ekleyerek kavradığımızda, olguları daha bütünsel değerlendirebiliyor; daha etkili çözümler üretebiliyoruz.

Tarımsal üretimin ve ona bağlı olarak “gıda arzı güvenliğinin” sağlayabilmemizin  “gerek şartı”, son derece eksik, yanlış, yanıltıcı ve zihinsel çıkmazlar oluşturan; “süreçleri değil, sonuçları sorguladığımız çıkmaz sokaklar yaratan”, hepimizi “indirgemeci yaklaşım tuzaklarına” düşüren  “veri sorununu” çözmektir. Böyle bir saptamaya katılmayanlar, “Birkaç on yıldır tarımsal üretim sorunları gündemin ilk sıralarından neden aşağıları inmiyor?” sorusunu kendine sormalı; hemen savunmaya geçerek, zihin kalkanlarını kaldırmamalı. Ülkemizin bu önemli sorununu ele alış yöntemlerimizde bir eksiklik, yanlışlık olup olmadığını sorgulayarak; kuram, model ve metot yanlışlarını kavramadan doğru olanı yapabilmemizin imkansızlığını kavramalı. Bütünsellikten uzak, nokta sorunları tartışarak, sektördeki büyük değişim ve dönüşüme katkı yapamayız; dolaylı da olsa sorunların büyümesine katkı yaparız.

 

Dört boyutlu değerlendirilmeli

Tarımsal üretim sorunlarımız irdelenirken, genişlik ve uzunluğuna işlenebilir topraklarımızın alan büyüklükleri, topografik özellikleri -eğimleri ve benzeri- hakkında net ölçümler erişilebilir hale getirilmeli. Bilgi teknolojilerinde akademik çevrelerle ve uygulamacılarla yaptığımız görüşmelerde, niyet edilirse, uydu sistemlerinden yararlanarak ölçümlerin hızla yapılabileceği düşüncesinin yaygın olduğunu gözledik. Üçüncü boyutu oluşturan yükseklikte, özellikle toprağın üstündeki bitkilerin güneş ve atmosferle etkileşiminde uygun veriler sağlayan uydu sistemleriyle desteklenmiş tekniklerle işleri ileri boyutlara taşıyabiliriz. Toprakların “aktif yapılarını” analiz eden, “nem dengelerini” izleyen, “sıcaklık” gibi  “iklim etkilerini” gözeten verileri oluşturabiliriz. Toprak bileşenlerinin ve iklim oluşumlarının bitkiyle etkileşimini ölçen, sayısal, görsel veri üreten mekanizmalar kurabiliriz. Kavramsal anlatımı geliştirerek kavrayış alanımızın kapsamını genişletebiliriz.

Tarım ve hayvancılık alanında çok yönlü etkileri olan değişken zaman boyutu. Birçok bitkinin dikim, ekim, yetiştirme, hasat ve işlenmesi zamana sıkı sıkıya bağımlı. Bitki ve hayvan ıslahında yapılan çalışmaların temel kısıtlarından biri zaman bağımlılığı.

Tarım ve hayvancılıkta sorunların çözülmesi için sorunların dört boyutuyla ilgili dinamik bir envanterimiz yoksa… Verilerimiz erişilebilir ve sağlıklı değilse… Yapacağımız işle ilgili “net bilgiye” ulaşamıyorsak… O zaman hangi kuram işler, hangi modelde deney yapabilir ve deneyim kazanabiliriz? Hangi metot bizi amaca en kısa yoldan götürür? Kaynaklarımızı ve güçlerimizi koordine edebilir miyiz? Öncelikleri belirleyerek ve odaklanarak çözüm üreten sonuçlara gidebilir miyiz?

 

Veri üretim gücüdür

Üretim güçleri, üretim ilişkilerini belirler ve üretim süreçlerini etkiler. İnsan gücü, insanın teknik ve sosyal becerileri, mekan, yeraltı ve yerüstü kaynaklar, bilim ve teknolojik birikimler üretim ilişkilerini belirleyen güçlerdir. Veri, bu güçlere eklenen çağımızın en önemli üretim gücü haline gelmiştir.

Veri sorununu çözmeden, içgörülerimizi güçlendirerek sorun çözebilen kararlar üretemeyiz.

Tarım ve hayvancılık alanında hacimli veri kümeleri ve onlara dayalı örüntüler yaratarak, ilkeler, tanımlar, algoritmalar ve süreçler oluşturabilmemiz için sağlıklı verilere ihtiyaç var.

Ülkemizde büyük “iç göç” - kırsaldan kentsel alanlara-  olgusunun tarım ve hayvancılığa etkilerini, teknolojik gelişmelerin  “işletme ölçeklerini” belirlemesini, üretimdeki diğer bütün “örüntülerdeki değişim ve dönüşümü”  kavrayarak önlemler alacaksak, her şeyi bir yana bırakarak veri sorununu çözmeliyiz.

Veri sorunlarını gerektiği gibi çözersek, küresel ölçekte oluşan yeni koşullara uygun işler yapabiliriz:

Topraklarımızı aktif yapılarına göre bitki deseni oluşturabiliriz.

Tarım ve hayvancılık işletmelerinde koşullara uygun ölçeklendirme yapabiliriz.

Sektörde toprak-bitki etkileşiminde yüksek verimlilik düzeyine erişebiliriz.

Hayvan ıslahında ekoloji ve evrimi birlikte değerlendirerek en yüksek verimi yakalayabiliriz.

Gıda üretiminde olması gereken kaliteyi yakalar gıda güvenirliğini sağlayabiliriz.

İhracatta yeni bir strateji oluşturabilir; ihraç ürünlerinde değeri yükseltebiliriz.

İnsanımızın ihtiyacı olan ve ithal edilmesi gereken ürünlerle ilgili yeni bir strateji kurgulayabiliriz.

Tarım ve hayvancılık ekosisteminde asalak unsurları eleyen, geliştirici unsurları öne çıkaran yeni bir destek sistemi oluşturabiliriz.

Günün koşullarına uygun finans araçları geliştirir ve erişilebilirlik alanını genişletebiliriz.

Yeni koşulların gerektirdiği sigortalama düzeni kurabilir ve işletebiliriz.

Etkili bir geribildirim sistemiyle sapmaları düzeltir, aksamaları onararak kendini yeniden üreten ve uzun dönemli geleceği güven altına alabilen bir üretim örüntüsüne sahip olabiliriz.

Tarım ve hayvancılıkta haybeye yurttan sesler söylemek istemiyorsak, öncelikle envanter ve veri sorununu çözmeliyiz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar