İşgücüne katılım düşük, atıl işgücü yüksek

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Hafta başında Ağustos ayına ilişkin işgücü istatistikleri açıklandı.  COVID-19 ile beraber olağanüstü bir dönem yaşıyoruz. COVID-19 ciddi riskler oluşturmaya devam etse de ekonomimiz yaz aylarından itibaren büyük oranda açılmış durumda. Birçok veri için 2019 yılı ile yavaş yavaş karşılaştırma yapabilecek duruma geliyoruz.

Mevsimsel olarak arındırılmamış işsizlik verilerine baktığımızda, 2019 yılı Ağustos ayında yüzde 14 olan işsizliğin geçen yıl yüzde 13,2’ye, bu yıl da yüzde 12’ye gerilediğini izliyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde işsizlik rakamı önce çok hızlı arttı sonra geriledi, ülkemizde ise genel olarak geriledi. Mevcut veri ile dünyada en yüksek işsizliğe sahip ülkelerden birisi durumundayız. Güney Afrika yüzde 34 ile çok yüksek bir işsizliğe sahip. Brezilya, Yunanistan, İspanya ve Kolombiya ile yakın işsizlik oranlarına sahibiz. İşsizlik oranı Euro bölgesinde yüzde 7,5, ABD’de yüzde 4,9, Çin’de yüzde 5,1.

İşgücü verilerimizin detayına baktığımızda, 2019 yılına göre 15 yaş ve üstü nüfusun 2,2 milyon kişi artarak 63,8 milyona geldiğini görüyoruz. Aynı dönemde 15 yaş ve üzerinde olmasına rağmen işgücüne dahil olmayan nüfusun da yaklaşık 2 milyon artarak 30,3 milyona çıktığını görüyoruz. İşgücüne dahil olmayan sayısı çok daha yüksekti, azalmaya başladı. Genç nüfusu çok yüksek olan bir ülkede bu sayı niye arttı, niye düşüyor ve hala niye yüksek? Açıkçası işsizlik oranlarını ciddi biçimde etkileyen bu soruların cevabını net bir şekilde veremiyoruz. Bu konuda en doğru açıklama TÜİK’den gelebilir. Veriler bu yıl aylık yayınlanmaya başlandı. Önceki yıllar üç aylık verilerin ortalaması olarak geliyordu. Bu nedenle karşılaştırma sonuçları hakkında ihtiyatlı olmamız gerekiyor. Yine de genel eğilim hakkında bize önemli bir fikir veriyor. 

İşgücüne dahil olmasa bile iş bulursam çalışırım diyenler potansiyel işgücü ve işsiz olarak adlandırılıyor. İşsizlik verilerine söz konusu potansiyel işsizleri eklediğimizde, gerçek işsizlik oranı yüzde 19,2 oluyor. TÜİK bu verilere part-time çalışanları da ekleyerek atıl işgücü tanımıyla bir veri yayınlıyor. En son açıklanan rakam yüzde 22. Son verilere göre mevsimsel etkilerden arındırılmış işgücümüz 32,7 milyon. Yani 7,2 milyon atıl işgücümüz bulunuyor ki bu rakam son aylarda gerilese bile hala çok yüksek. 

Sektörel olarak baktığımızda 2019 yılına göre tarım ve hizmetlerde istihdam sayısının hemen hemen aynı sayıda kaldığını görüyoruz. İstihdam artışı sanayi ve inşaat sektöründe gerçekleşmiş. Sanayide 600 bin,  hizmetlerde 300 bin artış var. Son 1,5 yıldır büyümenin lokomotifi olan sanayideki artış oldukça anlaşılır. Gönül bu sektörün istihdamı çok daha fazla arttırmasını isterdi ama üretim artışının daha çok verimlilik artışından geldiği anlaşılıyor. Son dönemlerde sanayide çalışan başına katma değer artarken reel ücretlerin düştüğü görülüyor.

Türkiye ekonomisindeki yüksek işsizlik, ortalama büyüme hızının düşmesinden, sürdürülebilir büyümeyi yakalamamamızdan ve yapısal nedenlerden kaynaklanıyor. Kalıcı çözüm bu sorunları çözmekten geçiyor. Sürdürülebilir büyümeye geçişin yolu enflasyonla mücadelenin öncelikli olması ile başlıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024