Rüzgâr gibi geçti iz bırakarak

Nasıl ki, “yönetmen iyi bir filmle aktöre ölümsüzlüğü armağan eder” işte birçok yönetmen de Clark Gable’ı, sinema dünyasının ölümsüz aktörlerinden biri haline getirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Rüzgâr gibi geçti iz bırakarak

Alında kırışıklıklar yaratacak tarzda sağ kaşı hayli havaya kaldırıp karşıdaki kadının tam gözlerinin içine bakarken ellerden birini pantolonun cebine sokup sert kararlı bir erkek duruşu takınmak! Clark çekmek deniliyor buna! Bu salt bir aktör duruşu veya bakışı değildir! Bu, aslında adını Clark Gable’dan alan efsanevi bir film motifi!

Nasıl ki, “yönetmen iyi bir filmle aktöre ölümsüzlüğü armağan eder”; işte birçok yönetmen de filmlerinde oynattıkları Clark Gable’ı, sinema dünyasının ölümsüz aktörlerinden biri haline getirdi. Kendisine bugün bile hemen her gece bir televizyon kanalında rastlanabildiği için Clark Gable adını duyanların henüz yaşamakta olduğunu zannettiği bir ölümsüz! Aktör ölümsüzlüğü ancak bu kadar gerçekliğe kavuşabilir. Zira kendisi, 1960 yılında öldü. Bugün yirmili yaşlarında olanlar, Clark Gable adını sık sık duydukları için, onu yaşayan bir aktör zannedebiliyor.

Şu yeni yılın ikinci ayının ilk günü, sesli sinema devrinin ilk önemli oyuncularından biri olan Clark Gable’ın doğum günü. Gable, ABD eyaletlerinden Ohio’da 1901 yılının 1 Şubat günü doğdu. Ölümsüzlüğü öylesine sahici ki, Amerikan Film Enstitüsü onun adını, Tüm Zamanların En Büyük Oyuncuları sıralamasında yedinciliğe yazdı (1999).

60'TAN FAZLA SİNEMA FİLMİNDE OYNADI

Gable’ın babasının ikinci eşi Jennie Dunlap iki yaşında ele aldığı, ileride uzun boylu olan utangaç Clark Gable’ı iyi giyimli ve bakımlı yetiştirdi. Ona piyano çaldı ve piyano dersleri verdi.

Sinema tarihinin en saygın ve kuşkusuz en unutulmaz filmlerinden olan ve yönetmenliği Frank Capra tarafından yapılan, It Happened One Night (Bir Gecede Oldu, 1934) adlı filmdeki yüksek kalitedeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar Ödülü’ne layık bulundu. Filmde sosyetik bir kadının hikâyesi anlatılır. Bu kadın, babasının baskısından kurtulmaya çalışırken, bir gazeteciye âşık olur. Gazeteciyi elbette Clark Gable canlandırmaktadır.

Hollywood Kralı adıyla bilinen William Clark Gable’ın en unutulmaz filmi ise, senaryosu Margaret Mitchell'ın Pulitzer Ödülüne layık bulunan, Gone With The Wind (Rüzgâr Gibi Geçti) adlı romanından uyarlanan Gone With The Wind (1939) adlı filmdir. Bu harikulade filmin yanı sıra otuz yıl boyunca birçok filmde başrol oynadı. Oyunculuk kariyeri otuz yedi yıl sürdü. Gable bu süreçte altmıştan fazla sinema filminde oynadı.

17 YAŞINDAKİ BİR GENCİN AKTÖRLÜK HAYALİ

Sinema kariyerine (1924-1926 yılları arasında) sessiz sinema dönemi filmlerinde figüran olarak başladı. Dance Fools Dance (1931) adlı filmde ilk kez başrol oynarken Jake Luva adlı bir karakteri canlandırdı. Bu filmde kendisiyle birlikte oynamasını talep eden de, rol arkadaşı, dönemin önemli aktrislerinden Joan Crawford’du, ama onu Metro Goldwyn Mayer’in en büyük erkek yıldızı yapan, o dönemin seks sembolü Jean Harlow ile birlikte oynadığı Red Dust (1932) adlı filmdi. Manhattan Melodram (1934), San Francisco (1936), Saratoga (1937), Test Pilot (1938), Boom Town (1940) adlı filmleriyle başarısını ilerletti.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’daydı, ama oraya turist olarak gitmemişti. Savaşta bombardıman topçusu ve hava kameramanı olarak görev aldı. Askerlik dönüşü eleştirmenlerin fazla bir iltifat etmediği, ancak gişede başarılı olan filmlerde oynadı. Teacher’s Pet (1958) ve It Started Napal (1960) adlı filmlerde Sophia Loren’le, The Misfits (1961) adlı filmde ise Marilyn Monroe ile başrolleri paylaştı.

İşe pirinç çalgı aletiyle başlayarak, on üç yaşında Hopedale Erkekler Kasaba Grubu’nun biricik çocuğu olan, avcılık ve sıkı fiziksel çalışmalar içinden geçen, edebiyatı seven Clark Gable güvenilir bir topluluk arasında William Shakespeare’in sonelerini okuyan çocuğun geldiği şu nokta hiç de şaşırtıcı değildi işte. Ki, babasının çiftlikte çalıştırmak istemesine karşı çıkıp evden ayrılarak The Bird of Paradise oyununu izledikten sonra aktör olmaya on yedi yaşında kararını vermişti zaten. Karar vermekle amaca hemen ulaşılmıyordu elbet; Gazap Üzümleri romanını okuyanların zihninde unutulamaz bir imge olarak kalan Oklahoma’nın petrol sahalarında, babasıyla birlikte yaban kedisi avı ve çamur tasfiyesinde çalışacaktı. İnişli çıkışlı hayatın içinde birçok serüven yaşasa da; Clark Gable, daima Rüzgâr Gibi Geçti diye anımsanmalı.