Dış dengede iyileşme var, yapısal değişim yok

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Türkiye ekonomisinde 2021 yılında olumlu açıdan en çok konuştuğumuz gelişmelerin başında herhalde ihracat artışı geliyordur. 2020 yılında 169,6 milyar dolar olan ihracatın 2021 yılında 225,2 milyar dolara çıkması tereddütsüz çok önemli ve olumlu bir gelişme. 2012 yılı sonrası reel kur endeksimiz sürekli aşağı gitti. TL değer kaybı yaşadı, buna rağmen ihracatımız 160-180 milyar dolar arasında seyretmekten kurtulamadı. Reel kur endeksimiz 2018 ve 2021 yıllarında hemen hemen aynı seviyede, 60 civarında olmasına rağmen, ihracat rakamlarımız çok farklı oldu. 2018 yılı ihracatımız 178 milyar dolarken 2021 yılında 225 milyar dolar oldu. 2021 yılında reel kur endeksi sadece son iki ay daha sert düşüş gösterdi. Yani ihracatta yaşanan büyük sıçramada endeks 60 seviyelerinde, nominal olarak da örneğin dolar kuru 7-8 TL civarında seyretti. Özetle, ihracat artışının arkasında kurlar dışında çok önemli başka faktörler bulunuyor.

Bunlardan birincisi, küresel ekononominin 1950’lerden bu yana en sert büyüme gösterdiği bir yıl olmasıdır. Pandemi koşullarında evlerin okul ve ofis olması tüm dünyada çok ciddi bir talep artışı getirdi ve ihracatının yüzde 94’den fazlası imalat sanayi ürünü olan ülkemize büyük bir imkan sundu. İkincisi, hem ulaşım süre ve maliyetlerinden kaynaklanan nedenlerle hem de başta ABD-Çin arasındaki soğuk savaşa bağlı tedarik merkezlerindeki değişim dinamikleri sonucu ülkemiz özellikle Avrupa pazarı için ön plana çıktı. Üçüncüsü, ortaya çıkan bu talep ve konjonktürü iyi değerlendirebilecek, dünayanın en yüksek standarta ürün talep eden Avrupa piyasasına ürün satabilecek güçte ve kapasitede sanayimizin olmasıdır. En önemlisi de budur. Değersiz TL burada sadece tamamlayıcı, en az öneme sahip bir faktör olarak durmaktadır. Önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisi daha az büyüyecek ve tedarik merkezi olma konusunda da büyük bir rekabet olacaktır. Bununla birlikte yeni yeşil mutabakatta önde olabilirse ve kapasite arttırım imkanı yaaratabilirse ülkemizin sağladığı bu avantajı önemli oranda koruyabileceğini düşünüyoruz.

Pazartesi günü açıklanan dış ticaret verilerinin detayına baktığımızda, ihracatta sağlanan bu olumlu tablonun bir yapısal değişim getirmediğini görüyoruz. 2021 yılında ihracatımız yüzde 32,8 artarken, ithalatımız yüzde 23,6 artmış durumda. İthalatımız 225,3 milyar dolardan 271,4 milyar dolara geldi. Oransal olarak ithalat artışı daha düşük olsa da mutlak rakam yüksek olduğu için dış ticaret açığı 49,8 milyar dolardan 46,1 milyar dolara geriledi. Gerileme oranı yüzde 7,5 oldu. Petrol fiyatlarında 10 dolarlık bir artışın dış açığımızı yaklaşık 4 milyar dolar arttırdığını düşünecek olursak, ihracatda gece gündüz çalışarak sağlanan artışın dış ticaret dengesine bir yılda sağladığı katkının sadece 10 dolarlık bir petrol fiyatı artışına denk geldiğini maalesef görebiliriz. 10 dolarlık artış da son bir ayda gerçekleşmiş durumda.

Diğer taraftan, ihracat ve ithalatın kompozisyonuna baktığımızda da önemli bir değişim görmüyoruz. İthalata baktığımızda 2020 yılında ara mallarının toplam ithalat içindeki payı yüzde 74,4 iken 2021 yılında oran oran yüzde 77,3 olmuş. Sermaye mallarının payı hafif düşerek yüzde 13,2 olmuş. Bir başka ifadeyle, ithalatın yüzde 90’ı üretimde kullandığımız girdiler. Üretmek ve ihraç edebilmek için çok ciddi bir ithal girdi bağımlılığımız olduğunu, hatta arttığını görüyoruz. Elbette fiyat artışlarının bunda etkisi var. Fakat önecki yılda bu oran yüzde 89’du.

İhracatımızın yüzde 94,3’ü imalat sanayi ürünü. Bir önceki yıl yüzde 93,2 olarak gerçekleşmiş. İhracattaki imalat sanayi ürünleri içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3, bir önceki yıl yüzde 3,4 şeklinde gerçekleşmiş. Orta yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 35,9 dan yüzde 33,4’e gerilemiş. Sadece orta düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde 27,2’den yüzde 31,1’e gelerek artmış. İhracatın kompozisyonunda maalesef olumlu bir değişim yok.

TÜİK verilerinde dış ticaretin yapısına ilişkin çok sayıda veri bulunuyor ama önemli bir değişim göstermiyor. Yeni ekonomi modelinin ihracata dayalı dışa açık büyüme hedefi iyi bir hedef. Bu hedef önceki birçok orta vadeli planda da vardı. Bu hedef ancak yapısal değişim ile başarılabilir ve uzun ince bir yol gerektirir. Bu değişim ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payını en az yüzde 20 ve üzerine çıkararak ve ara malları üretiminin içeride ikamesini başaran, ithalat faturasını düşüren bir model ile sağlanabilir. Bunun anahtarı döviz kurları değil, planlamadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024