Türk-Alman şirket evlilikleri artacak

Merkel’in 16 yıllık iktidarının sona ereceği seçimler öncesinde yeni döneme ilişkin beklentilerini aldığımız Türk-Alman İş Konseyi Başkanı Steven Young, “Önümüzde çok güçlü fırsatlar var, iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Belki siyaset de bunu takip eder ve olumlu gelişmeler olabilir” şeklinde konuşuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Türk-Alman şirket evlilikleri artacak

Elif KARACA

Almanya’da 26 Eylül Pazar günü yapılacak genel seçimler öncesinde, kurulacak yeni hükümete ilişkin beklentileri, yeni dönemde Türkiye ve Almanya arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin hangi yönde şekillenebileceğini, Türk-Alman İş Konseyi Başkanı Steven Young ile konuştuk. Dünya Gazetesi Üst Yöneticisi Hakan Güldağ, Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz ve Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın da bulundukları toplantıda yeni döneme ilişkin beklentilerin detaylı bir analizini yapan Young’a göre, iki ülke arasındaki ilişkilerin zemini çok güçlü. Yeni dönemde ticari ilişkilerde artış bekleyen Young, “İş dünyası olarak önümüzde çok güçlü fırsatlar var ve iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Belki siyaset de bunu takip eder ve olumlu gelişmeler olabilir” şeklinde konuşuyor.

Almanya’da 26 Eylül’deki genel seçime yönelik olarak beklentileriniz neler?

Anketlere bakıldığında dört yıl öncekinden çok farklı bir durum var. Dört yıl önce CDU-CSU birinci parti, SPD ikinci partiydi, şimdi durum tam tersine dönmüş. Ancak her ikisinin toplamı %50’nin altında kalıyor. Anketler doğru çıkarsa ikili bir koalisyon yetmeyecek gibi gözüküyor. Bu arada, bunları da biraz dikkatle söylüyorum çünkü Brexit’e bakarsak iki gün öncesine kadar anketler hala referandumdan “hayır” cevabının çıkacağını gösteriyordu, ama sonra evet AB’den çıkalım şeklinde bir sonuç çıktı. 6 seçmenden 1’inin hala kararsız olması çok önemli. Kararsızlar genelde güvenli limanı seçerler. Bu şekilde hareket edeceklerini varsayarsak CDU-CSU ve SPD çok yakın sonuçlarla çıkabilirler. Ancak iki parti %50’nin üzerine çıksa bile bir araya gelip hükümet kurmalarını zayıf bir ihtimal olarak görüyoruz. Kararsızlar önemli bir rol oynayacak.

İki ülke arasındaki ticarette son durum ve seçim sonrası için ekonomik ilişkilere dair beklentileriniz neler?

Türkiye’de 7 binden fazla Almanya ile ilişkili şirket faaliyet gösteriyor. Aralarında Bosch, Mercedes, Siemens gibi çok çok büyük olanlar var ve bir kısmı Osmanlı döneminden beri buradalar. İlişkinin zemini çok güçlü. Almanya’daki Türk firmalarına bakınca orada da tekstil, makine, muhtelif sektörlerde önemli bir ekonomi yaratan şirketler var. Karşılıklı bağlar çok güçlü. Bu güçlü zemin dünyadaki değişimler doğrultusunda daha da büyümeye açık. Benim tahminin gelecek dönemde şirketlerin işbirlikleri ve evlilikleri de artacak. Ticari ilişkilerde artış bekliyorum.

İklim krizinin bu kadar çok konuşulduğu bir dönemde artması beklenirken Yeşillerin oyu birkaç ay öncesine göre düştü. Nedeni ne olabilir?

Bazı siyasetçiler tecrübesizlikle ifadelerinde, söylemlerinde vücut dillerinde siyasi hatalar yapıyorlar. Alman toplumu bu konuda çok duyarlı. Vücut dilinde bile bir şeyi yakalayıp bir yere yazarlar. Bu anlamda bu hafta çok önemli olacak. Yeşiller son verilere göre mayıstan beri inişteler ve seçime iniş trendinde giriyorlar. Seçime iniş trendinde girmek olumsuz. AFD’yi esasında kamuoyu pek tutmuyor ama parti buna rağmen yüzde 11’lerde ve son haftalarda tırmanış içinde.Halen sahip oldukları oy oranında tepki oyları da var.

Kurulacak yeni hükümetin ilişkilere etkisi ne olur? Türkiye ilk defa propaganda malzemesi değil, hiç konuşulmuyor, buradan ne çıkarabiliriz?

Ticari ilişkilerde hiçbir risk görmüyorum. Almanya ile 40 milyar dolarlık karşılıklı ticaret hacmi var. Almanya Türkiye için ihracat açısından en büyük ülke, Türkiye de Almanya için 6., 7. sırada. Dengeli ilişkilerin devam ettirilmesinin esas olacağını düşünüyorum. İlişkilerde liderler arasındaki ilişki de önemli. Çok önemli ekonomik ve kültürel bağlarımız var, dengeler muhafaza edilir diye düşünüyorum. Neden Türkiye konuşulmuyor, evet bunu ben de fark ettim. Kamuoyu daha önemli konulara odaklanmış olabilir.

Önümüzdeki süreçte Avrupa’nın, Almanya’nın rolü ne olacak. Doğu Akdeniz’de, başka alanlarda görülen sürtüşmeler oldu. Çin-Almanya hegemonya mücadelesinde Türkiye-Almanya ilişkisi ne yönde evrilir?

Çin herkesin dikkatini çekiyor. AB-Türkiye ilişkilerini bence aynı eksende devam ettirebiliriz çünkü burada bir fırsat var. Çin’in bir kaç sene evvel yayınladığı Master Plan’da yer alan 15 sektörün 7 tanesi Almanya’nın dünya pazarlarında lider olduğu sektörlerdi. Bu bizzat Almanya’yı hedef aldığını gösterir.

Bu sektörler hangileri?

Bilgi teknolojileri, robotik, havacılık ekipmanı, gemi mühendisliği, demiryolu ekipmanı, enerji, tıbbi cihaz, zirai makineler şeklinde sıralanabilir. Burada pandemi sonrası bölgesel tedarik zincirine yönelimle beraber Türkiye için Avrupa’da çok önemli fırsatlar doğdu. Gümrük Birliği içinde olmamız Avrupa şirketlerinin de hoşuna gidiyor. Bu konuda da çeşitli hazırlıklar var bunu hızlandırmak gerekiyor. Bunu yapabilirsek 10-15 yıl içinde Türkiye’nin ihracat ekonomisi Avrupa’da daha çok kabul görür, Türkiye’ye yatırımlar artar. İş dünyası olarak önümüzde çok güçlü bir fırsat var ve iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Belki siyaset de bunu takip eder ve olumlu gelişmeler olabilir.

Hindistan çok büyük bir güç ve hızla yükseliyor, Avrupa biraz yakınlaşıyor. Biz Hindistan’ı önümüzdeki dönemde hangi eksende görürüz?

Hindistan 2025’te dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Çok büyük artıları var, nitelikli bir sektörde, yazılım ve bilgi işlem gibi yüksek nitelikli, katma değerli bir sektörde çok hızlı ilerliyorlar. Nüfus gücü var ve matematik, fizik, yazılım konularına yatkınlar. Eğitim sistemleri de iyi, işgücü çok ucuz. Hindistan’da Bangalore’a gittiğinizde kendinizi Silicon Vadisi’nde hissediyorsunuz. Yapay zeka yatırımları konusunda bu arada Çin de çok hızlı geliyor.

Tüm dünyada tedarik zincirlerini derinden etkileyen bir çip krizi yaşanıyor. Bu konuda yakın zamanda bir rahatlama görünüyor mu?

Bu konuyla ilgili yakın zamanda mucizevi bir çözüm yok. Çip öyle bir konu ki cıvata üretmeye benzemiyor. Bir çip fabrikasını tasarlamak ve ayağa kaldırmak için gereken zaman en az üç senedir. Yüksek nitelikli bir ürün, çok yüksek bir yatırım bütçesi var ve uzmanlık gerektiren bir yatırım. Bosch’un yatırımı 1 milyar Euro'luk bir yatırımdı. Çip sorunu iki üç seneden evvel stabil bir hale gelmez. Temel sıkıntı otomotivde arz taleple ilgili öngörülerin tutmamasından kaynaklandı. Bununla beraber konteyner problemi de başladı. Pandemiden çıkarılacak derslerden biri “tüketeceğin bölgede üret” oldu.

Seçim sonrası kurulacak koalisyon AB ile ilişkilerimize nasıl yaklaşır?

Bir konsensüs masası. Bütün ülkeler aynı ölçüde söz sahibi. Merkel’in güçlü liderliği bizin için önemliydi.Yeni oluşumdan güçlü bir lider çıkarsa ve bizim de onunla ilişkimiz güçlü bir zemine oturursa aynı trend ile devam edebiliriz. Ama koalisyon içinde oluşabilecek bir uyumsuzluk AB masasına da yansır bence. Koalisyonun nasıl şekilleneceği ve ortaya çıkacak şansölyenin ne kadar güçlü bir liderlik ortaya koyacağı önemli. Bunu biraz bekleyip görmemiz gerekecek. Olaf Scholz saygın bir isim, güçlü bir platformda şansölye olur ve bu gücü arkasına alabilirse o da söz sahibi, etkin bir lider olabilir.

Karbonsuz dünya hedefine ulaşmalıyız

Yeşil Mutabakat Almanya’da toplumu ne kadar etkiliyor? Sürtünme noktaları, sıkıntılı alanlar var mı yoksa herkes üç aşağı beş yukarı belli bir anlayışta birleşiyor mu? Sanayi kesiminin korkuları var mı?

Almanlar ekonomiye iş dünyasına önem veriyor. Bireysel ve toplumsal sorumluluk, sahiplenme ve farkındalıkları çok yüksek.Kendilerini karizmatik lidere çok fazla kaptırmazlar. Sağlam, konulara nitelikli şekilde yaklaşacak insanlarla yürümeyi tercih ederler. Son yıllarda karbonsuz dünya, emisyon kuralları öne çıktı ve Almanya bu konuyu sahiplendi. İş dünyasını kırıp dökmeden bu önemli konuyu hedefe götürebilmek önemli. Yeşillerin oy oranı şu anda yüzde 16-17 dolayında, bu rakamlardan hareket edersek iki partili bir koalisyon olmayacaksa, partilerden birinin Yeşiller olacağı varsayımında bulunabiliriz.

Sanayiciler yeni dönemden umutlu

TOBB Otomotiv Tedarik Sanayi Meclis Başkanı Alper Kanca, Angela Merkel’in iktidara geldiği dönemin Ak Parti iktidarının da ilk yılları olduğuna dikkat çekerek, o dönem Merkel’in Ak Parti ve Türkiye’nin AB’ye yönelik faaliyetlerini desteklediğini hatırlattı. Bir önceki dönem Taşıt Araçları Tedarikçileri Derneği başkanlığı görevini de yürüten ve bu dönemde açıklamaları Alman basınında geniş yer bulan Kanca, daha sonra yıllarda Almanya-Türkiye ilişkilerinde durgunluk dönemine girildiğini hatırlattı. Bu durumun sebebini Almanya’da değişen siyasi konjonktüre, daha sağcı ve yabancı düşmanlığına bağlayan Kanca, şöyle konuştu: “Türkiye’de de iktidarın yaptığı bazı hatalarda bunda etkin rol oynadı. Şu an Türkiye uzun bir zamandan sonra ilk kez Almanya'daki böyle önemli bir seçimde gündemde değil. Almanya’daki siyasetçilerin artık mülteciler, yabancı akını gibi çok daha büyük bir meselesi var.”

“Türkiye, göz ardı edilmemesi gereken bir ülke”

Bu ilişkilenin bozulmasından sadece Türkiye’nin değil Almanya’nın da olumsuz etkilendiğini dile getiren Alper Kanca, Türkiye’nin hem AB hem de Almanya için önemli pazarlardan biri olduğunu vurguladı. Kanca, “Türkiye, Almanya gibi ihracata dayalı bir ekonominin göz ardı etmemesi gereken bir ülke. İlişkilerin belli bir seviyede mutlaka yürütmesi gerekiyor. Salgın döneminde tedarik zincirinde değişiklikler olması gündemde. Bu açıdan AB’ye yakın üretici pazarlardan biri olan Türkiye’nin önemli avantajları var. Bu, yeni başbakan için de bir fırsat olabilir” değerlendirmesinde bulundu. Kanca, Almanya’da göreve gelecek yeni başbakandan beklentilerini de şöyle sıraladı: “Türkiye ile ekonomik ilişkilerin gelişmesine öncülük etmesini, gümrük birliği konusunda Almanya’nın en son AB başkanlığı sırasında geliştirmeye çalıştığı çözümün desteklenmesini, Türkiye’nin AB idealini kaybetmemesine yönelik çalışma yapmasını ve Türkiye’nin ekonomik imkanlarının daha fazla kullandıracak imkanlar sağlamasını bekliyoruz.”