Kimya ve temiz enerjide yatırımlar İzmir’in kuzey aksında kümeleniyor

Türkiye’de ihracat 27 sektörde kayda alınırken, Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında 12 ihracatçı birliği bulunuyor. Ege’den en çok ihracat kimya sektöründen yapılmasına rağmen bu 12 birlik arasında kimya ihracatçıları birliği yer almıyor. Egeli ihracatçılar kimya ve temiz enerji sektörlerine yönelik birlik kurulmasını talep ediyorlar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kimya ve temiz enerjide yatırımlar İzmir’in kuzey aksında kümeleniyor

DUYGU GÖKSU / İZMİR

Ege İhracatçı Birlikleri’nin (EİB) EKONOMİ Gazetesi iş birliğinde düzenlediği Ege İhracat Buluşmaları’nın 10. toplantısı Türkiye’nin en büyük entegre endüstri grubu SOCAR’da, SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Başkanı Kanan Mirzayev ev sahipliğinde gerçekleştirildi. İzmir’in kuzey aksının kimya ve temiz enerji ekipmanları imalatı konusunda kümelenme yolunda olduğunun dile getirildiği toplantı, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Genel Koordinatörü Vahap Munyar, Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz ve Ekonomist Ali Ağaoğlu, EKONOMİ Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan’ın moderatörlüğünde Türkiye ve dünya ekonomisindeki güncel gelişmeleri değerlendirdiler.

Toplantının açılış konuşmasını yapan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, hem kimya sektörünün en büyük firmalarının, hem de temiz enerjiye yönelik yeni nesil yatırımların Aliağa, Bergama, Çandarlı, Dikili, Menemen’de kümelenmiş durumda olduğunu söyledi.

İzmir’in kuzey aksının çok yakında temiz enerji imalatında merkez olacağını ifade eden Eskinazi, “Türkiye’de ihracatçı birlikleri arasında sürdürülebilirlikte öncü bir kurum olarak temiz enerji sektörünün daha güçlü bir şekilde temsili için Türkiye’nin ilk Temiz Enerji Ekipman ve Hizmet İhracatçıları Birliği'nin kurulması girişimlerimize devam ediyoruz. Türkiye’nin rekabetçi olabilmesi için önümüzdeki süreçte yeni yatırımlar yapması gerekiyor. Yeni yatırımlarla ihracat hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

SOCAR Türkiye’nin, bugüne kadarki en büyük yatırımlarını Türkiye’nin ilk ve tek entegre petrokimya tesisi olan Petkim ve STAR Rafineri entegrasyonu ile Ege Bölgesi’nde gerçekleştirdiğini dile getiren Eskinazi, “Büyük sanayi yatırımlarıyla yaratılan katma değerle Ege Bölgesi’nin geldiği nokta bizleri gururlandırıyor. Dünyada bir yandan ticaret savaşları ve korumacılık önlemleri yaşanırken, pandemi nedeniyle arz, talep ve finans boyutlarıyla kendimizi bir krizin içinde bulduk. Bütün bu sürecin ardından ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon-düşük kur döngüsünde sermayelerimiz eridi. Türkiye ekonomisi son üç yılda enflasyon, faiz, kur gibi temel göstergelerde ciddi bir istikrarsızlık yaşadı” dedi.

“Yabancı alıcılar Türkiye’den stabil bir ekonomi bekliyor”

İhracata dayalı bir büyüme hedefi için mevcut döviz kurlarının bu büyümeye destek olması gerektiğini ifade eden Eskinazi, “Döviz kurları üzerindeki baskı kademeli olarak kaldırılırsa ihracat hedeflerine ulaşır, hatta üzerine çıkarız. Yatırım yapılması için yeni kolaylıklar yeni destekler getirilmesi gerekiyor. Yabancı alıcılar Türkiye’den stabil bir ekonomi bekliyor. Bizim için öncelikli adım kurda ve fiyatlarda istikrar sağlanması. Türkiye’nin rekabetçi olabilmesi için 2024 yılında yeni yatırımlar yapması lazım. Sanayicilerimiz gerçekten zorlu günler geçiriyor. Üretim maliyetleri yüksek, krediler pahalı, finansman bulmak zor.  Fiyatlar o kadar değişken hale geldi ki, uzun vadeli fiyat veremiyorsunuz. Şu anki döviz kuru ihracat artışını yavaşlatıyor. Türkiye kaybettiği döviz kuru avantajını geri kazandığı takdirde 2025’in ortalarından itibaren önümüzü daha rahat görürüz” diye konuştu.

“Almanya, artık ABD ve Çin'e karşı zemin kaybetmiş durumda”

Eskinazi, “Pandemide tedarik zincirlerinin hasar görmesi, ardından Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte yaşanan ‘energy crunch’ birçok ülkenin iş modelini kalıcı şekilde olumsuz etkiledi.  Dünyada enerji yoğun sektörlerde yaşanan ve diğer sektörlere de sirayet eden sanayisizleşme süreci sonucunda sanayi üretimi geriledi. Dünyanın en gelişmiş kimya kompleksi olan Almanya, artık ABD ve Çin'e karşı zemin kaybetmiş durumda. Almanya'da kimya sanayi üretimi son 2 yılda yüzde 23 azaldı. Hacim açısından ise Çin, kimya endüstrisinde ana rolü oynuyor” dedi.

“Dünyanın en büyük kimya şirketleri arasında 103’üncü sırada Petkim yer alıyor”

Ege Bölgesi’nin, 2023 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan faaliyet illeri ihracat istatistiklerine göre 42,6 milyar dolarlık ihracata imza attığına değinen Eskinazi, “EİB ise 2023 yılında 18 milyar 259 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı en büyük 500 sanayi kuruluşunun 131 tanesi Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçı listesinde 160 Egeli ihracatçı yer alıyor. SOCAR Türkiye, hem EİB üyeleri arasında en fazla ihracat yapan firmalar arasında ilk sıralarda hem de kimya sektöründe de ihracat şampiyonluğuyla güçlü konumunu sürdürüyor. Dünyanın en büyük kimya şirketleri arasında 103’üncü sırada Petkim yer alıyor” diye konuştu.

“Ege’nin kimya ihracatı 6 milyar doları aşıyor”

Türkiye’de ihracat 27 sektörde kayda alınırken, EİB çatısı altında 12 ihracatçı birliği bulunduğunu vurgulayan Eskinazi, “EİB’de birliği olmayan ancak ihracatta güçlü olan sektörler var. Özellikle İzmir sektörel çeşitliliğin ve zenginliğin zirvede olduğu bir şehir. EİB’de temsil edilmeyen sektörler içinde ihracatta en güçlü olan sektör kimya. EİB bünyesinde Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olmadığı için üretimini ve ihracatını Ege Bölgesi’nde yapmasına rağmen ihracatını İstanbul ve Mersin’den kayda aldıran Egeli firmaların ihracat rakamları da eklendiğinde Ege Bölgesi’nin kimyevi maddeler ihracatı 6 milyar doları aşıyor” açıklamalarında bulundu.

Ege’de kimya sektöründe irili ufaklı ihracat yapan 3 bin 200 firma olduğunun altını çizen Eskinazi, EİB olarak yaklaşık 10 yıldan fazla süredir Ege Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin kurulması için çaba gösterdiklerine değindi. Eskinazi, “Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılı başında kamuoyu ile paylaşmaya başladığı; faaliyet illerine göre ihracat istatistiklerine göre İzmir, 2023 yılında 23 milyar 794 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Bu ihracata en büyük katkıyı 5,8 milyar dolarla kimya sektörü gerçekleştirdi” dedi.

“2024’te hedefimiz ihracatımıza 50 milyar dolar destek sağlamak”

2023 yıl sonu itibariyle ihracatçılara 19,6 milyar dolar kredi desteği sağladıklarını aktaran Türk Eximbank Ege Bölge Müdürü Gülom Timurhan, “Aynı zamanda ülkemizin en büyük alacak sigortası kuruluşu olarak 2023 yıl sonu itibariyle sigortaladığımız vadeli ihracat alacakları tutarı 22,4 milyar doları buldu. Böylece ülkemiz ihracatına sağladığımız destek 2023 yılında toplamda 42 milyar dolara ulaştı. 2024 yılı ilk 4 ayında ise 7,3 milyar dolar kredi, 7,6 milyar dolar sigorta olmak üzere ülkemiz ihracatına toplam 14,9 milyar dolar destek sağladık” bilgilerini verdi.

Asya Altyapı Yatırım Bankası’ndan sağladıkları 100 milyon dolar tutarındaki 10 yıl vadeli kredi işlemi ile Japon İhracat ve Yatırım Sigortası (NEXI), Dünya Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası, ICIEC gibi uluslarüstü kurumların garantileri/sigortaları altında sağlanacak kaynaklar ile ihracatçıların karbon dönüşümü süreçlerinin desteklenmesi, yeşil yatırımların desteklenmesi, yeşil ürün üreticilerinin desteklenmesi, KOBİ’lerin finansmanı, kadın girişimcilerin ve kadın istihdamının desteklenmesi gibi birçok alanda desteklerini artıracaklarını anlatan Timurhan, “Bu kapsamda sağlanacak olan 1,7 milyar dolar uzun vadeli kaynağın 1,4 milyar dolar tutarındaki kısmı doğrudan ihracatçılarımızın yeşil dönüşümlerini finanse etmek amacıyla temin edildi. Bankamızın sermayesi 2023 yılı başında 13,8 milyar TL iken şu an 35,7 milyar TL’ye ulaştı. Türk Eximbank olarak 2024 yılında ihracatımıza 50 milyar dolar destek sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

“Enflasyonla mücadele sadece döviz kuru ile olmaz”

Ege İhracat Buluşmaları kapsamında düzenlenen, (soldan sağa) moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan’ın yaptığı panelde, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Genel Koordinatörü Vahap Munyar, EKONOMİ Gazetesi Yazarlarından Ali Ağaoğlu ve Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye ve dünya ekonomisinin güncel durumunu değerlendiren konuşmacılar, enflasyonla mücadelenin sadece döviz kuru ile yapılamayacağını dile getirdiler.

Hakan Güldağ: Direnme süreci kısalmalı

Son dönemde şirketlerde aktif temizliği başladığını, gayrimenkul satışlarının, tesis satışlarının arttığını dile getiren Güldağ, “Nakit akışının iyi yönetilmesi gereken bir sene olarak bu doğru da olsa, bu sıkıntıları çekmemize neden olan değişim sürecini de kısaltmak lazım” dedi. Enflasyonla mücadelenin, para politikası tarafına bırakılmaması gerektiğini söyleyen Güldağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yanında mutlaka maliye politikalarının, kamu tasarruflarının devreye girmesi gerekiyor. Enflasyonla mücadelede vatandaşın algısını değiştirmek için de buna ihtiyaç var. Burada biraz yavaş davranılıyor, kamu tasarruflarının yılın ikinci yarısına ertelenmiş olduğu görünüyor.”

Vahap Munyar: Maliyetleri düşürücü destekler verilmeli

Döviz kurlarında yaşanacak artışın geçim derdini artıracağına işaret eden Munyar, “Bu nedenle dövizi artırmadan, ihracatçının desteklenmesi gerekiyor. Maliyetler yüzünden birçok sektör zor durumda. Bunların başında hazır giyim sektörü geliyor. Eximbank kaynağı yettiğince destek verse de, maliyetleri düşürücü desteklerin daha fazla verilmesi gerekiyor. Çünkü üretmekten ve ürettiğimizi satmaktan başka çaremiz yok” dedi.

Şeref Oğuz: Akıl açığı veriyoruz

Dünyadaki dönüşüme Türkiye’nin ayak uyduramadığını dile getiren Oğuz, Türkiye’nin genç beyinlerinin yurt dışına gittiğini ve 16 bin bilim insanın yurt dışında olduğunu belirterek, “Yurt dışında Türk yazılımcılar birikti. Entelektüel sermayemiz yağmalanıyor. İthal ettiklerimiz ise Afganistan’dan, Suriye’den insanlar. Cari açık yerine akıl açığı veriyoruz” diye konuştu.

Ali Ağaoglu: Kura dayalı enflasyon mücadelesi programı açıklanması hatalı

Bu yıl sonunda yüzde 42 enflasyon ve 39.90 TL dolar kuru tahminini koruduğunu ifade eden Ağaoğlu, “Döviz kuru bugün 75 TL olsa uygulanacak faiz politikası bundan farklı olmayacak. Bu kur nedeniyle oluşacak enflasyonun yaratacağı problemi çözemeyiz. Merkez Bankası’nın uyguladığı politikanın iki arızası var. Birincisi, tamamen kur üzerine dayalı enflasyon mücadelesi programı açıklanması hatalı, kuru aşağıda tutarak yapılan bir düşük enflasyon mücadelesi enerji biriktirir ve başka bir zaman bu enerji patlar. İkincisi, kurla ilgili mücadele kavramının söyleminin temelden değişmesi gerekiyor. Önce enflasyon beklentilerini düzeltmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.