Bazen sadece pedal çevirmek yeter

Ömer KART
Ömer KART Sporun Ruhu

Medya, yandaş medya, muhalif medya, bazın özgürlüğü gibi konuların gündemden düşmediği bir ülkede spor basının nasıl olması gerektiğiyle ilgili fikir belirtmek biraz lüks kaçıyor. Bir spor yazarı olmasam da sporun farklı branşlarıyla ilgili bilgi edinmeyi seven biri olarak, ‘Türkiye’de spor basını değil futbol basını vardır’ yorumunu rahatlıkla yapabilirim.

Yazılarını ve programlarını severek takip ettiğim Bağış Erten, Oksijen gazetesinde Tour de France’ın değişimini anlatan güzel bir röportaj yapmış. Son dönemlerde ki gelişmeleri anlatırken bir de küçük bir serzenişte bulunmuş: “Çıkıp bize peloton nedir, anlatmayın artık birader, Her yıl bir yerlerde sanki ilk kez keşfediyormuşuz gibi, Fransa Bisiklet Turu yazıları okuyoruz. Neymiş efendim, bisiklet izlemek zormuş ama bu başkaymış. Sadece birbirleriyle değil kendileriyle de yarışıyorlarmış, Falan filan… Siz de bıkmadınız mı? Geçtik artık bu aşamayı değil mi?”

Büyük ihtimalle haklıdır, biz çoktan geçmişizdir o aşamayı fakat kendini tekrarlamak pahasına da olsa, ‘sadece’ futbolun konuşulduğu bir ülkede, bir bisiklet yarışıyla ilgili bilgileri tekrar tekrar paylaşmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Keşke sadece Tour de France’ a değil, İtalya bisiklet turuna da ilgi göstersek. Keşke bisikletle dünya turu yapan Gürkan Genç’i tüm Türkiye takip etse, keşke Kahramanmaraş’ta ki Grand Prix Edebiyat Yolu da aynı ilgiyle izlense, keşke, keşke, keşke…Keşkeler saymakla bitmez.

Fransa Turu’nu son 2-3 senedir takip eden bir bisiklet sever gözüyle bakıldığında; teknik detaylar, rekabet, takım ruhu gibi konuların yanı sıra, Tour de France’ın tarihinden etkilenmemek mümkün değil. 1903 yazında, Fransız spor gazetesi L’Auto tirajını artırmak için radikal bir fikir ortaya atar: Ülkeyi baştan başa geçecek zorlu bir bisiklet yarışı…Kimsenin 102 sene sürebileceğini tahmin etmediği bu mücadele sadece bir bisiklet yarışı olmanın çok ötesine geçti, beklenmedik kazaların ve zaferlerin iç içe geçtiği bir insanlık hikâyesine dönüştü.

İlk yarışa katılan 60 bisikletçi, 2.428 kilometrelik tozlu, engebeli ve tehlikeli yollarda pedal çevirirken sadece uykusuzluk, yorgunlukla değil, açlık ve aldatmacalarla da mücadele ettiler. Bazı bisikletçilerin yollarını kısaltmak için tren kullanması gibi kural ihlalleri, farklı farklı zorluklar ve dramatik hikâyeler Fransa Tur’unun ruhunu şekillendirdi. Yarışın zorluğu öyle büyüktü ki, bitiş çizgisini sadece 21 bisikletçi görebildi.

1910’da Pirene Dağları rotaya eklendiğinde yarışın sertliği tamamen başka bir boyuta ulaştı. Birinci Dünya savaşında bisiklet kariyerini sona erdiren ve Fransız ordusuna savaş pilotu olarak katılan Octave Lapiz’in, Pirene zirvelerinden birini geçerken yetkililere “hepiniz canisiniz” diye bağırması yarışın en insani isyanlarından birisi olarak tarihe geçti. Birinci Dünya Savaşında 3 yıl, İkinci Dünya Savaşında ’da 6 yıl boyunca yapılamayan yarış, savaş sonrası Fransa’nın yeniden ayağa kalkmasının sembollerinden biri oldu.

İşgal yıllarında Almanlarla olan ilişkileri sebebiyle, İkinci Dünya savaşı sonrasında L’Auto gazetesi kapatılınca yarışı L’Equipe gazetesi devraldı. Günümüzde, Tour de France Fransız medya grubu EPA’nın (Éditions Philippe Amaury) bir parçası olan ASO (Amaury Sport Organisation) tarafından yönetiliyor. Yol dışı yarışlarının efsanesi Dakar Rallisi, Fransa Açık Golf Turnuvası, Paris Maratonu, Fransa Yelken Turu gibi yarışları düzenleyen ASO spor organizasyonlarında oldukça tecrübeli bir şirket.

Günümüzde Tour de France, teknolojinin de yardımıyla başka bir boyuta evrildi. Ahşap jantlar yerini karbon fiber kadrolara bırakırken, haritalarla yön bulan bisikletçiler, bugün kulaklıklarından gelen taktiklerle pedal basıyor. Her Temmuz’da milyonlarca kişi tarafından canlı ve online takip edilen modern Tour de France, bisiklet teknolojisinin zirvesini temsil ederken, “insan gücünün sınırı ne kadar ileri gidebilir?” sorusunu da yeniden sorduruyor.

Sorunun net bir cevabı olmayabilir fakat yarışın zorluğunu ve sınırlarını en iyi anlatan kişilerden bir tanesi Tour de France’ı 5 kez kazanmış, son Fransız şampiyon Bernard Hinault: Hinault’ya göre; “amatör bir yarışçı, Tour de France etaplarından birini bile denemeden önce çok iyi düşünmeli. İkincisi doktora, üçüncüsü psikiyatra götürmeyi gerektirir; daha fazlası için de vasiyet hazırlamalı!”. Sonuçta ne olursa olsun bir kere yola çıktın mı, hedefe ulaşmak için bazen sadece pedal çevirmek yeter.

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şov zamanı 02 Temmuz 2025
Spora dair duygular 11 Haziran 2025
Futbol krikete karşı 27 Şubat 2025
Sporun cinsiyeti yoktur 13 Şubat 2025
Sporda zarafet 31 Ocak 2025