Genç işsizliğinin yapısal nedenleri

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Türkiye ekonomisinde ortalamada büyüme oranı yüzde 4,5 üzerine çıktığında işsizlik oranı düşerken, yüzde 4,5 altında yükselme eğilimi başlar. Büyümenin istihdama yansımasında inişte de çıkışta da bir gecikme etkisi bulunur. Pandeminin başlangıcında ikinci çeyrekte yüzde 10,3 daralma gösteren ekonomimiz arkasından büyüme sürecine girerek 2021 yılını yüzde 11,4 oranında, 2022 yılının ilk yarısını ise yüzde 7,6 ortalama ile tamamladı. Üçüncü çeyrekte büyüme oranımız yüzde 3,9 seviyesine geriledi.  Bu süreçte işsizlik oranı yüzde 14,2’den yüzde 9,8’e kadar indi.

Büyüme hızı düşerken işsizlik artar

Son çeyrekte büyüme yüzde 3’ün altına iniyor görünüyor. Dolayısıyla işsizlikte bir artış beklenmesi gerekiyor. Bu durum rakamlara da yansımaya başladı. İşsizlik oranı Eylül ayında yüzde 10,1 seviyesine, Ekim ayında ise yüzde 10,2 düzeyine geldi. Daha hızlı artabilirdi ama özellikle turizm sektöründen kaynaklı mevsimsel işsizlik artışı bu yıl çok sınırlı olacak görünüyor. 15 -24 yaş grubunu oluşturan genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 21,9 görünüyor. Bu rakam normal işsizliğin iki katı bir oran anlamına geliyor.

Geniş tanımlı işsizlik dediğimiz, son bir ayda aktif olarak iş aramayan fakat iş bulursam çalışabilirim diyenleri ve yarı zamanlı çalışanları işsizlik rakamına ekleyerek hesapladığımız oran yüzde 29’lardan yüzde 20’lere geriledi. İşgününün yaklaşık 35 milyon kişi olduğunu düşünecek olursak, 7 milyon civarında bir işsiz rakamından bahsedebiliriz. Genç işsizlikte böyle bir veri yayınlanmıyor fakat bu hesapta iki katına çıkmasa bile 1,5 katına çıkabileceğini, atıl işsizlik oranının yüzde 30’ları geçebileceğini düşünebiliriz. Geleceğimiz olan gençlerimizin bu oranda bir işsizlik yaşaması son derece önemli ve düşündürücü bir durum.

Gençlerin beklentilerini iyi anlamamız lazım

İşgücü piyasalarında yaşanan değişimleri iyi görmemiz lazım. Bazı alanlarda iş olup yapacak elaman bulunamaması, bazı alanlarda ise yapacak düşünce olup sermaye olmamasına yapısal işsizlik denir. Ülkemizde böyle bir sorun gittikçe artıyor görünüyor. Gençler, Z kuşağı daha fazla iş seçiyor, daha az çalışmak, hibrit çalışmak, daha çok ücret istiyor. Bir tarafta bu felsefeye sahip olanlar artarken, diğer tarafta üniversite mezunu olan gençler organize sanayi bölgelerinde aranan teknik iş ilanlarına hem istemediği için hem de böyle bir yeteneği olmadığı için başvurmak istemiyor. Meslek liselerini yeterince geliştiremememiz, üniversite eğitiminin niceliksel boyutuna aşırı yüklenmemiz yapısal genç işsizliğinin önemli nedenleri arasında görünüyor.

Reel ücret ve katma değerden alınan pay geriliyor

Bugünlerde konuştuğumuz asgari ücret de işin bir başka boyutunu oluşturuyor. Bizde asgari ücret ile çalışanlar toplam çalışanların yüzde 40’dan fazlasını oluşturuyor. AB’de bu oran yüzde 8-10 arasında değişiyor. Türkiye’de asgari ücret ortalamada 300-400 dolar arasında seyrederken, AB’de 300 - 2300 dolar arasında seyrediyor. Ortalama 1000 dolar civarında bulunuyor. Orta ve Batı Avrupa’da ortalama 1700-1800 arası seyrediyor. Yaşadığımız aşırı yüksek enflasyon ve değişen göreli fiyatları dikkate alırsak Türkiye’de birçok temel ürün fiyatının döviz bazında AB ve ABD ortalamalarına yaklaştığını, alım gücünde ciddi bir erozyon yaşandığını görebiliyoruz. Ücret ile çalışanlar daha düşük gelire karşın yüksek gelirli ülkelerin fiyatları ile karşılaşmış oluyor. Toplumun büyük kesimini ilgilendiren bu ücret seviyesi, geleceğe ilişkin birçok hayali ve beklentisi olan gençlere pek de cazip gelmiyor. Büyüyen bir ekonomide toplumun tüm kesimlerinin artan refahtan pay almasını bekleriz. Örneğin oldukça güçlü büyüdüğümüz son 1,5 yılda gelir yöntemiyle hesaplanan GSYİH’da işgücünün toplam katma değerden aldığı payın yüzde 30’lardan yüzde 25’lere gerilediğini görüyoruz.

İşgücünün toplam refahtan aldığı pay düşer, ücretlerin alım gücü geriler, işgücü piyasasında yapısal işsizlik sorunu çözülmez, azaltılmaz, genç kuşakların hayata bakışı, davranış biçimleri iyi anlaşılmaz ise geleceğimiz olan gençlerin gözü son dönemde olduğu gibi çok daha fazla dışarıda olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024