“Yüksek enflasyon bizi düşük gelir seviyesine hapsediyor”

TÜRKONFED’de güven tazeleyen Süleyman Sönmez, genel kurulda yaptığı konuşmada, yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyümenin gelir dağılımında bozulmaya yol açtığını vurgulayarak, “Ülkemizde en zengin bölgenin en zengin yüzde 10’u ile en yoksul bölgenin en yoksul yüzde 10’u arasında 55 kat fark var” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Yüksek enflasyon bizi düşük gelir seviyesine hapsediyor”

EKONOMİ / İSTANBUL

Bölgesel ve sektörel iş dünyası temsil örgütlerinin çatı kuruluşu olan Türk İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) 15. Olağan Genel Kurul Toplantısı önceki gün “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Ana Rota Eğitim” teması ile düzenlendi. Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez’in bir kez daha seçilerek güven tazelediği toplantıya TÜSİAD Başkanı Orhan Turan başta olmak üzere iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile akademisyenler katılım gösterdi. Konuşmasına kongreden bir gün önce kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajı ile başlayan Sönmez, “Türkiye’de kadınlar ekonomik, siyasi ve toplumsal hayata katılım konusunda dezavantajlı. 2019 yerel seçimlerinde seçilen belediye başkanlarının sadece yüzde 3’ü kadındı. 31 Mart seçimleri için açıklanan adaylara baktığımızda da tablonun pek değişmeyeceğini görüyoruz. Oysa cinsiyet eşitsizliği, ülkemizi kalkınma yolunda geriye çeken eşitsizliklerden biri” dedi.

“Gelir adaletsizliği alarm veriyor”

Türkiye’deki en büyük eşitsizliklerden birinin de gelir dağılımında yaşandığına dikkat çeken Sönmez, şöyle devam etti: “Anadolu’da bir söz vardır: ‘Komşun açken tok yatılmaz.’ Ama gelir dağılımı verileri bunun tam tersine işaret ediyor. Türkiye genelinde zengin ve yoksul arasındaki uçurum büyüyor. Yani gelir adaletsizliği alarm veriyor. 65 yaş üstü grupta yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranında da özellikle geçtiğimiz yıl keskin bir sıçrama yaşandı. Eşitsizlik, bölgesel dağılımda ve bölgelerin kendi içinde de kendini gösteriyor. En zengin bölgenin en zengin yüzde 10’u ile en yoksul bölgenin en yoksul yüzde 10’u arasında 55 kat fark var. Zengin bölgeler daha zengin, yoksul bölgeler daha yoksul oluyor. Bu fark da toplumsal yapıyı tahrip ediyor, ülke olarak birlik duygusunu zedeliyor. Bu nedenle daha adaletli paylaşımı sağlamalıyız.” Sönmez, bölgeler arası gelişmişlik farkının yerel seçimlerin de önemli bir gündem maddesi olması gerektiğini çünkü yerel yöneticilerin, ulusal ve yerel düzeyde uygulanacak politikaların koordinasyonu sağlamakla görevli olduğunu belirtti.

“Üretim-tüketim makası kapatılmalı”

Gelir dağılımında bozulmaya yol açan faktörlerin başında yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyümenin geldiğini ifade eden Sönmez, “Türkiye yüksek enflasyonun istisna değil kural olduğu bir ülke. Enflasyonist ortamda nasıl iş yapmak gerektiğini mecburen öğrendik. Ama yüksek enflasyon ülke ekonomisinin kimyasını bozuyor. Bizi düşük gelir seviyesine, teknolojiye ve rekabetçiliğe hapsediyor. Sonuçta ülke kaybediyor, hepimiz kaybediyoruz. Bu nedenle en büyük öncelik enflasyonun düşürülmesi olmalıdır. Bu da her şeyden önce doğru politikalar ve liyakatli kadrolar gerektirir. Bu koşulları sağlamış durumdayız. Umudumuz, Merkez Bankasının öngörüleri doğrultusunda enflasyonun kontrol altına alınmasıdır. Öte yandan 2023 son çeyrek rakamlarına göre tüketim artışı yüzde 9,3 iken bu artış sanayide 1,9, tarım ve hayvancılıkta ise yalnızca yüzde 0,5 olarak gerçekleşti. Enflasyonu düşüreceksek üretim ve tüketim arasındaki bu büyük makası kapatmak gerekiyor” diye konuştu.

“İkinci yüzyılda ana rotamız eğitim olacak”

Üretim yapısında dönüşüm sağlanması için ekonomi dışında da yapılması gerekenler olduğunu vurgulayan Sönmez, şu ifadeleri kullandı: “‘Orta Gelir’ tuzağını aşmanın yolu ‘Orta Demokrasi’ ve ‘Orta Eğitim’ tuzaklarını aşmaktan geçiyor. Her şeyden önce de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması geliyor. Diğer taraftan Anadolu’yu gezdiğimizde iş insanlarının en çok yakındıkları konulardan birinin insan kaynağı sıkıntısı olduğunu görüyoruz. Bu da direkt olarak eğitimle ilgili bir konu. Gençlerimize eğitimde fırsat eşitliği sağlayamazsak ülkemizi dünyada yeni şekillenmekte olan ekonomik mimariye hazırlayamayız. Eğitimin temel hedefi, gençlere yeni çağın temel becerilerini kazandırmak olmalı. Geçmişin temel bilgi alanları üzerine kurulu olan eğitim artık demode oldu. Bugün yapay zeka uygulamalarına ve dijital teknolojilere alan açmak gerekiyor. Beklentimiz, çağın gerektirdiği becerilere ve yetkinliklere sahip nesiller yetiştirmek. Bunun da tek bir yolu var: Laiklik ve bilimsellik ilkelerinden hiçbir ödün vermemek.”

“Küresel sistemdeki değişimi fırsata çevirebiliriz”

İki kutuplu dünyanın yerini çok kutuplu dünyaya bıraktığını belirten Sönmez, “Türkiye iki kutuplu bir dünyada köprü rolü oynamıştı. Şimdi sahnede Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin, Orta Doğu Ülkeleri gibi birçok güçlü aktör var. Güç dengelerindeki değişimin yanı sıra iklim krizinden göç dalgaları ve toplumsal hareketlere uzanan çok sayıda risk ve tehditle de mücadele etmek gerekiyor. Aslında bu süreçte Türkiye’nin önünde önemli fırsatlar var. Küresel sistemdeki değişimi fırsata çevirip, yeni bir kalkınma hamlesi başlatabiliriz” şeklinde konuştu. Sönmez ayrıca Türk ekonomisinin belkemiği olan İstanbul’un depreme hazırlanmasının bölgesel gelişmeyi sağlayacağını, ülke riskini azaltacağını ve diğer kentlerin İstanbul’dan çıkacak sektörlere ev sahipliği yapmasını sağlayacağını, bu nedenle yerel seçimin bir diğer önemli gündem maddesinin de ‘kentleri depreme hazırlamak’ olması gerektiğini sözlerine ekledi.

Yeni bir kalkınma hamlesi için 7 maddelik yol haritası

Genel kurulda TÜRKONFED tarafından hazırlanan ve yeni bir kalkınma hamlesi başlatmak için gereken 7 maddelik yol haritası da paylaşıldı. TÜRKONFED Başkanı Sönmez tarafından paylaşılan yol haritasında şu maddeler yer alıyor:

1- Makro iktisadi istikrar oluşturulmalıdır.
2- Yatırım ortamı iyileştirilmelidir.
3- İş dünyasının, özellikle de KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümleri desteklenmelidir
4- Hukuk devleti güçlendirilmeli, yargı bağımsızlığı güvence altına alınmalıdır. 
5- Uluslararası normlara ve sözleşmelere uygun hareket edilmelidir.
6- Eğitim sistemi, çağın gerektirdiği becerilere ve yetkinliklere uygun hale getirilmelidir.
7- Her türlü eşitsizlikle mücadele edilmelidir.

Orhan Turan: TL’nin değerine istikrar getirmek gerekiyor

Eski TÜRKONFED başkanlarından TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da genel kurulda bir konuşma gerçekleştirdi. Turan, ekonomideki genel görünüme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, şunları söyledi: “Dünya ekonomisinde büyümenin düştüğü ve ticaretin yavaşladığı bir atmosferde makroekonomide öngörülebilirlik sağlamak ve TL’nin değerine istikrar getirmek gerekiyor. Enflasyonla mücadeleyi güçlendirmek önceliğimiz. Merkez Bankası’nın, yüksek enflasyonun kontrol altına alınması için başlattığı parasal sıkılaştırma sürecinin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dış ticaret açığının iyileşme eğilimine girmesini de ekonomide dengelenme sürecinin bir göstergesi olarak görüyoruz.” Gençlerin dijital çağın aradığı niteliklere sahip olmalarını sağlayacak iyi bir eğitim verilmesi gerektiğine işaret eden Turan, “Bu eğitimi veremezsek, yeni teknolojik devrimi yakalayamayacak ve dolayısıyla geleceğin dünyasında hak ettiğimiz yeri alamayacağız. Eğitim müfredatımızı çocuklarımıza 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak şekilde güncellemeli ve tüm çocuklarımız için fırsat eşitliği sağlamalıyız. Eğitim müfredatını yenilerken, laiklik ve bilimsellik ilkelerini temel almalıyız” ifadelerini kullandı.