IMF gözetimini, gelmeye niyetli yabancı sermaye mi istiyor?

Türkiye’ye gelmeye hevesli ve niyetli yabancı sermayenin özellikle de Körfez ülkelerinin yüksek enflasyonun dizginleneceği, kur istikrarının sağlanacağı ekonomik program uygulanırken “IMF gözetimi”ni şart koştuğu artık her yerde dile getiriliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
IMF gözetimini, gelmeye niyetli yabancı sermaye mi istiyor?

MARUF BUZCUGİL

Yeni ekonomi yönetiminin çıpa etkisi yaratmasını istediği, OVP hazırlıklarını tamamlamakta olduğu, Merkez Bankası’nın güçlü faiz kararları almaya başladığı dönemde birden bire IMF tartışmaları başladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile IMF, neredeyse eşanlı olarak iç ve dış kamuoyuna Türkiye- IMF ilişkilerinin güncel seyriyle ilgili bilgiler vermek durumunda kaldılar. Söz konusu IMF olduğunda akıllara hemen ülkelere verilen kaynak karşılığında yapılan kemerlerin sonuna kadar sıkıldığı standby anlaşmaları geliyor. Türkiye’nin bu kuruluştan kaynak talebinde bulunduğu iddiaları hem bakanlık, hem de IMF tarafından hemen yalanlandı.

Ancak konunun bir başka boyutu var. Türkiye’ye gelmeye hevesli ve niyetli yabancı sermayenin özellikle de Körfez ülkelerinin yüksek enflasyonun dizginleneceği, kur istikrarının sağlanacağı ekonomik program uygulanırken “IMF gözetimi”ni şart koştuğu artık her yerde dile getiriliyor. Yapılan anlaşmalara rağmen bir türlü kaynak girişi sağlanamaması da bu talebe bağlanıyor. IMF’in tüm üye ülkelerde ekonominin güncel durumunu görmek için her yıl yaptığı incelemeler (4.madde) kapsamında Eylül ayında yollayacağı heyetin ziyareti bu nedenle önem kazandı. IMF açıklamasında “IMF teknik ekibi, 4. madde konsültasyonuna hazırlık amacıyla Türk yetkililerle görüşmelerde bulunmak üzere eylül ayı sonunda Türkiye’ye rutin bir ziyarette bulunacak” denildi. IMF Türkiye masası heyeti bu kapsamda geçen yıl da 14-26 Ekim günleri arasında Ankara ve İstanbul’da kamu ile özel sektör temsilcileriyle görüşmeler yapmıştı.

Türkiye 1947 yılında üye olduğu IMF ile bugüne kadar 19 standby anlaşması yaptı. Bunlardan sadece 18 ve 19’uncusu, 2002 yılında başlayan Ak Parti iktidarları döneminde tamamlanabildi. Örnek gösterilen söz konusu dönemde enflasyonun tek haneye indiğini, kur istikrarıyla hızlı büyüme sağlandığını, ihracatın rekorlar kırdığını hatırlamakta yarar var.