TL borç al, ama TL mevduat yapma

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM

Geçen hafta Merkez Bankası bir ilginç karara daha imza atarak, henüz hiç bir enflasyon verisinde gerileme ve enflasyon beklentilerinde de iyileşme olmadan politika faizini 1 puan daha geri çekti. (Böylece reel faizler de eksi yüzde 37’nin de altına geriledi.) Kararı görmeden karar metnini  okuduğunuzda, kararın indirim yönünde olabileceğini tahmin etmek oldukça zor. Sadece “Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir” cümlesi bize bir ipucu veriyor. Kısaca, bir kez daha üretim ve istihdam öncellenirken enflasyon konusu tamamen iktisat politikası gündeminden çıkarılmış durumda. Öte yandan, ekonomideki sayılar ve oranlar bu kadar yükseklere taşınmışken, 1 puanlık bir indirimin nasıl ve ne ölçüde üretimi ve istihdamı destekleyici olacağı da tartışılır.

Böylesine yüksek bir enflasyon ve bizatihi bunun yarattığı belirsizlik ortamında enflasyonun daha da yükseleceği, ya da daha iyimser yaklaşırsak, en azından uzun süre yüksek seyredeceği bir durumda istenilen üretim ve istihdam hedefleri ne kadar gerçekleşebilir? İşadamları “nominal bazda” yüksek kârlar elde ederken bu kârlarını böyle bir ortamda yeni yatırımlara kanalize ederler mi? Ya da bu yatırımların bir kısmı Türkiye için döviz kazandırıcı katma değerli yatırımlar olmaktan daha çok bir kez daha müteahhitlik kesiminin yüzdürülmesine ve (özellikle yüksek enflasyon ortamını da göz önüne aldığımızda) rantiye kesime gayri menkulde yeni yatırım fırsatları açılmasına yarayacak yatırımlar mı olacak?     

Bu arada, ısrarla sürdürülen ultra eksi faiz politikası sayesinde enflasyonun alıp başını gittiği yaklaşık 10 aylık bir süreçte tasarruflarını TL’ye emanet eden orta sınıfların birikimleri reel olarak büyük değer kaybetti. Ekim sonunda sistemde yaklaşık 1.9 trilyon TL Türk Lirası mevduat vardı. Bugün ise yaklaşık 2.2 trilyon TL mevduat var. (Toplamı 1.2 trilyon TL’ye varan KKM’ler dövize endeksli mevduat olduklarından, çoğu zaten döviz mevduatından çevrildiğinden ve sahiplerinin de vade sonunda büyük oranda dövize dönmesi beklendiğinden dolayı TL mevduat olarak değerlendirilmemeli). O günkü kurla 200 milyar dolar eden bu mevduatların bugünkü dolar değeri ise 125 milyar. Kısaca bu süreçte her şeye rağmen tasarruflarını milli parada tutmayı tercih eden mevduat sahipleri 10 aylık bir sürede neredeyse birikimlerinin yüzde 38’ine tekabül eden 75 milyar dolar gibi dudak uçuklatıcı bir miktarı kaybetmiş durumdalar.

Son dönemlerde alınan tedbirlerin büyüme ve istihdam kadar (ve aslında onlardan daha da çok) döviz dengesini sağlamaya yönelik olduğunu söylemek yanlış olmaz. (Politika faizi düşürülürken krediler konusunda alınan makroihtiyati tedbirlerin başka bir açıklaması olmaz.) Ancak beklenenden de daha iyi geçmekte olan turizm sezonuna rağmen dövizde çok da bir bolluktan söz etmek imkansız. Evet, MB rezervlerinde yapılan yeni swap anlaşmalarının da etkisiyle aybaşında 100 milyar dolarlardan 117 milyar dolara bir artış gördük. Ancak, son 10 günde de 4 milyar dolarlık bir gerileme söz konusu. Ayrıca unutmayalım bugünler turizm kaynaklı döviz girişlerinin en yüksek olduğu günler. Bunun daha sonbaharı ve kışı var. Evet, emtia fiyatları bir miktar gevşiyor, ihracatımız da hâlâ genişlemesine devam ediyor. Ancak önümüzdeki dönemde emtia fiyatlarında menfi bir gelişme olmasa bile en büyük ihracat partnerimiz olan AB’de derin bir resesyon oluşması ve para birimi euro’da da kayıpların devam etmesi kesinleşmiş durumda. Bu da ihracatın, döviz dengesinin, büyümenin ve istihdamın devamlılığını da tehlikeye atacak gelişmelere sebep olabilir.

Yazının başlığında da belirttiğim gibi bugün uygulanan ekonomi politikaları TL üzerinden maksimum miktarda borçlanmayı, ancak aynı zamanda da bireylerin tasarruflarını asla normal bir TL mevduatta değerlendirmemeyi (ama dolaylı, ama doğrudan) teşvik ediyor. Böyle bir sistemin sürdürülebilirliğini sorgulamaya gerek yok sanırım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar