“Rasyonele dönüş”ün 100 günlük karnesi!

Son dönemde yaşanan “heterodoks-ortodoks” ekonomi tartışmalarının ardından Mehmet Şimşek’in 7 Haziran’da verdiği “şeffaflık, tutarlılık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik” sözü ile başlayan rasyonelleşme döneminde 100 gün geride kalırken faiz yüzde 25’e çıktı. KKM’de belirsizlik sürer ken, 2024’ün hem vatandaşlar hem şirketler için zorlu geçmesi bekleniyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Rasyonele dönüş”ün 100 günlük karnesi!

MEHMET KAYA- ANKARA

“Türkiye Ekonomi Modeli” adıyla seçim öncesi dönemde uygulanan ve temelde hem döviz kurunu hem de faizleri baskılamayı hedefleyen politikaların yol açtığı ağır tahribatın ardından göreve getirilen ekonomi yönetimi, 100 günü etkili dönüşüm kararlarıyla geride bıraktı. Enflasyonla mücadele için yüksek oranda faiz artışına gidilirken, düşük kur politikası ile birlikte genişlemeci maliye politikası da terk edildi. Türkiye’nin risk puanı hızla aşağı indi ve borsada da sert yükseliş yaşandı.

Cumhurbaşkanı Kabinesi, görevdeki 100 gününü doldurdu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek öncülüğündeki ekonomi yönetiminin ajandası bu dönemde oldukça yoğun geçti.

Türkiye’nin son dönemde yaşadığı ve “heterodoks-ortodoks ekonomi politikası” tartışmasına sahne olan düşük faiz, kurun kontrol edildiği ancak yüksek kur olarak nitelenen, yatırımların hızlandırılmasına yönelik politikaların ağırlıkta olduğu, bütçe açığının genişlediği ekonomi politikaları keskin biçimde terk edildi. Bu dönemin en akılda kalıcı unsurlarından biri Merkez Bankası’nın son derece karmaşık bir makro ihtiyati tedbir paketiyle desteklenen para politikasıyla bankaların uygulamalarını yönetmesiydi. Seçimlerin öncesinde Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından işaretleri verilen politika değişikliği Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ortodoks ekonomi politikasını savunan bilindik bir isim Mehmet Şimşek’in ve yine kariyerini bankacılıkta yapmış Hafize Gaye Erkan’ın getirilmesiyle hayata geçmeye başladı. Siyasetteki deneyimi ve kalkınma kökenleri ile yine kamuoyunun tanıdığı Cevdet Yılmaz da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak gözetleme kulesine oturdu.

Mehmet Şimşek’in 7 Haziran’da göreve başladığı ilk gün, kişisel sosyal medya hesabı aracılığıyla verdiği “şeffaflık, tutarlılık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik” sözü ile ekonomi politikalarında “rasyonelleşme” oldu. Merkez Bankası Başkanlığına ise Hafize Gaye Erkan 9 Haziran günü atandı.

CDS’LERDE KESKİN DÜŞÜŞ

Ekonomi yönetimindeki atamalar ve Mehmet Şimşek’in ilk etapta verdiği Ortodoks politikalara dönüş mesajlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından nasıl karşılanacağı yönünde bir tereddüt yaşansa da, politika değişikliğinin yaşanacağına yönelik inanç arttıkça hızla olumlu yansımalar görülmeye başlandı. Mayıs ayı sonunda 700’erde seyreden Türkiye’nin CDS puanı, Haziran ayının başında atamalarla birlikte 500’ün altını gördü. Yine uluslararası finans kuruluşlarından da destek mesajları geldi.

Haziran ayından itibaren başlayan mesajların ardından, Mehmet Şimşek’in bir dizi yurt dışı teması dikkat çekti. Bunlar arasında en önemlilerden biri 22 Haziran’daki Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar ziyareti oldu. Temmuzda da Suudi Arabistan ziyareti gerçekleşti. Kamuoyuna bu ziyaretlerin önemli bir finans ve ekonomik işbirliği ile sonuçlanacağı yönünde verilen mesajlar, Temmuz ayı içinde Cumhurbaşkanı’nın Körfez turu sırasında kesinleşti ve kamuoyuna yansıyan resmi açıklama, Birleşik Arap Emirlikleri’nin 50 milyar doların üzerinde bir hacimle Türkiye ile yıllara sari bir anlaşma imzalamasıyla sonuçlandı.

MERKEZ BANKASI FAİZ ARTIRIMINA BAŞLADI

Mehmet Şimşek, göreve başlamasının ilk günlerinden itibaren eleştirilere de uğrayan şekilde İngilizce sosyal medya mesajları dahil olmak üzere öncelikle dış dünyaya mesajlarını vermeye yoğunlaştı. Hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem de Merkez Bankası ekonomi politikalarında klasik modele dönüleceğine dair sözlü mesajlarla yetinirken, öncelikle bir durum tespitinin yapılacağı ve Orta Vadeli Program ile dezenflasyon ve sağlıklı büyümenin başlayacağı dönemin programının ve politikalarının ortaya konulacağını ilan ettiler.

Ne var ki, Haziran ayında yıllık bazda yüzde 38,21, 6 aylık enflasyon ise yüzde 19,77’ye ulaşmıştı. Genel olarak hayat pahalılığına neden olan, geniş kitlelerin tüketim sepetindeki artışın manşet enflasyondan çok daha yüksek olması, olağanüstü yüksek kira, konut, akaryakıt fiyatları artışlarını siyaseten karşılamak isteyen Hükümet, bir kez daha Temmuz ayında hem asgari ücrete ilave artış, hem de emekli ve memur maaşlarına ilave zam yapmak zorunda kaldı.

Merkez Bankası, Haziran ayında yüzde 8,5 olan faizleri yüzde 15’e, Temmuz ayında yüzde 17,5’e ve son olarak Ağustos ayında yüzde 25’e yükseltti. Haziran ayı faiz kararının verildiği 22 Haziran’dan itibaren bu kez “acil müdahale-sert müdahale” tartışmaları başladı. Kararın yeterli görülmediğine yönelik ciddi eleştiriler geldi. İlk etapta bu eleştirilere çok net yanıtlar verilmedi ancak genel olarak verilen ekonomi yönetimi mesajları, Türkiye’nin mevcut görünümünün net olarak algılanmasına yönelik çaba içinde olunduğu, sürecin planlandığı yönündeydi. Nihayet kamu maliyesinde başta deprem olmak üzere, enflasyon, ilave asgari ücret zamları, bütçedeki dengesizlikler olmak üzere oluşan mali yükün ilk işareti Temmuz ayında ek bütçe ile verildi.

TCMB BAŞKANI: 2023 GEÇİŞ DÖNEMİ OLACAK

Kamuoyuna mevcut görünüm ve gelecek dönemde atılacak adımlara ilişkin ilk net mesajlar, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın rutin rapor olan Temmuz ayı Enflasyon Raporu’nun tanıtımında geldi. Hafize Gaye Erkan, 100’ün üzerinde düzenlemeyi içeren makro ihtiyati tedbir paketinden yakındı ve eleştirilere neden olan beklentilerin altındaki Haziran faiz kararı dahil o tarihe kadar atılan adımların tamamının test amaçlı olduğunu, etkilerinin görünmesi ve veri elde edilmesi amacını taşıdığını vurguladı.

Merkez Bankası Başkanı’nın 2023 yılını durum tespiti, başta faiz olmak üzere uygulanacak politikaların planlanması ve etkileri ölçülerek boyutunun belirlenmesini içeren şekilde geçiş dönemi olacağı, 2024’ün ikinci çeyreğinden itibaren dezenflasyona yönelik politikaların etki edeceğini açıklamasıyla yeni bir faza girildi. Bu toplantıda, 2023 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 58’e, 2024 için yüzde 33’e ve 2025 için yüzde 15’e yükseltildi. Yüksek oranlı güncelleme kabul görürken, Ağustos ayında yüzde 9,09 oranında artan TÜFE, yıllık olarak yüzde 58,94’ü gördü.

■ BÜTÇE AÇIĞI YÜKSELİYOR, KKM TARTIŞILIYOR

Ağustos ayında yıllık yüzde 60’lara dayanan TÜFE’nin ilerleyen günlerde daha da yükseleceği izlendiğinden, bu ayın sonuna doğru Merkez Bankası politika faizini yüzde 25’e taşırken işaretini verdiği, Ağustos ayı enflasyon değerlendirmesinde yükseliş trendinin devam ettiği ve Banka’nın Temmuz tahmininde dile getirdiği tahmin aralığının yüzde 62 olan üst sınırına doğru ilerlediğini duyurdu.

Temmuz ayında getirilen ek bütçe ile 2023 bütçe harcama büyüklüğü 5.6 trilyon TL’ye, bütçe gelirleri 4.9 trilyon TL’ye, açık da sabit tutularak 659.4 milyar TL’ye yükseltilmişti. Kamu maliyesindeki bozulmanın etkisi Ağustos ayında daha da güçlü şekilde görüleceğinin işaretleri Temmuz ayında görüldü. Sadece Temmuz ayında 48,6 milyar TL açık oluştu.

Reel sektör ve finans kesimi tarafında ise Kur Korumalı Mevduat (KKM) tartışması devam ediyor. Türkiye olağanüstü şartlar altında olağanüstü bir tercihle KKM uygulamasını başlatmıştı. Hem kuru kontrol etme hem de olağanüstü bir dolarizasyonun ardından, kamuya ciddi ek yük getiren düzenlemeden çıkış yolları aranıyor. Bulunan formül şimdilik mevduat faizlerini yükseltmeleri ve böylece mevduat hesaplarına dönüşün sağlanması oldu ancak gerçek ortamda nasıl sonuçlanacağı belirsiz.

OVP: GERÇEKLERLE YÜZLEŞME VE 2024 MESAJLARI

Genel ekonomik verilerdeki bozulmanın, tespit dönemi olarak sayılabilecek ek bütçeden daha da öteye taşındığı ise OVP ile görüldü. Haziran ayında yapılan hesaplamalarla getirilen ek bütçedeki 659.4 milyon TL’lik yıl sonu açık hedefi, OVP’de 1 trilyon 633 milyar TL’ye, harcamalar da 6.6 trilyon TL’ye çekildi. Enflasyon tahmini yüzde 65 oldu. 2024 için ise Merkez Bankası tahmini korundu ve yüzde 33 olarak belirlendi. , 2023’ün geçiş, 2024’ün ise ana dezenflasyon yılı olacağı yönündeki görüş teyit edildi. Ekonomi yönetiminin 100. Gününde 2024 için mesajlar ağırlık taşıyor. Bakan Şimşek, 2024’te parasal sıkılaşmanın devam edeceği işaretlerini verirken, buna tüketimin baskılanması için kredi kartı faizleri dahil geniş bir çerçeve çizmesiyle hem vatandaşları, hem de şirketler kesimini zor bir dönemin beklediğinin mesajlarını veriyor. 2024 için belirlenen yüzde 4 büyüme için ise yatırım ile ihracat kaldığı için son dönemde elde edilecek dış kaynak ve kamu harcama politikası yanında, bankaların kredilerinin de yatırımlara ve ihracatın finansmanına yönlendireceği işlenen ana konular oldu.