İşgücünün payında çeyrek yüzyılın en kötüsü!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Bir anlamda dün kaldığımız yerden devam edelim... TÜİK’in önceki gün gayri safi milli hasılada 2022’nin son çeyreğini, dolayısıyla yılın tümünü kapsayan verileri açıklamasından sonra kişi başına gelirin nasıl seyrettiğini aktarmış ve bu verinin tek başına pek yeterli sayılamayacağına işaret etmiştim. Bakılması gereken bir veri daha vardı; işgücü ödemelerinin gayrisafi katma değerde aldığı pay. Bu payla ilgili 2022 verilerini de aktarmıştım. Bugün ise aynı gösterge için çeyrek yüzyıl öncesine kadar giderek kapsamlı bir değerlendirme yapmak istiyorum.   

İşgücü ödemelerinin gayrisafi katma değerde aldığı paya ilişkin çeyrek yüzyıl yüzyıllık veriler gösterdi ki, çok fena durumdayız, çok!

İşgücü ödemelerinin payı, bu 25 yıllık dönemde hiç 2022'deki gibi düşük olmamıştı.

Çeyrek bazlı bakıldığında da bu olumsuzluk rekoru ilk çeyrek hariç 2022'de...

İşgücünün payı ilk çeyrek itibarıyla en düşük düzeyde 2001'de oluşmuştu. İki, üç ve dördüncü çeyreklerdeki en düşük paylar ise 2022’de ortaya çıktı. 

Zaten 2022, yıllık bazda da çeyrek yüzyılın en kötü yılı.

Kahveye bir milyoner girmiş

Kişi başına gelirin düzeyi ülkeler arası kıyaslamalar açısından tabii ki önemli bir gösterge. Ama kişi başına gelirin yüksek olmasının tek başına pek de önemi yok. Nasıl mı?

TÜİK’in GSYH verilerini açıklamasından sonra Prof. Fatih Özatay hocamla sohbet ediyorduk. Fatih hocam bu konuda güzel bir örnek verdi:

“Bir köy kahvesinde dar gelirli vatandaşlar oturuyor. Hepsinin de geliri sınırlı ve birbirine çok yakın. Kahveye oradan geçen bir milyoner girdiğinde kahvedekilerin ortalama geliri birden yükselir. İyi de bu ortalamanın yükselmiş olması, milyoner dışındaki vatandaşlar için bir anlam ifade eder mi?”

Bizim durumumuz da biraz öyle. Kişi başına gelir geçen yıl uzunca bir aradan sonra yeniden 10 bin doların üstüne çıktı. Bununla sevinelim, mutlu olalım ama bu gelir artışı acaba iyi paylaşılmış mı? 

Ne gezer! Tam tersine kişi başına ortalama gelir artmakla birlikte işgücü ödemelerinin gayrisafi katma değerdeki payı tarihi dip seviyelere indi. 

Hem zaten kişi başına gelirin artması da pek gerçekçi sayılmaz. Bir yanda enflasyon çok hızlı artarken, diğer yandan dövizin baskı altında tutularak enflasyon çok daha düşük artmasının sağlanması kişi başına geliri bu düzeylere taşıdı. Dolayısıyla aslında kişi başına gelirde de gerçek bir artış yok. Kaldı ki olsa bile bu artış adaletli dağılmıyorsa ne önemi var! İşte aktardığımız veriler ortada... 

Yeri gelmişken belirtmekte yarar var; işgücü ödemelerinin gayrisafi katma değerde aldığı paya ilişkin bu veriler TÜİK’in resmi verileri. Hani ben peşin peşin söyleyeyim de, sonra birileri “Kim ortaya attı bu oranları, nereden çıkıyor bu oranlar” diye aklınca savunmaya geçmesin!

İki aylık fiyat artışı yüzde 10'u buldu

 İstanbul Ticaret Odası şubat ayında fiyatların İstanbul'da yüzde 3.83 arttığını açıkladı. Artış, iki ayın toplamında ise yüzde 10 oldu.

Şubatın neredeyse tümü deprem etkisiyle geçti. Deprem felaketi fiyatları tüm Türkiye genelinde yukarı çekti elbette. Ama bölge için durum çok daha vahim. Gerçi oralarda gerçek anlamda fiyat bile oluşmadı, o da ayrı bir detay.

Şimdi yarın TÜİK'in açıklaması gelecek. TÜİK ocak ayındaki TÜFE artışını yüzde 6.65 olarak açıklamıştı. Bu, tahminlerin çok üstünde bir orandı. Yarın açıklanacak oranın da ocaktaki kadar olmasa bile yine yüksek beklendiğini belirtelim.

İstanbul Ticaret Odası'nın hesaplamasının yalnızca İstanbul'u kapsadığını, TÜİK'in tüm Türkiye'yi kapsayan hesaplamasında ise deprem etkisinin çok daha fazla hissedileceğini öngörmek gerek. Dolayısıyla TÜİK, ocak ayında olduğu gibi şubatta da İstanbul Ticaret Odası'ndan yüksek bir oran açıklayabilir, bu şaşırtıcı olmaz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar