“Enflasyon düşecek, vatandaş nefes alacak” diyenler, neredesiniz!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Meğer enflasyon oranının düşmesi fiyatların düşmesi demek değilmiş!

✔ Kasımdan şubata üç ayda yıllık enflasyon oranı 30 puan düşerek yüzde 85'ten 55'e geriledi. Ama bu dönemde fiyatlar yüzde 11 arttı.

Geçen yılın ikinci yarısından itibaren başladılar. Enflasyon oranı hızla düşecekti. “Enflasyon oranı” demeyi tercih ediyorlar ama bu kavramın başına “yıllık” sözcüğünü pek getirmiyorlardı. Çünkü düşecek olan “yıllık enflasyon oranı”ydı. Yoksa fiyatlar artmaya devam edecekti.

Hem fiyatlar artmayacak olsa artık enflasyon kavramından söz edilebilir miydi ki... Fiyatların sabit kalması ya da gerilemesi durumunda enflasyon söz konusu olmazdı ki, onun adı başkaydı zaten.

Ayrıca yıllık oranın düşmesi de alınan bir dizi önlem sayesinde gerçekleşmeyecekti, artık herkesin bildiği baz etkisi devreye girecekti ve gerileme bu sayede yaşanacaktı.

Nitekim yaşandı da... Yıllık enflasyon oranı TÜFE bazında geçen yılın kasım ayında yüzde 85’le zirveye çıktı. Sonra da düşüş başladı. Son bir yılı kapsayan hesaplamadan bir önceki yılın yüksek aylık oranları çıkıyor, onların yerine daha düşük oranlar giriyordu ve bu sayede yıllık oran geriliyordu.

Ya fiyatlar?

Ama yıllık oran geriliyordu! Peki fiyatlar?

Tabii ki artmaya devam ediyordu...

İşte klasik hale gelen grafiğimiz...

Kutular tüketici fiyat endeksini gösteriyor, yani fiyatların ortalama düzeyini. Siz TÜFE yerine aylık rutin bir harcamanızı da koyabilirsiniz. Aylık doğalgaz gideriniz, aylık sigara paranız, aylık benzin paranız ya da ne isterseniz...

Geçen yıl ocaktaki örneğin aylık benzin gideriniz 763 lira ve o aydaki yıllık artış oranı, zam oranı yüzde 49.

Kasım ayına gelmişsiniz, benzine ayda artık 1115 lira ödüyorsunuz, son bir yıldaki artış da yüzde 85’e tırmanmış.

Açıklamalar peş peşe:

“Aralıktan itibaren enflasyon hızla düşecek...”

Doğru, düşüş oluyor! Benzine ödediğiniz para kasımda bir yıl önceye göre yüzde 85 artmıştı, aralık ayındaki artış yüzde 64’e iniveriyor. İyi de benzine ödediğiniz paranın miktarında bir azalma yok ki, tam tersine artış söz konusu. Aralıkta yaptığınız benzin harcaması artık 1128 lira.

Şubata geliyorsunuz; son bir yıldaki harcamanızda yüzde 55 artış var; kasıma göre tam 30 puan düşüş! İyi de şubatta cebinizden çıkan benzin parası 1241 lira.

Yani o 30 puanlık yıllık oran düşüşünün yaşandığı üç ayda benzine yüzde 11 daha fazla ödemişsiniz.

Demek ki neymiş?

Demek ki yıllık enflasyon oranının düşmesi, fiyatların düşmesi demek değilmiş!

Demek ki “Enflasyon düşecek, vatandaşın geçim zorluğu geride kalacak” diyenler pek de doğru söylemiyormuş!

Demek ki fiyatların gerileyeceği gibi bir beklenti içine girmemek gerekiyormuş!

Fiyatların fay hattında da enerji birikiyor

Fay hattında enerji birikmesi kavramını hepimiz öğrendik, bu kavram dilimizden düşmez oldu. Ekonomide de benzer bir durum var.

Döviz altı ayı aşkın bir süredir yatay. Dolayısıyla ithal enflasyon kavramını neredeyse unuttuk. Bu altı ayda tüketici fiyatları yüzde 22 dolayında artarken dolardaki artış yüzde 5’in altında kaldı.

Döviz çok az arttığı, ithal ürünlere bu sayede çok fazla zam gelmediği halde bile enflasyon bu düzeydeyken kur arttığında ne olur dersiniz?

Peki hem deprem felaketi, hem kuraklık riskinden dolayı tarım üretiminde bir gerileme yaşanırsa gıda fiyatları ne olur dersiniz?

Ya seçimin etkisiyle parasal genişlemenin etkisi ne olur dersiniz?

Bunlar ekonomideki fay hattında çok enerji biriktiğinin işaretleri...

Dolayısıyla önümüzdeki dönem çok sıkıntılı geçmeye aday. Bu, seçimi hangi ittifakın kazanacağından bağımsız bir gerçek.

15 Mayıs sabahı, seçimden kim galip çıkarsa çıksın enflasyonun daha da hızlanacağı bir döneme uyanacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar