Normalleşme günlerinde isabetli kararlara ihtiyaç var

Hakan Güldağ'ın yazısı...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Normalleşme günlerinde isabetli kararlara ihtiyaç var

Hakan GÜLDAĞ

Sevdiğim sözlerden biri, “Hayatımız, yaptığımız seçimlerin toplamıdır” diyor.
Hiç şüphesiz ‘seçim yapmak’ özellikle bu günlerde, korona salgınını geride bırakmaya çalıştığımız şu dönemde daha kritik önemde… Yöneticilerin hayatı, alternatifler arasında seçim yaparak ve karar vererek geçer. Başarısını da aldığı kararların kalitesi belirler. Karar, seçmek demektir. İyi kararlar bilgiye dayanır. Bilgisiz iyi karar olmaz.

Yöneticinin temel işi belirsizlikleri mümkün olduğunca risk haline getirmektir. Çünkü risk ihtimaldir. Riski yönetebilirsiniz…

Akıllı bir yönetici, bugün örneklerini yaşadığımız gibi, ortam çok hızlı değiştiğinde ve belirsizliğin sisi etrafı sardığında, yalnız kendi aklına güvenmek yerine, çözümü kolektif aklın sağlayacağı zenginlikte arar. Ancak ‘karar anı’ geldiğinde yönetici yine yalnızdır. Tek başınadır. Aldığı önerileri, kendi bilgi ve birikiminin potasında eriterek nihai kararı verir.

★ ★ ★ ★

Gelgelelim, karar vermek, hele ki doğru kararları vermek kolay iş değil. Kararlar, büyük başarılara kapı açabileceği gibi tam tersine de yol açabilir. Büyük faturalar ödemenize neden olabilir.

Belki de bu nedenle, çoğu zaman sonuçlarına katlanmaktan korktuğumuz için karar almaktan kaçınırız. Ya da aldığımız kararın uygulamasını erteleriz.

Oysa aşamalarına dikkat ettiğinizde karar almanın kolaylaştığını göreceksiniz.
Bir; öncelikle kararını alacağımız sorunun tanımını iyi yapmamız gerekiyor. Sorunun tanımı iyi yapıldığında yolun yarısı alınmış olur.

İkinci aşamada yapılacak iş bilgi toplamaktır. Sorunun unsurları hakkında mümkün olduğu kadar çok kaynaktan veri ve bilgi toplanması alınan kararların kalitesini yükseltir. Tek kaynaktan bilgi toplanması kararların etkinliğini azaltır. Üçüncü aşama, hedefin belirlenmesidir. Hedeflerin açık seçik bir şekilde ortaya konulması karar alma sürecini kısaltır.

Alternatif üretimi karar sürecinin dördüncü aşamasıdır. Önce gerçekleştirilecek çözüm önerilerinin olası maliyeti ve ortaya çıkaracağı sonuçlar konusunda çalışma yapılır. Böylelikle, hedefe ulaştıracak farklı yollar da belirlenmiş olur.

Beşinci aşama elimizdeki bilgilerle sorunu ve süreci analiz etme aşamasıdır. Bu aşamada alternatifler, daha önce belirlenen hedef nirengi noktasına konularak değerlendirilir. Analiz sırasında kritik faktör veya faktörlere öncelik verilmesi en iyi kararın seçilmesine imkan verir.
Altıncı aşama kararı alma aşamasıdır. Karar verici elindeki tüm bilgilere ve analiz sonuçlarına sezgisini de katarak son kararını verir. Ancak eğer karar verme aşamaları doğru biçimde değerlendirilmişse, yöneticinin içinden gelen ses, o anda aklına esen bir çözüm değil, yılların birikiminden ve deneyiminden süzülüp gelen altın değerinde bir çözüm olur.
Son olarak alınan kararı yıldırım hızı ile hayata geçirmek gerekir. Kararın oluşma sürecindeki kuşkular ve tereddütler bu aşamada da devam ettiği takdirde başarısızlık ihtimali artar. Kararın sonuçlarının belirli zaman aralıklarında izlenmesi ve alınan geri bildirimlere göre esnek çözümler bulunması hedefe ulaşmayı kolaylaştırır.

★ ★ ★ ★

Bütün bu aşamaları doğru biçimde uyguluyor olmak karar almamızı kolaylaştırabilir ancak aldığımız kararların hatasız olacağının garantisi yoktur.

Herkes hatalı kararlar verebilir. Ahlaklı ve cesur bir yönetici hatalı bir kararın suçunu başkalarına atmaz. Mazeretlerin gölgesine de sığınmaz. Yöneticiyi başarıya götüren davranış da budur zaten.

Tabii asıl mesele bizi hatalı kararlara sürükleyecek adımlardan da kaçınmayı bilmek... Öyle ya, karar almaktan kaçamadığımıza göre, hata yapmaktan kaçınmak önemli hale geliyor.
O zaman da şu soru öne çıkıyor: Faturayı büyütecek hatalardan nasıl uzak duracağız?
Biraz da bu konulara kafa yoran uzmanlardan yardım alarak dikkat edilmesi gerekenleri satır başlarıyla şöyle sıralamak mümkün:

Zamanlama problemi: Demiri tavında dövmek ve karar anını kaçırmamak gerekir. Ancak erken alınan bir karar, gecikmiş bir karar kadar sakıncalıdır.

Yanlış teşhis: Problemin tanımında yapılan bir hata, tüm karar alma sürecini sakatlar.
Çok seçenek: Bir problemin çözümü için çok sayıda seçenek üretilmesi karar sürecinin uzamasına, analizlerin bulanıklaşmasına neden olur ve kararsızlık ihtimalini artırır.
Uzun süreli analiz: Birçok seçeneğin değerlendirme süresinin uzaması zihni yorar ve esas hedefin gözden kaçırılmasına yol açar.

İki arada bir derede kalmak: Akıp giden olaylara seyirci kalan ve gerekli kararları alamayan yönetici, artan risklerin ve kaçırılan fırsatların baş sorumlusudur.

Mikro yönetim: Yönetici, önemli önemsiz her konuda son kararı vermek istediğinde, temel problemleri inceleyecek zamanı ve enerjiyi bulamaz.

★ ★ ★ ★

Türkiye’de yöneticilerin belirsizlik ortamında karar verme kabiliyetleri yüksek. Bu konuda hem bilgili hem tecrübeliler.

Daha önce alınan isabetsiz kararların gözden geçirilmesi ile elde edilen ‘tecrübe’ gelecekteki kararların daha verimli olmasını sağlar.

Bir vakitler, bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar.

Cevabı tek kelime olmuş:

“Tecrübe…”

Peki demişler o tecrübeyi nasıl kazandınız?

Yanıt yine tek kelime olmuş:

“Hatalarımla…”

Hepinize sağlık dolu günler, isabetli kararlar diliyorum.