Kimyanın yaşı yok!

‘The Idea of You’, iyi hissettiren bir romantik komedi olarak hafta sonuna keyifli bir başlangıç yapmak isteyenleri Prime Video ekranlarında bekliyor. Öncesinde, filmin başrol oyuncuları Anne Hathaway, Nicholas Galitzine ile senarist ve yapımcılarının katıldığı online basın toplantısına katıldık.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kimyanın yaşı yok!

Canan Demiray

Filmde tam anlamıyla ışıldıyorsunuz, bu karakteri yaratırken nelere dikkat ettiniz?

Anne Hathaway: Karakterin başarısındaki en büyük pay kitabın yazarı, Robinne Lee'nin. Başına gerçekten beklenmedik bir şey gelen bu kadının hikayesini anlatmaya çalışmak için hepimiz bir takım olduk. Eski kocasının kırdığı kalbini ve bununla gelen korkunç travmayı atlatmaya çalışan bir kadının aşkı bulma hikayesini anlatıyoruz.

Hayes ve Solène arasındaki müthiş bir ‘kimya’ var. Bunu nasıl yakaladınız?

Nicholas Galitzine: Bu konuda çok çalışmamıza gerek kalmadı, organik olarak gelişti ilişkimiz.

Çekimlere başlamadan önce, arkadaş olduk ve birbirimizi gerçek birer insan olarak tanımaya başladık. Çekim vakti geldiğinde, yakınlaşmamız gereken sahnelerde aramızda oluşan samimiyetin ekrana yansıyanı daha gerçekçi kıldığına inanıyorum. İyi hikayeler hep o kurulan anlayış ve samimiyet sayesinde anlatılabiliyor bence.

Romantik komediye bir süredir ara vermiştiniz, neden dönüş yapmak istediniz?

A. H: Ara verdiğimi fark etmedim desem? 20’lerimde ve 30’larımın başında çok sayıda romantik yapımda rol aldım. Ardından aile hayatıma ve anneliğime o kadar odaklanmıştım ki, kişisel hayatım zenginleşirken acele etmedim ve oyunculukta yolumun ne olacağını bulmak üzerine düşündüm. Uzun zamandır bana romantik senaryo gönderilmediğini de bu senaryo elime ulaşınca fark ettim. İlk tercihleri olmaktan da onur duydum, Senaryoyu okurken de bana eskiden gelen romantik senaryoların nereye kaybolduğunun yanıtını Solène’nin hikayesinde buldum.

Filmde bir pop starı canlandırıyorsunuz, nasıl hazırlandınız?

N.G: Hayes karakteri için yaşının ve konumunun getirdiklerini, olgunlukla birleştiren doğru dengeyi kurmam gerekiyordu. Üstelik karşımda da Anne Hathaway gibi müthiş bir oyuncu olmasının baskısı da vardı. Ancak aramızda oluşan kimya sayesinde işim kolaylaştı. Bu rol için bildiğiniz gibi şarkı söyleyip dans etmem de gerekiyordu. Performansı gerçek bir gruptaymış düzeyine çıkarmak için çok çalıştık. August Moon grubunu oluşturan arkadaşlarımla hızlı kaynaştık, birlikte kaldık, vakit geçirdik. Sonra sahneye çıktığımızda bir de baktık çok da oyunculuğa gerek kalmadı, yakaladığımız sinerjiyle çok eğlendik. Sahnede hoplayıp zıplamak seyircilere doğru kendini atmak gerçeküstü müthiş bir şey. Seyirci rolündeki herkesin de harika olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Bir de aradaki yaş farkından konuşalım... Ne düşünüyorsunuz bu konuda

N. G: Yaş farkı olduğunda genellikle erkeğin daha yaşlı olduğunu görmeye alışkınız. Bence bunu bu şekilde görmek, toplum olarak nerede olduğumuza ve nereye doğru ilerlediğimize dair de bir bakış açısı.

Anne Hathaway: Kimyanın yaşı aştığını görmek gerek. İnsanlar hayatları ne kadar farklı görünse de inanılmaz miktarda ortak nokta bulunabilir, bu da onları birbirine itebilir.

Gerçeklik hissi çok önemli

Projenin mimarları Michael Showalter ve Jennifer Westfeldt, kitaptan uyarlanan yapımın perde arkasını anlattı

Projeyi geliştirirken sizin için en önemli şey neydi?

Jennifer Westfeldt : Hikayeyi kitaptan ekrana taşırken verdiği mesajı da dar vakitte doğru bir şekilde yansıtmaya çaba gösteriyorsunuz. Ana karakterimizin konuşacak ve gerçekten açık olabilecek birine sahip olmasını istedik.Genelde kitaba sadık kaldık ancak,farklı olarak Solène’nin kızı olan Izzy’i bu nedenle büyüttük. Evliliği, anneliği yaşamış bekar bir kadının genç bir kızı büyütürken vereceği mesajlar önemliydi. Yaşadığı hayal kırıklıklarına rağmen, benim işim buraya kadarmış demek yerine, mutlu olabilmek için yeri geldiğinde gardını düşürmeyi kabullenebilmek ve olasılıklara açık olmanın önemini anlatmasını istedik. Projenin başından itibaren başrol için aklımda sadece Annie vardı. Neden derseniz, Solène karakterini duruşu ve dinginliği ile içimizden biri gibi hissettirebileceğine inanıyordum ve bu gerçek oldu.

Solene ve Hayes gibi iki farklı dünyadan gelen insanın ilişkisi ekranda çok samimi görünüyor, bunu yakalamanın sırrı nedir?

Michael Showalter: Filmimizin ana karakterlerinin ikisi de aslında birçok yönden kendilerini yalnız hissediyorlar. Her ikisinin de çok fazla kırılganlığı var; diğer kişiyle, onun gerçekten kim olduğunu bilmediğini, onun hakkında tüm bunları bilmediğini ve kesinlikle fiziksel bir çekimin olduğunu ancak buna ihtiyaçları olduğunu paylaşırken kendilerini güvende hissediyorlar. Aşık olmaları için birbirlerini insan olarak tanımaları gerekiyordu, benim için filmi yazıp yönetmenin zorluğu da bunu en iyi nasıl gösterebileceğim üzerineydi. Gerçeklik hissi benim için çok önemli. Örneğin filmdeki büyük ayrılık sahnesi, park yerinde bir arabada geçiyor, gerçekte de bir çoğumuzun belki hayatında olmuş olabileceği gibi. Oysa ki bunu, Pasifik Okyanusu'na bakan muhteşem bir yerde de yapabilirdim. Kanımca böyle küçük dokunuşlar ekrana yansıyan samimiyet hissini destekliyor.