Deprem, ekonomi ve sonrası

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Öncelikle yaşadığımız büyük deprem nedeniyle hepimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Yazıyı kaleme depremin 9. Gününde kaleme alıyorum.. Şu anda 32,000 civarında kaybımız, 80 bin civarında yaralımız bulunuyor. Borsa Uzmanları Derneği (BUD) Çalışma Grubu (M.Aşkın / A. Aydemir)  raporuna depremin vurduğu 10 ilde toplom 3 milyon 840 bin konut olduğu tahmin ediliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son yaptığı çalışmaya göre 10 ilde yaklaşık 308 bina incelenmiş, 41 bin 791 bina yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit edilmiş. Toplam binaların yüzde 10 kadarının incelendiğini dikkate alacak olursak yıkılan ve yıkılacak bina sayısı çok daha fazla olabilir. Net resmi görmek için daha fazla inceleme sonucunu görmek zorundayız.

TÜRKONFED’in hazırladığı rapora göre deprem bölgesinde hasarlı bina sayısı 1 milyonu aşabilir. Bu çerçevede binlerce konutun yeniden yapılması, yüzbinlerce konutun da güçlendirilmesi gerekebilir. BUD raporuna göre 50 bin yeni konutun altyapı yatırımları ile birlikte imar faaliyetleri için 35-40 milyar dolara ihtiyaç duyulabilir. Birim metrekare fiyatlarını dikkate aldığımızda 50 -60 bin konut için bunun gerçekçi bir tahmin olduğunu düşünüyoruz. TÜRKONFED raporuna göre konut zararı yeni bina ve güçlendirmelerle 70 milyar doları bulabilir. Bunlar doğrudan etkiler. Bir de işgünü ve dolayısıyla katma değer kaybından doğan ekonomik maaliyetler bulunuyor. Geçmiş deprem deneyimleri bu yolla ortaya çıkan maliyetin konut ve altyapıdan gelen maliyetin yaklaşık üçte birini bulduğunu gösteriyor. Bu çerçevede, TÜRKONFED ve BUD raporlarındaki tahminleri dikkate alacak olursak toplam maliyet 50 -93 milyar dolar arasını bulabilir. Bunu bir anda ortaya çıkacak değil, zamana yayılacak bir maliyet olarak dikkate alabiliriz.

10 ilin toplam nüfüsu 13,4 milyon kişi, ülke nüfüsündeki payı yüzde 15,7 görünüyor. Bölgedeki istihdam 4,5 milyon olup, toplam istihdamın yine yüzde 15’ine yakını oluşturuyor. Bölgenin GSYİH içerisindeki payı yüzde 9,3 seviyesinde. Bölgede en fazla katma değer yüzde 14,3 ile tarımdan geliyor. Tarım, ağırlıklı olarak bitkisel üretim, küçük ve büyükbaş hayvancılıktan oluşuyor. Bölge imalat sanayi üretiminin yüzde 11,3’ünü gerçekleştiriyor. Ağırlıklı sektörler başta tekstil olmak üzere, gıda, metal ve işlenmiş madenlerden oluşuyor. Bölgenin ihrcattaki payı yüzde 8,5, ithalattaki payı yüzde 6,7. Tekstil sektörü maliyet artışları, döviz kurlarının yatay seyri ve rakiplerimizin fiyat indirimleri ile son aylarda iyice zorlanmaya başlamıştı. Önümüzdeki aylarda tekstil sektörünün daha da zorlanacağını, istihdam, katma değer ve ihracata olumsuz yansımaları olacağını bekleyebiliriz.

Genel olarak depremler arz yönlü bir şok yaratır ve ilk etkisi stagflasyon olarak adlandırabileceğiz daralma ve enflasyon şeklinde karşımıza çıkar. 1999 Depreminde yılın 3. ve 4. Çeyreğinde sırasıyla yüzde 7,4 ve 6,1 daralma olmuştu. İnşaat, tarım ve sanayi daralmada öne çıkan sektörler oldu. Üçüncü çeyrekte yüzde yüzde 50’lerde olan TÜFE enflasyonu son çeyrekte yüzde 60’ların üzerine çıktı. 10 ilin ekonomideki ağırlığını ve sektörel katkılarını dikkate aldığımızda Marmara depremine göre daralma etkisinin daha az olmasını bekleyebiliriz. Öncü göstergeler geçen yılın son çeyreğinde büyümenin yüzde 3’ün altına doğru gerilediğine işaret ediyordu. Fakat, seçime doğru giderken ücret, EYT, KGF ve maliye politikası hamleleri ile Ocak ayında büyüme yüzde 4-5’lere ulaşmış görünüyordu. 1999 depremine zaten yüzde 3’ler civarında negatif büyüme ile girmiştik. Bu sefer büyüme olan bir dönemde girdik. Daralma etkisi ilk çeyrekte 3-4 puanda kalabilir. Dolayısıyla ilk çeyrekte yüzde 0-1 arası bir büyümeye gerileyebiliriz. Daralma etkisi 2. çeyrekte de hissedilecektir fakat büyüme yönlü politikalarla yine yüzde 0-2 arası bir büyüme ile geçebiliriz. Yılın ikinci yarısında inşaat ve altyapı faaliyetleri büyümeyi olumlu yönde etkilemeye başlar.

Nisan ayı sonuna kadar enflasyonun baz etkisi ile düşmesini bekliyorduk. Baz etkisi Ocak’dan sonra azalacaktı. Şimdi iyice azalacak. Döviz kurlarının seyri enflasyon üzerinde en önemli belirleyen olmaya devam edecek. Kurların bir süre daha yatay gideceğini varsaysak bile hem maliyet hem talep unsurları ile baz etkisi dışında enflasyon dinamikleri artacaktır.  Geçmiş deneyimler depremlerin Bütçe Açığı / GSYİH oranına yüzde 1 civarında yük getirdiğine işaret ediyor. Depremin büyüklüğü dikkate alındığında bu sefer yük yüzde 1,5 -2 seviyelerine gelebilir.

Depremin ekonomik maliyetine ilişkin ilk tahminlerimiz bu şekilde. Asıl sorular nerelerde büyük hatalar yapıldı ve bundan sonra neler yapılmalı şeklinde karşımızda duruyor. Hatalar neydi çok konuşacağız. Jeolojik olarak büyük bir deprem ülkesi olduğumuzu, son deprem hariç 1900’den bugüne kadar 200’den fazla büyük deprem yaşadığımızı, 87,000 üzerinde vatandaşımızı kaybettiğimizi, 570 bin üzerinde binanın yıkıldığını ya da ağır hasar gördüğünü dikkate alacak olursak fazlasıyla ders çıkarmamız gerekiyor. Sadece bu bölge için bile, amaç hızla konut yapmak değil, planlı bir şekilde, büyük depremlere dayalı, mimarisiyle, altyapısıyla örnek, yerli - yabancı herkesin görmek isteyeceği şehirler yaratmak olmalı. Bu şehirlerde deprem anıtları, deprem müzeleri olmalı ki bu gerçeği hiç unutmayalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024