Google ve Facebook internet haberciliğini nasıl devletleştirdi?

Ussal ŞAHBAZ
Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Son bir yıl içinde en çok hangi günler sosyal medya kullandık? EDAM’ın yayınladığı yeni Türkiye’de dijital habercilik dünyası raporuna göre, 17 Mart 2020 COVID-19 kaynaklı ilk ölümün açıklandığı gün ve ilk kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen 10 Nisan 2020 gecesi.

Bu günlerde sosyal medyada paylaşım sayısı 1’er milyarı geçti. Ama paylaşımlar aynı kişiler tarafından görülmüyor. Herkes eşinin dostunun ve görüşlerini benimsediği kişilerin paylaştığı içerikleri okuyor. Bu nedenle Türkiye’de sosyal medya ikiye bölünmüş durumda. Mesela bir kesim Cumhurbaşkanlığı sistemi, sınır ötesi operasyonlar, darbe girişimi hakkında konuşurken; diğer kesim basın özgürlüğü, kadın ve çocuk istismarı, vb. hakkında konuşuyor.

Dijitalleşmenin medyaya erişimi artıracağını, haberlerin özgür biçimde yayılabileceğini düşünmüştük. Geleneksel gazetecilik sabit yatırımı pahalı iş. Büyük matbaalara, dağıtım için kamyonlara ihtiyacınız var. Dijital medyaya giriş ucuz görünüyordu. Ama dijital medyada esas darboğaz okuyucuların dikkatini çekebilmek. Bu darboğazı, yani okuyucunun dikkatini kontrol eden Google ve Facebook hem konuşulacak konuları belirliyor hem de esas parayı kazanıyor.

İnternet yayıncılığı yapacaksanız ilk seçeneğiniz Google’da üst sıralarda çıkmak için içeriğinizi haber yerine saçma sapan sorularla doldurmak (Bu hafta sokağa çıkma yasağında restoranlar açık mı? gibi). İkinci seçeneğiniz Facebook’ta haberiniz daha çok paylaşılsın diye kışkırtıcı, bölücü, kutuplaştırıcı, çoğu zaman da yalan haberler yaparak insan doğasının en zayıf yanı olan tribün etkisine oynamak, yani toplumu kutuplaştırmak zorundasınız. Google ve Facebook global dijital reklam pazarının yüzde 70’ini kontrol ediyor. Sadece Google 2018’de başka yayıncıların haber içeriklerinden 4,7 milyar dolar kazandı. Kendi içeriğinizin reklam gelirinin büyük kısmını Google ve Facebook’a kaptırdığınız için Türkiye gibi orta boy pazarlarda internet yayıncılığı için içerik üreterek para kazanmak mümkün değil. Eğer kutuplaşmanın ötesine geçip, birbirinden farklı sosyal alemlerde yaşayan iki kesime de hitap etmek isterseniz, medya dışından maddi destek almanız lazım. Bu destek genelde bir devletten sağlanan fonlama oluyor. Nitekim Türkiye’de COVID-19 salgını gibi sosyal medyanın en yaygın kullanıldığı olaylarda içerikleri çok paylaşılan dört kaynağın dördünün de arkasında farklı devletler var: Anadolu Ajansı, Sputnik, BBC, Euronews.

Türkiye’de 82 milyon nüfusun 52 milyonu sosyal medya kullanıcısı. 25-34 yaş arasında sosyal medya kullanım oranı yüzde 90. Yani internet ana haber alma kaynağı haline gelmiş durumda. İnternet ile haberciliği özgürleştireceğiz derken, tekrar devletlerin hegemonyası altına soktuk. Ülkemiz yerli yabancı dezenformasyon operasyonlarına açık hale geldi. Politikacılar kutuplaşmadan faydalanmak için trollerle yeni dijital medya düzenini kullanmayı öğrendi. Kutuplaşmayı dijital habercilik yaratmadı, ama körükledi.

Bu durum dijital dünyada tekelleşmenin doğal sonucu. 2000’lerde Rekabet Kurumu YAYSAT kararı ile ülkemizde medya dağıtımında tekelleşmeyi önlemişti. Bu sene Fransa’daki rekabet kurumu Google’a madem gazetelerin haberlerini gösteriyorsun, bu gazetelere para ödeyeceksin dedi. Gelişmiş ülkelerdeki tepkilere karşı Google bu hafta Almanya, Avustralya ve Brezilya’da medya organlarına içerik için para ödemeye başlayacağını açıkladı. Bakalım bu mücadelenin sonunda haberciliği yeniden devletlerin tahakkümüne sokan, trolleşmeyi teşvik eden yeni dijital medya tekellerine dur denebilecek mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar