Enflasyonda sürpriz yok, riskler var

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Enflasyon Eylül ayında beklendiği gibi yüksek ve yukarı yönlü eğilimini sürdürerek devam etti. Aylık TÜFE %4,75 olarak gerçekleşirken, 10 aylık kümülâtif enflasyon yaklaşık %50 oldu. Yıllık enflasyon %62’ye yakın olarak gerçekleşti.

Hizmet enflasyonu çok güçlü tırmanıyor

Endeksin detaylarına bakıldığında bir yıllık artışta hizmet sektörlerinin açık ara önde olduğunu görmeye devam ediyoruz. Hizmetlerdeki aylık artış %7,86 olurken, mallardaki artış %3,42 olarak gerçekleşti. Yıllık hizmet enflasyonu %86,46 olurken, mallardaki yıllık enflasyon %52,39 oldu. Hizmetlerin detayına baktığımızda kira artışlarının sınırlamalara rağmen yıllık q%95 seviyesine geldiğini, lokanta ve otellerin yıllık artışının %92,48 olduğunu, ulaştırma ve hizmetlerin yıllık artışının %95,97’ye ulaştığını izliyoruz. Tüm bu bahsettiğimiz hizmetler vatandaş olarak günlük hayatımıza fazlasıyla dokunan hizmet gruplarını oluşturuyor.

Her ne kadar mal gruplarındaki artış yıllık bazda %52 seviyesinde kalsa da, detaylara bakıldığında örneğin işlenmemiş gıda artışının %96 seviyesine geldiğini, bu grubun içerisinde taze meyve sebze fiyatlarının ise %102 arttığını görüyoruz. Gıda sektörünün yıllık enflasyonu ise %75,14 seviyesinde bulunuyor. İşlenmemiş gıdayı temel aldığımızda, beslenme, barınma ulaştırma enflasyon ortalaması %95 ler seviyesinde. Gıdanın tamamını alırsak, ortalama yüzde 90’lar seviyesinde.

Gıda enflasyonu para politikası dışında da mücadele gerektiriyor

Türk-İş’in gerçekleştirdiği açlık ve yoksulluk anketine göre, Eylül ayında mutfak enflasyonu %9,31 oldu. Yıllık artış %84 seviyelerine ulaştı. Açlık sınırı 13 bin 334 TL oldu. Tüm bu veriler, gıdada ortalamanın çok üzerinde bir enflasyon ile karşıya olduğumuzu, enflasyonun geneline ilişkin önemli bir riskin varlığını sürdürdüğüne işaret ediyor. Pazartesi günü gazetemizde çıkan bir habere göre Antalya Ticaret Borsası Hal verileri Eylül ayında meyve üretiminde yıllık % 67 düşüşe, fiyatlarda %199 artışa işaret ediyor. Önümüzdeki süreçte fiyatlarda baskının devam etme ihtimali yüksek görünüyor.

TCMB’nin para politikası özellikle enerji ve gıda hariç çekirdek enflasyonla mücadelede daha etkin olabilir. Oraya baktığımızda,  özel kapsamlı B endeksinin yıllık artışının %67, C endeksinin ise %69 civarında olduğunu görüyoruz. Her iki endekste aylık artışlar %5’i aşmış durumda. Bu veriler enflasyon dinamiklerinin devam ettiğini ve enflasyonun yönünün yukarı olduğunu bir kere daha gösteriyor. Enerji ve gıda Merkez Bankası’nın çok fazla kontrolünde olabilen fiyatlar kategorisinde bulunmuyor. Küresel ekonomide izlediğimiz petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükselme eğilimi tüm mal ve hizmet grupları için risk oluşturmaya devam ediyor.

Gıda enflasyonu ise para politikasının dışında gıda arzını arttırmaya yönelik çok ciddi planlı bir döneme ihtiyaç gösteriyor. Tarımda yeni alanların devreye girmesinden, teknolojik gelişmeye, eğitimden, arazilerin birleştirilmesine kadar ciddi bir yapısal dönüşme ihtiyacımız bulunuyor. Turizm ve göçün de etkisiyle ciddi bir gıda talebi yaratan ülkemizin arz güvenliğini sağlamadan bu sorunu çözmesi çok kolay görünmüyor. Para politikasının en az etkileyebileceği bu alanı enflasyonla mücadelede ayrı olarak değerlendirmek ve beklentileri etkileyecek bir politika çerçevesini hızla devreye sokmak gerekiyor.

Önümüzdeki süreçte doğalgaz fiyatlarının tekrar enflasyon denklemine girmesi, ücret, vergi ayarlamaları ve olası kur hareketleri ile enflasyon ve enflasyon beklentilerinin yukarı gideceği bir süreç içerisindeyiz. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın para politikasındaki sıkılaştırmasını güçlendirerek devam ettirmesi ve gıda enflasyonunda beklentileri etkileyecek yeni bir çerçevenin oluşması son derece önem taşıyor.

Enflasyon ve ISO 500 Firmaları

Enflasyonun hayatımızı nasıl olumsuz etkilediğini, nasıl belirsizlik yarattığını hep birlikte yaşayarak görüyoruz. Bu etkinin görünmeyen ve orta vadede çıkabilecek sonuçları da mikro bazda gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan ISO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu verileri her ne kadar üretimden satışlar, kârlılık, aktif büyüklükleri gibi rakamlarda nominal bazda önemli artışa işaret etse de, bu verileri genel enflasyon göstergelerinden olan örneğin GSYİH Deflatörü ile reel hale dönüştürdüğümüzde bazı kategorilerde artış değil azalışla karşılaşıyoruz. İhracatımızın ve ekonomimizin en temel belirleyenlerinden olan sanayi sektörünün rekabet gücünü korumak için yeni yatırım yapması, buna kaynak bulması büyük önem taşıyor. Enflasyon ortamı bu tür yatırımlara kaynak yaratmayı da kaynakları yönlendirmeyi de engellediği için sanayimizin orta vadede rekabet gücüne zarar veriyor. Bu nedenle enflasyonla mücadelede atılmaya başlanan doğru adımların hem hızlanması hem de çok daha kapsamlı bir mücadeleye girişilmesi ve sonuna kadar gidilmesi büyük önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Piyasalar notu verdi 09 Nisan 2025