Yapay zekâ’da iki şehrin hikâyesi dönemi

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Las Vegas’taki re:Invent etkinliğinde anlatılan yeni nesil yapay zekâ teknolojileri Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikâyesi romanını hatırlatıyor.

Gençliğimde bazı kitaplarını okuma fırsatı bulduğum Charles Dickens’ın her zaman okumak istediğim ama hiçbir zaman başından sonuna kadar, durup üzerinde düşünerek okuma fırsatı bulamadığım kitabı İki Şehrin Hikâyesi, Amazon Web Services’ın (AWS) Las Vegas’ta her yıl düzenlediği re:invent etkinliğinden dönerken yeniden aklıma geldi.

Google’ın “Charles Dickens’ın 1859 yılında gazetelerde tefrika edilmek üzere yazdığı, konusu Fransız Devrimi esnasında ve öncesinde Paris ve Londra’da geçen romandır” diye kısaca açıkladığı İki Şehrin Hikâyesi, benim için İstanbul ve Las Vegas’ta geçen bir hikâye oldu. İstanbul’da Sam Altman’ın Open AI CEO’luğundan alınması ile uğraşırken Las Vegas’ta Amazon Q başta olmak üzere Generative AI alanını yeniden şekillendirecek farklı yaklaşımları görme ve bunların üzerinde düşünme fırsatım oldu.

Dickens’ın çalışmasında, Fransız Devrimi ile humanizmin simgesi haline gelen Paris ve bu çalkantılı yılların ardından Sanayi Devrimi’ne imzasını atan Londra’nın farklı dinamiklerini keşfetmek söz konusu olabiliyor. Biz, Gazi Mustafa Kemal zamanı dışında Paris tarzında işin duygusal tarafında yer almışız. Bunu, İş Bankası’nın Eminönü’ndeki müzesinde Cumhuriyet’in ilk 10 yılında kurulan ve planlanan fabrikaların haritasını görmüş biri olarak açıklıkla söyleyebiliyorum.

1923-1933 dönemi, Türkiye’nin her yerinde Sanayi Devrimi olarak karşıma çıkarken, diğer dönemler hayatın gerçeklerinin bir kenara bırakıldığı ve sonu cennet ya da kıdem tazminatına bağlayan bir duygusal hikâye çağrışımı yapıyor. Generative AI’ın yeni gerçekleri, gerçek zamanda hızla ve daha az maliyeti üstlenmek zorunda kalarak sonuca ulaşma ve yeni bir yapay zekâ zemininde gerçek hayatı güzelleştirmeyi sağlıyor. Bunu size uzun uzun anlatmam gerekecek ancak şimdilik şunu yazayım: Chat GPT’de belirli şeyleri denemek ve resim ya da hikâye yaratarak eğlenmekten gerçek işlerinizde daha verimli ve daha yüksek kaliteli faaliyet gerçekleştirip daha eğlenceli ve mutlu bir hayat yaşama arasındaki geçiş noktasında bulunuyoruz.

Bunu, Pfizer’ın sekiz ila 12 yıllık ilaç geliştirme sürecini pandemide dokuz aya düşürmesinde ya da Delta havayollarının uçuş planlarındaki değişim karşısında yolcularına daha az sıkıntı yaşatacak müşteri hizmetini sunmasında kullanılan inovasyonda ya da keşifte görebiliyoruz.

Yeni dönem, yeni yaklaşımla çığır açacak

İkinci günün açılış konuşmasında AWS Veritabanı, Analitik ve Makine Öğrenmesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Swami Sivasubramanian, yapay zekâyı daha önce yaptığımız işleri daha iyi yapma fırsatına yaptığı vurgu ile bundan sonraki dönemin dinamiğini çok iyi ortaya koydu. Kendisi aynı zamanda ABD’de Mayıs 2022’den beri ulusal yapay zekâ danışma komitesi üyeliğini sürdürüyor.

Sivasubramanian’ın vurgusunu kendi bakış açımla yoğurup bu yazıyı bitireyim. Microsoft, Steve Jobs’tan “esinlenerek” Windows’u tasarlarken ofis ortamındaki dosya ve klasör yapısından yola çıkmıştı. Google’ın arama motoru yaklaşımı aslında eskiden kullandığımız ve fihrist dediğimiz telefon rehberlerinden çok farklı değildi. Facebook aynısını okul yıllığını dijital dünyadan yeniden yaratarak yaptı. Örnekler çoğaltılabilir ancak daha sonrasında gelişmiş teknolojinin yarattığı kargaşa içinde kaybolma dönemi geldi. Şimdi buradan geri dönme zamanı: insanlar ve iş dünyası gerçekten yapması gereken ve kendisine kazanç ya da mutluluk getirecek şeyleri hızlı, kolay ve daha düşük maliyetle gerçekleştirme olanaklarına kavuşacak.   

İki hanedan devri

Bütün bunlar olurken iki şehirden birini Microsoft; diğerini ise daha geniş bir yapı yönetecek.

Sam Altman yeniden CEO olarak Open AI’ın başında yer alırken bu yapının yönetiminde yer alan Microsoft, ben 3 Aralık’ta bu yazıyı yazarken sahip olduğu 2,78 trilyon dolarlık piyasa değeri ile gücü tartışılmaz bir oyuncuydu.

Diğer yanda, birlikte hareket etmemelerine karşın benzer şeyler yapan AWS, Google ve şirket yerine adıyla anmamız gereken Elon Musk yer alıyor. Bu iki şehir geleceği belirlerken birinin ortadan kalkmayacağı ancak hangisinin hâkim hale geldiğine bağlı olarak çok farklı noktalara gideceğimizi söyleyebilirim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar